AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Albaraka Türk

Y A Z A R L A R
İktisadın dini

Harvey Cox, Harvard Üniversitesi'nin "ilahiyatçı"larından. Cox, son zamanlarda gazetelerin ekonomi sayfalarına dadanmış meraktan. İnsanları bu kadar meşgul eden şeyin ne olduğunu anlamak için.

Atasözlerimizden "Hay'dan gelen Hu'ya gider" sözü, bugünün modern insanının hayat tarzıyla çağdaş iktisadi sistem arasındaki ilişkiye değinmesi bakımından oldukça manidar. Yeni bir bin yılın eşiğinde duran insanı, şu iki soruyla tanımlamak mümkün: Parayı nasıl kazanıyor ve kazandığını nerelere harcaması gerektiğine inanıyor?

Ekonomi haberlerinin ve ekonomi gazeteciliğinin yükselişi ile paranın akışına göre şekillenen hayat tarzımız arasındaki ilişki tesadüfi değildir. Oldum olası gazetelerin ekonomi sayfalarındaki üslubu, magazin sayfalarına has sanılan üsluba oldukça yakın bulduğumu itiraf etmeliyim. Gazetelerin bu iki sayfası arasında bir borunun iki ucu arasındaki fark kadar bir fark var ne de olsa. Para bir yerden giriyor, diğerinden çıkıyor. Birinde nasıl kazanacağınızı okuyorsunuz, diğerinde nasıl harcayacağınızı.

İlk başlarda kendisine has bir jargonu olan bu dünyada, kendini yaban ellerinde hissettiğini itiraf eden Harvard'lı ilahiyatçı profesör Cox, zamanla burada ifade edilenlerle İncil veya Saint Augistine'nin Tanrı Kenti'nde söylenenler arasında ciddi benzerlikler olduğunun farkına varmış. Cox'un söz konusu makaledeki tezi de özetle bu: Modern iktisadi düzenin dini bir söylemden fazlaca bir farkı yok.

Dow Jones'un iniş çıkışlarında, ilahi mesaja icabet etmeyen müstekbirlerin akıbetine benzer bir tema işleniyordu. Varlığın kaynağı, bir cennet ideali, bu cennete ulaşmak için zaman zaman kemer sıkma zorunluluğu (sabrın güzelliği), şeytanın vesveseleri, tüm bunları finans sayfalarında bulmak mümkündü. Sözgelimi Asya krizi, serbest piyasalara şerik getirildiği ve devlet kapitalizminin heterodoks ve sapık mezhebine tâbi olunduğu için patlak vermişti. Nasıl ki Reformasyon dönemi 'Avrupa'sında belli bir mezhebin sapkınlığı Tanrı inancını zedelemiş ve Aydınlanma'nın ateist insanını yetiştirmişse, Asya krizi de serbest piyasaya olan güveni sarsmıştı. Kapitalizmin halen yaşayan azizleri, serbest piyasaya olan inancı tazelemek için bütün benliklerini ortaya koymuşlardı.

Cox'a göre, ekonologlar (iktisat ilahiyatçıları) ekonomin tanrısı olan piyasaların, Alfred North Whitehead'in felsefesindeki evrim geçiren tanrısı gibi, şimdi olmasa bile gelecek bir zamanda, klasiklerin "görünmez el" olarak tanımladığı duruma muhakkak ulaşacağına inanırlar. Adam Smith'le meşhur olan "görünmez el", piyasalara her şeyi bilen (omniscient), her şeye kudreti olan (omnipotent) ve her yerde var olan (omnipresent) vasıflarını yakıştıran bir isimlendirmedir. İktisat ilminde serbest piyasa tanımı gereği, alım-satım yapılan her yerde (yani yoktan değer "var eden"), herkesin mallar, fiyatlar, rekabet ve ortam hakkında tam bilgiye sahip olduğu piyasalardır. Zaman, serbest piyasa modellerinde tali bir unsurdur, yani piyasalar ezeli ve ebedidir; coğrafyanın ise hiçbir anlamı yoktur, yani piyasalar evrensel ve boyutlar üstüdür.

İlahi dinlerin varlığa (yaratılmış olana) dini bilinç aracılığıyla yüklediği kutsallık, piyasa dininde tamamen tersi bir süreç işliyor. Yaratılmışlık ve kutsallık piyasalar sayesinde anlamsızlaşıyor ve metalaşıyor. Eskilerin kutsallık atfettiği toprak ana, modern dünyada alınır satılır bir sokak metası, bir emlak olmuştur artık. Bilgi de, zaman da nakitle ölçülür olmuştur. "İnanç turizmi" tabiri, bu çerçeveden bakınca çok da sırıtmıyor, değil mi? Piyasa dininin varlık bilimi, metalaştırma projesiyle eşdeğerdir.

İnsanlığın dini kapitalizm, kutsalı para, tanrısı piyasalar olunca, işadamları ve paraya hükmedenlere de aziz ve papaz, bankalara kilise, emekçilere de günahkar kul olmak kalıyor. Modern Batı'nın yükünü taşıyan, sömürgeci dönemin sömürgeci misyoner kapitalistleri değil miydi?

Bu dini benimsemiş olanlara, "sizin dininiz size" diyebiliriz. Ya, kendine has kutsallığı, tevhidi, akidesi olduğu halde bu modern dine farkında olmadan dahi olsa tâbi olanlara ne demeli?


19 Ağustos 2003
Salı
 
MELİKŞAH UTKU


Künye
Temsilcilikler
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED