AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Albaraka Türk

Y A Z A R L A R
Kimi nevzuhur demokratlar...

Türkiye'de AB ve değişim etrafında oluşan yeni bir kutuplaşma var. Bu kutuplaşmanın tarafları ilginç. Örneğin dünün bazı keskin devletçileri ve askercileri demokrasi ve değişim safındalar artık.. Dün demokrasi talep edenlerin bazıları ise karşı safa geçtiler. AB merkezli değişimden hoşnut değiller.

Bunun zihniyet düzeyinde bir değişim olduğu sanılmasın.

Bu yeni dönemde çıkarlara göre gerçekleştirilen bir yer değiştirmedir. Ve yer değiştirenlerin özünde değişiklik yoktur.

Aslında konjonktürün değişmesiyle birlikte çatışan tarafların aynı iskambil destesi yeniden karılırcasına el değiştirmeleri, bir uctan diğer uca kaymaları, aslında bu ülkede düşünce dünyasının ne denli sığ ve düşünceye dayalı, ilke gözeten toplumsal eylem kanallarının ne denli dar olduğunu gösteriyor.

Örneğin dün sözününü ettiğimiz yazar-yayın yönetmeni zat bu çerçevede önemlidir. Zira bu sığlığın en önemli temsilcilerinden birisi haline gelmiş, yarım yamalak tartışmaların, yarım yamalak aydınların, yarım yamalak siyasetin basındaki en önemli taşıyıcısı ve meşrulaştırıcısı olmuştur

Durum aslında bildiktir.

Olan çıkarlara göre kuralların, ilkelerin durmaksızın değiştirilmesi, faydacılığın en saldırgan ve en vahşi halinin düşünce kisvesi altında güleryüzle başgöstermesidir.

Denebilir ki, Türkiye değişiyor, tarihinin en önemli reform adımlarını atıyor, değişim etrafındaki konsensüs son derece kıymetli, buna yönelik her destek belki anlamlı.

Evet, öyle,

Ama yine de bu hafızasız toplumun defterine düşülmesi gereken notlar var.

Yukarıda belirttiğimiz çerçevede sorulması gereken sorular var.

Daha dün, sistemin askerileşmesine karşı çıkanlara "saf aptallar" diyenler, otoriterleşme eğilimlerine itiraz edenlere "haymatlos, hain" damgası yapıştıranlar, demokratların yaşam alanlarını daraltmak için ellerinden geleni ardına koymayanlar ve bu tavırlarıyla askeri vesayet rejiminin biraz daha pekişmesine, demokrasinin gerek zihniyet gerek kurum düzeyinde biraz daha gerilemesine zemin hazırlayanlar, bugün saf ve hain dedikleri insanların bile önüne geçerek sivilleşme, demokrasi ve değişim talep ediyorlar, atılan adımları herkesten çok alkışlıyorlar

Ne var ki, bu, onları aklamaya yetmiyor.

Aklanmalarına engel olan sadece yaptıklarının ülke vicdanında yaptığı tahribat ülke değildir. Aynı zamanda "faydacı bakış açısını hâlâ yüceltmeye çalışmaları, değişim ve demokrasiyi buna alet etmeleri"dir…

Bu tür "yeni değişimciler" hâlâ kuvvet ve şiddet peşinde koşuyor. Irak meselesi, Yeni Osmanlıcı tezler, Bush sırtından güçlenme olma hevesleri, devlet eksenli siyaset algısı bu durumun tipik örnekleridir.

Nitekim bu tür yeni değişimcilerin toplumsal kesimlerin beklentileri, toplumsal durum ve taleplerle ilişkileri pek yok, demokrasiye, özgürlüğe ilişkin ilkesel temel ve arayışları ise hiç yok.

Demokratikleşme ve değişim tartışmasını bile "çıkar" ve "fayda" etrafında yapıyorlar. Toplumsal talepleri, demokratik ilkeleri hafifseyen, "makro devlet politikalarının, makro muhalif repliklerini andıran bu gelişme siyasetsiz bir değişim siyaseti"nin taşıyıcısı oluyorlar.

Bu yolla değişim söylemini tekeli altına aldıkça tartışılan konuların toplumsal ve ilkesel özlerine inme kapılarını kapatıyorlar.

Siyasallaşma; kamusallaşma ve toplumsallaşma üzerinde tahakküm kurdukça yüzeysel, hatta kaypak ve muğlak bir yapılanmaya işaret eder.

Zihinlerde doğrunun ve değişimin siyasetsizlikle doğru orantılı olması, mevcut zihinsel yapıyı yeniden üretmekten başka sonuç vermez...

Farkında olun…


21 Ağustos 2003
Perşembe
 
ALİ BAYRAMOĞLU
ALİ BAYRAMOĞLU


Künye
Temsilcilikler
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED