AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Albaraka Türk

K R O N İ K  M E D Y A
"Sorumluluk Mehmetçik'te" manşet,
"BM'YE BOMBA" iKi SÜTUN

Artık kimi gazete "rakip grubu vurma", kimi "bunu büyütürsek Türkiye'deki Irak'a asker göndermeyelimcilerin eli güçlenir", kimi de geleneksel "dış haberden manşet mi olurmuş canım" refleksiyle günün tartışılmaz manşet haberini aşağılara gönderivermiş...

Bir gazetenin manşeti, bir gün öncesinin dünyada ya da ülkede yaşanmış en önemli olayını aktarmaz mı? Bu doğruysa, 20 Ağustos tarihli gazetelerin manşetlerinin Birleşmiş Milletler'in (B.M.) Bağdat binasının bombalanması olması gerekmez mi?

Artık kimi gazete "rakip grubu vurma", kimi "bunu büyütürsek Türkiye'deki Irak'a asker göndermeyelimcilerin eli güçlenir", kimi de geleneksel "dış haberden manşet mi olurmuş canım" refleksiyle günün tartışılmaz manşet haberini aşağılara gönderivermiş...

Haberi manşete taşıyan iki gazete var: Cumhuriyet ("BM'ye bomba") ve Akşam ("BM enkaz altında").

BM haberini manşetten saymayan gazetelerin manşet tercihi, günlerdir olduğu gibi "Uzan"lar... İkisi hariç... Hürriyet ve Zaman'ın ortak tercihlerini ayrıca ele almak gerekiyor.

Hürriyet ve Zaman, Türk hükümetinin ABD'ye gönderdiği "sualname"ye gelen cevabı taşımışlar manşetlerine...

Hürriyet: "SORUMLULUK MEHMETÇİK'TE... ABD'ye gönderilen sualnameye yanıt geldi. Mehmetçik, Bağdat'ın batısı ve kuzeyinde görev alacak, sektördeki sorumluluğu kendisinde olacak."

Zaman: "TÜRK KOMUTASINA YEŞİL IŞIK... Türk askerinin Irak'ta hangi şartlarda görev alacağı netleşiyor. Ankara'nın sualnamesine cevap veren ABD, Türk askerinin Türk komutan emrinde görev yapması şartına 'evet' dedi. Türk askeri sadece kendisinin bulunacağı bir bölgede görev yapacak..."

"Irak'a asker gönderilmesin" cephesinin elini güçlendireceği apaçık olan "günün tartışmasız manşeti"ni altlara itip (hakkını yemeyelim: Zaman, sayfanın göbeğine yerleştirdiği büyük bir fotoğrafla Hürriyet'e kıyasla çok daha "görünür" bir tarzda duyurmuş haberi); "Irak'a asker gönderelim" cephesinin elini güçlendireceği apaçık olan "Sorumluluk Mehmetçik'te"yi manşete çekmek, hiç kuşkusuz bilinçli bir tercihin ürünü...

Elbette bir gazete politik tercihini "asker gönderme" yönünde yapabilir ve sayfalarını da ona göre dizayn edebilir. Diyelim, "normal" bir günde bu yönde fikirlerin açıklandığı bir açık oturumu manşetine taşıyabilir... Buradaki talihsizlik, tercihin olmayacak bir günde yapılmasında... Öyle olunca, gazetecilik açısından kabul edilemez bir sonuç çıkıyor ortaya... (A.G.)


Köşeyazarlarının okurlarıyla diyaloğu

Bazı köşeyazarlarının okurlarıyla "diyaloğu" özellikle ilginç...

Sıkça karşılaştığımızı siz de hatırlıyorsunuzdur:

Köşeyazarı kendisine ulaşan bir okur mektubunu köşesine taşırken, okurun mektubuna başlarken kullandığı "hitap" bölümünü de öylece alıyor.

Mesela şöyle: "Sayın E..." ya da "Değerli A..." gibi.

Epeyce "uygunsuz" bir alışkanlık doğrusu...

Okur, köşeyazarına -eğer çok özel bir hitap tarzı değilse!- nasıl hitap ederse etsin, mektubun bu bölümünün köşeyazısına taşımasının ne gibi bir anlam, yararı vs. olabilir ki?!

Bu çerçevede bazı "uç örnekler" de yok değil.

Mesela, Cumhuriyet yazarlarından Orhan Birgit'in 19 Ağustos tarihli köşeyazısında karşımıza çıktığı gibi.

Birgit söz konusu yazısına şöyle başlamış:

"Bugün köşemi, DSP Genel Sekreteri Sayın Süleyman Yağız'ın cuma günkü yazısı için verdiği yanıta bırakıyorum:

Değerli üstadım, ..."

