|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Irak işgali Amerika için tarihinin en büyük yenilgisiyle sonuçlanabilir mi? Amerikan-İngiliz işgali sonrası Irak'ta yaşananlar ve yaşanması muhtemel görünenler birçok Amerikalı yazar ve siyasetçiyi bu yönde düşünmeye yöneltti. Gergo Bush-Dick Cheney cuntasının dünya imparatorluğu serüvenine karşı duranlar, sürecin Amerika'yı tarihinin en büyük yenilgisine sürükleyebileceği yönünde açık uyarılar yapıyor artık. Direnişin kurtuluş savaşına dönüşme eğilimi gösterdiği bir gerçek. Irak'taki ABD askerlerinin komutanı John Abizaid, direnişçiler için "Şimdi çok daha iyi organize olmuş, amatörlükleri gitmiş tektik ve silah kullanma yetenekleri çok daha sofistike" diyor. BBC'ye konuşan ABD'li askeri uzmanlar, "Vietnam'ın ötesinde, yeni bir Afganistan'a, yeni bir Somali'ye, yeni bir Çeçenistan'a doğru ilerliyoruz. Irak yeni savaş alanına dönüşüyor" ifadesini kullanıyorlar. Tahminler yeni savaşın ABD'nin askeri gücü tarafından kontrol altına alınamayacağı hatta destek için diğer ülkelerin göndereceği askerlerin de savaşın içine çekileceği yönünde. ABD, bu nedenle "müttefik" askerlerinin gelmesi için yoğun çaba harcıyor. "ABD'nin ilk kez bir halkla savaşmak zorunda kalacağı, bunun da "Üçüncü Körfez Savaşı" demek olduğu ve bu savaşı kazanamayacağı" uyarılarını kimse ciddiye almadı. Irak'taki işgal güçlerine yönelik saldırıyı düzenleyenler, Saddam yönetiminin kalıntıları olarak nitelenip küçümsendiler. Oysa direnişin önünde 150 bin kişilik Amerikan gücünün bile duramayacağı ortaya çıkmıştı. Süreç, "müttefik" desteği ile sayının üç yüz bine çıkması halinde bile işgalcilerin kontrol kuramayacağına işaret ediyor. Çünkü Irak'ta, birkaç örgütün intikam saldırılarının çok ötesinde bir gerçek var: O da, direnişçilerin ve halkın bugünkü durumu bir sömürge zihniyeti ve Irak'ın tarihinde yaşananlarla birlikte tanımlamasıdır.
Irak İslami Direniş Cephesi reddetti
Bağdat'ta Birleşmiş Milletler karargahına yönelik saldırıyı kimin düzenlediği henüz bilinmiyor. ABD direnişçileri suçlarken BM Genel Sekreteri Kofi Annan, "Oldukça organize ve derinlere inen bir saldırı. Bizi Irak'ta kim istemiyor bilmiyorum. Irak'ta güvenlikten ABD sorumlu" dedi. ABD askerlerine yönelik saldırıları üstlenen "Irak İslami Direniş Cephesi" saldırıyı kınadı. BM'ye yönelik saldırının bir "suç" olduğunu bildiren grup, El Cezire televizyonunda yayınlanan açıklamasında, "BM karargahı, boru hatları, Ürdün Büyükelçiliği gibi hedeflere yönelik saldırılardan Irak direnişinin sorumlu olmadığını" bildirdi. Grup, BM karargahına yönelik saldırının, "Dünyanın Irak'a ilgisini azaltmayı, ülkeyi Amerika'nın eline bırakmayı ve Irak direnişini gözden düşürmeyi amaçlayan güçler tarafından yapıldığını" açıkladı. Aynı grup, daha önceki açıklamalarında Ürdün Büyükelçiliği'ne yönelik saldırıyı "istihbaratçıların" ve "hainlerin" yaptığını bildirmişti. Filistinli Reuters kameramanı Mazen Dana'nın çekim yaparken öldürüldüğü hapishane o akşam saldırıya uğradı, 6 mahkum öldü, 59 kişi de yaralandı. Saldırıyı direnişçilerin yaptığı iddia edildi. Oysa o hapishanede, işgal güçlerinin ele geçirdiği direnişçi mahkumlar tutuluyordu ve ölenler de onlardı. Kimse bu ayrıntıya dikkat etmedi. BM merkezine yönelik saldırı da tıpkı Ürdün Büyükelçiliği'nin bombalanması gibi soru işaretleriyle dolu. Saldırıyı direnişçilerin yaptığını iddia edenlerin gerekçeleri şöyle: • BM Güvenlik Konseyi 13 Temmuz'da kabul ettiği 1500 sayılı kararla Amerika'nın Bağdat'ta kurduğu kukla yönetimi tanıdı ve işgali meşrulaştırma yolunu açtı. ABD ve İnglitere'nin aracı haline geldi. • BM Temsilcisi Sergio Vieire de Mello, ABD adına hareket ediyordu ve BM tarafından ABD'nin talepleri doğrultusunda görevlendirildi. • İşgale destek için asker gönderecek ülkeler uyarıldı ve BM öncülüğünde bile olsa işgale destek vermemeleri, yoksa hedef olacakları belirtildi.
Petrol zenginlik değil, kâbus olacak
Direnişçiler, daha önce yayınladıkları bildirilerinde "Irak'ın yeniden inşasına katkıda bulunup bulunmadıklarına bakmaksızın işgale destek için gelecek bütün güçleri hedef alacaklarını" ilan etmişlerdi. Bu açıklama BM'yi içeriyor muydu bilinmiyor. Ancak ABD ve çevresindekiler saldırıdan doğrudan direnişçileri, el Kaide'yi ve Arap savaşçıları sorumlu tutuyor. Birkaç gün önce Kürt kökenli Ensar-ı İslam mensubu olduğu iddia edilen onlarca kişi Celal Talabani güçlerince esir alındı. ABD-Talabani ittifakının aynı gruba yönelik saldırılarında bugüne kadar 900 kişinin hayatını kaybettiği iddia ediliyor. Son olarak 3 bin Suudi Arabistan vatandaşının ABD ile savaşmak için Irak'a gittiği iddia edildi. ABD bu açıklamaları sürekli gündemde tutarak direnişçilerin Iraklı olmadığı izlenimini yaymaya çalışıyor. Şu ana kadarki verilerle üç ihtimalden söz edilebilir: • Iraklı direnişçiler, Irak dahil hemen bütün uluslararası operasyonlarda ABD'nin öncü gücü gibi çalışan BM'yi Irak'tan uzak tutmak istediler. Böylece, hem işgalin yasalaşmasını hem de BM''in ABD adına çalışma yapmasını engellemeyi amaçladılar. • Direnişçilerin dışındaki başka güçler, ABD reddettiği, Almanya, Rusya ve Fransa'nın ısrarla vurguladıkları tezi çürütmek için BM'nin Irak'a girmesine engel olmak istiyor. ABD ve İngiltere, işgal sonrası Irak'ta denetimi BM'ye bırakmayı reddediyor. Konseyi'in diğer üç üyesi ile Almanya ise, yeni BM kararı çıkarılmasını, ABD askerlerinin Irak'ı terketmesini ve Irak'ı BM'ye bırakmasını savunuyorlar. • Birileri BM'yi ve Güvenlik Konseyi'nin üç muhalif üyesini provoke edip BM'yi "ABD'nin talepleriyle sınırlı bir rol" için Irak'a sokmak istiyor. Bağdat'taki BM karargahına yönelik saldırı, Ürdün Büyükelçiliği'ne saldırı, hapishane bombardımanı ve bunun gibi gelişmeler, direnişçilerin genel tavrının dışında farklı bir strateji. Kimin yaptığını zaman gösterecek. Ancak Irak'ta yeni bir gerçek var artık: Direniş daha da güçlenecek ve Irak çok boyutlu, hemen bütün güçlerin yer aldığı bir savaşın merkezi olacak. Artık savaş sadece ABD ile Irak halkı arasında değil. Öyle görünüyor ki, petrol, Irak'a girenlere zenginlik değil kâbus yaşatacak...
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Karikatür | Çocuk |
© ALL RIGHTS RESERVED |