|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Önceki günkü yazıda Türkiye'de parlamenter sistemin nasıl bir yap boz süreci geçirdiğine işaret etmiş ve 1982 Anayasası'nın parlamenter sistemini benimsemiş olmakla beraber yürütmenin Cumhurbaşkanlığı ayağını güçlendirerek sistemin krizlerle yüz yüze gelmesine zemin hazırladığını belirtmiştik. Türkiye'nin bu sorunu aşması gerekir. Zaman zaman gündeme gelen başkanlık sistemi tartışmaları da zaten bu çerçevede ortaya çıkmaktadır. Evet bugün dünyada temelde iki hükümet sistemi var; biri parlamenter sistem, diğeri de başkanlık sistemi. Genelde parlamenter sistem Avrupa'nın, başkanlık sistemi de Amerika'nın sistemi olarak kurumsallaşmıştır. Türkiye bir süreç halinde siyasal iktidarı hanedandan, halife/sultandan alıp bürokrasiye, halkın temsilcilerinden oluşan meclislere vermiştir. Temsil kurumları hem yasama, hem de yürütme yetkilerini elinde toplamış ve kullanmışlardır. 1921 Anayasası ile Meclis Hükümeti sistemi denilen farklı bir rejim tesis edilmişse de sürekliliği olmamıştır. Türkiye anayasal olarak parlamenter sisteme sahip olmakla birlikte gerçekte durum bunun tam tersidir. Hanedandan alınan siyasi iktidar hiçbir zaman gerçek anlamda halka ve halkın temsilcilerinden oluşan Meclislere geçmemiştir. Bir ara 1950-1960 arasındaki Demokrat Parti yönetimi döneminde kısmen başarılmışsa da bunun kendi içerisinde farklı sorunlar taşıdığı biliniyor. Peki Türkiye'deki durum parlamenter sistem değilse nedir diye sorarsanız benim buna vereceğim açık bir cevap var ki o da Türkiye'nin gerçekte bir tür bozulmuş başkanlık sistemi olduğudur. Evet Türkiye bir tür başkanlık sistemidir. Hem de anayasal bakımdan parlamenter sisteme ve bu sistemin gerekli gördüğü temel kurumlara sahip olduğu halde başkanlık sistemine sahip bir ülkedir. Bunu biraz açmam gerekir. Bu tezimizi doğrulayabilmem için uzun bir dönemi gözlememiz gerekiyor. 19.yüzyıl sonlarına kadar Türkiye'de siyasi iktidar Halife/Sultanın elinde idi. Yani bir tür başkanlık sistemi idi. Neden derseniz Halife/Sultan tek başına yürütme erkini elinde tutuyor ve kimseye karşı da sorumlu bulunmuyordu. Yasama konusunda ise bugünkünden farklı bir sistem vardı. En azından şeriatın boşlukta bıraktığı alanlarda düzenleme yapabilme yetkisi vardı. İkinci Meşrutiyet döneminde sistem başkanlıktan çok parlamenter sistem özelliği göstermektedir. Ancak bu Cumhuriyet döneminde sürdürülemedi. 1924 Anayasası parlamenter sistemi yasalaştırmışsa da Mustafa Kemal Atatürk, parlamentere sistemin sembolik cumhurbaşkanı değil kelimenin tam anlamıyla bir başkan idi. Ondan bağımsız ve habersiz bir şeyin olması düşünülemezdi. Onu izleyen İsmet İnönü'nün başkanlığı ise daha da belirgindir. İnönü bir cumhurbaşkanı değil tam bir başkan idi ve her türlü yetkiyi tekelinde tutmaktaydı. 1950-1960 anasında görev yapmış olan Celal Bayar dönemi parlamenter sistem özelliklerinin öne geçtiği bir dönem olarak gözükse de Bayar'ın tarihi kişiliği ve Menderes üzerindeki etkisi başkanlık niteliğini belirgin hale getirmiştir. 1960 darbesiyle ortaya çıkan tabloda darbe süreciyle devletin başına gelen ve ardından da cumhurbaşkanı seçilen kişilerin parlamenter sistemin cumhurbaşkanından çok birer başkan olduklarına şaşmamak gerekir. Cemal Gürsel böyle oluşu gibi onun takipçisi olan Cevdet Sunay da, askeri kişiliğinden ve ordunun sistem üzerindeki vesayetinden kaynaklanan nitelikler nedeniyle birer başkan gibi görülmüşlerdir. Bu dönemde Fahri Korurürk kelimenin tam anlamıyla bir sembolik cumhurbaşkanı olarak görev yapmıştır. 1980 sonrasında ise anayasal olarak iyice güçlendirilmiş olan cumhurbaşkanlarının hiç biri başkandan farklı değildirler. Ne darbenin lideri Evren, ne Özal, ne Demirel ne de bugünkü Sezer. Elbette bu durumun ortaya çıkmasında anayasal düzenlemelerin etkisi olduğu gibi çok partili dönemde yaşanan darbelerin, kişilik yapılarının ve en önemlisi de yönetme üslubu ve geleneğinin de önemli etkisi ve rolü vardır. Bu durumda yapılacak şey fiili başkanlığı hukukileştirmek, yani anayasal düzenleme ile toplumsal gerçekliğe uydurmaktır.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Karikatür | Çocuk |
© ALL RIGHTS RESERVED |