Görüyorsunuz; bu örnekte de yine aynı sorun... Okurunun (Süleyman Yağız) köşeyazarına (Birgit) gönderdiği mektup tabii ki, hiç değilse bazı okurlar açısından ilginç, hatta önemli olabilir.

Ama okurun köşeyazarına gönderdiği mektubun "Değerli üstadım" diye başlamasından kime ne?!

* * *

Madem konu "okurla diyalog"tan açıldı, şu taze örneği de atlamayalım:

Hürriyet'ten Emin Çölaşan, 19 Ağustos tarihli yazısıyla okurlarına "tatil zamanı"nın geldiğini bildiriyor. Yazı şu cümleyle açılıyor:

"Sevgili okuyucularım, bir yıl boyunca hemen hemen hiç ara vermeden yazı yazmak zor iş."

Biliyorsunuz; Çölaşan da, okurlarına "Sevgili" ya da "Dostlarım" gibi sıcak sözcüklerle hitap eden bir köşeyazarı.

Hürriyet yazarı daha sonra okurlarına yorgunluğunun asıl nedenini açıklıyor:

"Beden yorgunluğunu geçirmek kolay. Dinlenince, iyi bir uyku uyuyunca beden yorgunluğu geçiyor.

Ama kafa yorgunluğunu, yaşanan gerilimleri gidermek zor."

Ve nihayet köşeyazarı okurlarına (geçici de olsa!) veda ediyor:

"Sizi özleyeceğim.

Hoşçakalın sevgili okuyucularım."

Ne dersiniz; Çölaşan'ın "en çok okunan köşeyazarı" olması, okurlarıyla kurduğu bu sıcak ilişkiden kaynaklanıyor olmasın! (K.B.)


'Felsefi düğün': Hürriyet okurunun eleştirisine katkı

Şöyle yazmış Hürriyet okuru Gündüz T.: "N. Bilal Erdoğan'ın düğünü için gazeteniz 'felsefi düğün' diye bir slogan yarattı. Anladığım kadarıyla, düğün öncesi aynı salonda felsefe kongresi olması nedeniyle böyle bir ilişki yaratıldı, yoksa felsefe ile hiçbir bağı yok."

"İlginç" ama bir şey söylemeyen başlık sınıfının "dalak yarmaca" familyasına sokulabilecek müstesna bir örnek olduğuna kuşku yok. İlaveten söyleyelim ki, o başlığın altındaki yarım sayfayı aşan haberde "düğün öncesi aynı salonda felsefe kongresi olması"nı imâ eden en küçük bir cümle bile bulunmuyordu...

Hadi biz iki olay da güncel olduğu için Hürriyet'in sayfa editörünün ne demek istediğini anladık; diyelim birkaç yıl sonra arşiv çalışması yapan bir araştırmacının bu başlığı ve altındaki haberi okuduktan sonra ne hissedeceğini düşünebiliyor musunuz? (A.G.)


Birisi soğukkanlı diğeri fazla "eforik" iki başlık

Başbakan Tayyip Erdoğan, Sakarya'da toplanan Bakanlar Kurulu toplantısından sonra yaptığı açıklamada "Köşk"ten dönen "Orman Yasası"na da değindi.

Başbakan'ın bu konuya ilişkin yaptığı açıklamada bir "yenilik" yoktu. Erdoğan, söz konusu yasanın konuşulmaya başlandığı günden itibaren yaptığı açıklamalar doğrultusunda konuşuyordu yine: "Doğrusu şimdi neden veto ettiğini anlamış değilim. Millet adına üzüntümün ne kadar büyük olduğunu anlatmakta zorlanıyorum. Biz birilerine peşkeş peşinde değiliz. Hazine'ye gelir getirme amacındayız. Kanunun doğruluğuna inanıyoruz onun için aynen geri göndereceğiz."

Bakın, siz de şahitsiniz; hazırladığı yasaya sahip çıkan bir hükümetten beklenen bir açıklama bu.

Peki Başbakan'ın bu açıklaması gazetelerde ne tür başlıklar altında yer aldı?

Bu sıcak yaz gününde fazla uğraşmamak için iki gazetede yer alan başlıkları aktarmakla yetineceğiz:

Hürriyet: "Meydan okudu".

Radikal: "Erdoğan: Yasa aynen iade".

İşte size birisi soğukkanlı, diğeri haddinden fazla "eforik" iki haber başlığı...

Siz hangisini tercih edersiniz bilemeyiz; tercih sizin...(K.B.)


21 Ağustos 2003
Perşembe
 
YÖNETENLER: Kürşat Bumin
Alper Görmüş


Künye
Temsilcilikler
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED