|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Dr. Yalçın Akdoğan'ın AK Parti'nin siyasal kodları üzerine yazdığı son kitabı "Muhafazakar Demokrasi", hem siyaset bilimi muhitlerinde hem de aktüel siyasette düzeyli bir tartışma yarattı. Birçok yazar ve düşünür, uzun süreden beri yaprağın kımıldamadığı siyaset zemininde sunulan bu verimli malzeme sayesinde "siyaset yapmak" imkanını buldu. Muhafazakar Demokrasi kavramı, sadece AK Parti'nin değil, bütün olarak Türk siyasetinin yeniden tanımlanması açısından da elverişli bir malzeme oldu. Son seçim süreci hariç tutulursa, o günden bugüne Türkiye'de ilk kez derinlikli bir siyaset tartışması yapılmış oldu… Bu çalışma öncelikle, AK Parti'nin kimliği üzerindeki kah yüzeysel, kah ciddi tartışma ve endişe unsurlarını büyük ölçüde ortadan kaldırmıştır. Tayyip Erdoğan ve arkadaşlarının yaşadığı değişimin niteliği ve hacmi konusunda ortaya net bir tablo çıkmıştır. Kadrolarının büyük bir bölümü Refah-Fazilet geleneğinden gelmesine karşı AK Parti, hem kurumsal hem de ideolojik olarak bu geleneğin dışında konumlanmıştır. Kuruluşundan itibaren, bu konumunu anlatmakta ve muhataplarına değişimini ikna etmekte zorlamasına rağmen AK Parti'nin yeni istikameti gittikçe belirginleşmekteydi. Erken iktidar olmak da bu "değişimin tebliği"ni daha mümkün hale getirmiş ve daha da kolaylaştırmıştır. Ak Parti kısa sürede, masanın diğer tarafına geçmekle ekonomiden siyasete, toplumsal olaylardan eğitim gibi spesifik konulara bütün alanlarda "devlet sorumluluğu" ile düşünme refleksine dayanmış, geriye sadece bu düşüncenin yenilenmesi sorunu kalmıştır. Devlet yönetme sorumluluğu AK Parti'nin zaten titizlikte kaçındığı din üzerinden siyaset yapma imkanını beklenenin tersine azaltmıştır. Erdoğan ve arkadaşları yönetim fırsatını, "değişimin sahiciliğinin tezahürü" olarak kullanma yolunu seçtiler ve bunda da büyük ölçüde başarılı oldular. Özellikle, Avrupa Birliği gündemi ile devam etmekte olan IMF istikrar programı da bu fırsatın kullanılmasına olumlu etki yaptı. AK Parti, AB ajandasına bağlı kalıp, devraldığı IMF programını en azından planlandığı süre kadar devam ettirme kararıyla soru işaretlerinin önemli bir bölümünü bir çırpıda dağıttı. Böylelikle, daha iktidarın ilk altı ayı dolmadan AK Parti'nin takiyye yapıp-yapmadığı üzerindeki kısır tartışmada olumsuz pozisyon tutanların argümanları da buharlaşıp uçtu.. Geriye de ortaya çıkan bu boşluluğun nasıl tarif edileceğine dair nisbeten daha önemsiz bir problem kalmıştır. Yalçın Akdoğan'ın giriştiği çaba da işte bu, "öyleyse AK Parti nedir?" sorusunun cevabını vermektedir. Akdoğan, "muhafazakarlık" deyimimin içini hem "ortak iyi" dediğimiz haklar, özgürlükler, fazilet, kardeşlik ve sosyal dayanışma duygularının muhafazası konseptiyle dolduruyor. Bununla birlikte dine ve dini hassasiyetlere sadakati de ihmal etmiyor. Edilebilmesi de zaten mümkün değil zira; buna en başta Ak Parti liderliğinin dini kimlikleri imkan vermiyor. Bu bileşim de temsil edilen değişimin Ak Parti tabanının bazı kesimlerindeki algılamasının ürkütücü olmasını engelliyor. Dolayısıyla, dindarların iktidardan beklentilerinin ve değişmez hassasiyetlerinin şimdilik ertelenmiş olsa bile orta vadede AK Parti'nin gündemine gelmesi kaçınılmaz görünüyor. Şimdi, bu noktada yeni bir açılım ihtimalinin işaretini hissediyorum. Dolayısıyla, benim bu tartışmada asıl önemsediğim tek başına "demokrat" ya da "muhafazakarlık" kimlikler değildir. İkisinin biraraya gelişini de benzersiz bir icat olarak görmüyorum. Yenilik, başka bir ayrıntıda gizlidir…. Dr. Akdoğan'ın satırları, merkezi kuşatan hem muhafazakar, hem de demokrat bir partinin, siyaseti "sağcılık" illetinden kurtarabilecek bir potansiyel içerdiğini göstermektedir. Artık merkezde, "sağ" deyimine bağımlılık ortadan kalkmaktadır. DP, AP veya ANAP'ın siyasal mirası üzerine kurulan yeni çatı, "sağcılık"la telif edilmek zorunda değildir ayrıca böyle bir şey mümkün de görünmemektedir. Ayrıca, "sağcılık" yıprana yıprana, siyasetin bir kesimindeki oportünizm ve kolaycılığın adı olmuştur ve AK Parti konumundaki bir partinin karşı karşıya bulunduğu en önemli tehlike de bu kavramın ta kendisidir. AK Parti'nin ve Dr. Akdoğan'ın yeni önerisi, siyasi tasniften sağcılığı çıkarabilirse Türk siyaseti için yeni ve sıhhatli bir yol da açılmış olacaktır.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Karikatür | Çocuk |
© ALL RIGHTS RESERVED |