AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Albaraka Türk

Y A Z A R L A R
Batak

Yerli bir aklın ürünüyse tebrik ederim: Hükümet Irak’a asker gönderme niyetine kılıfı iyi bulmuş... Çevre ülkelere, “Amerika’nın oradan çıkması için Türkiye’nin Irak’a girmesi gerekir” mesajı iletiliyormuş... Beklenen, mesajı alan Pakistan ve İran’ın yöneticilerinin, hükümete, “Haklısınız” onayını vermesi... Bu kılıfa sarılanlar, savaş sonrasında işlerin iyice sarpa sardığından, Irak’ın giderek bir ‘bataklık’ manzarası yansıtmaya başladığından kimsenin haberdar olmadığını sanıyorlar galiba...

Bir beklenti de şu: Hükümetin en yetkili ağızları, “Türkiye’nin çıkarı Anadolu’yla sınırlanamaz” dediklerine ve MGK da konuya ‘ülke yararı’ açısından yaklaştığına göre, Ak Parti Meclis Grubu’nun da hükümetin isteği doğrultusunda davranmaya kendini mecbur hissetmesi...

Son açıklamalar, Ak Parti hükümetinin propaganda sanatını öğrendiğine işaret ediyor...

Ancak, her yeni gelişmenin ‘çıkar’ ve ‘yarar’ gibi kendi başlarına kulağa hoş gelmediği için mutlaka önüne ‘ülke’ sözcüğü oturtulması gereken kavramları daha da çirkinleştirdiği günümüz ortamında, propaganda ile sonuç almak o kadar kolay değil. Siyasiler ile onlara cesaret verenler, bugünkü tabloya bakarak Irak’a asker göndermeyi nasıl düşünebildiklerini açık bir dille kamuoyu önünde tartışmak zorundalar.

‘Bugünkü tablo’ herkesin gözü önünde. Saddam Hüseyin rejimini deviren, Irak’ın askerî gücünü sıfırlayan Washington istediği sonucu elde etti; ancak savaş-sonrası ortamı derleyip toplamakta zorlanıyor ABD. Irak’ta patlayan her bomba, öldürülen her Amerikan-İngiliz askeri işgalci güçlerin kamuoylarını ayağa kaldırıyor. Evlatlarını, eşlerini kısa süreceği ilân edilmiş harekâta gönderen ailelerin tedirginliği arttıkça, savaş öncesi propaganda kampanyalarında kullanılan gerekçelerin gerçekleri yansıtmadığı daha da ortaya çıkıyor. Washington istediği için askerlerini Irak’a gönderen ülkeler durumlarını yeniden gözden geçirme ihtiyacı duyuyorlar. Polonya ile Çek Cumhuriyeti’nin askerlerini Irak’tan çekme kararını açıklamak üzere olduğu biliniyor. Malezya asker göndermeyeceğini Washington’a bildirdi bile.

Amerikan halkı, savaşa destek veren aydınların dahi artık uyanmaya başladığı günümüzde, savaş-öncesinde ‘tehdit’ unsuru teşkil etmediği artık iyice belli olan Irak’ın, Amerikan-İngiliz ortak operasyonu sonrasında tam bir terör batağı haline dönüştüğünü görmeye başladı. Dahası, Irak’ta meydana gelen eylemleri “Acaba?” sorusuyla karşılayanlar da giderek çoğalıyor...

Irak halkının, kendilerini Saddam belâsından kurtaran ABD liderliğindeki işgalci güçleri bağırlarına basmadıklarına da kuşku yok. Irak’ın güneyi ve orta bölgesi bir ‘atış alanı’ gibi; Irak’ın kuzeyinde ise, son iki günün kanlı olaylarına bakıldığında, ‘işbirlikçi’ yerel güçlerin ülkenin başka köşelerinde yaşanan yönetim boşluğunu oldu-bittilerine meze etme planı seziliyor... İlk şaşkınlıklar geride bırakıldığında, Irak’ın itibar yiyen bir bataklığa dönüştüğü daha iyi görülecek...

Savaş öncesinin toz pembe ortamında, henüz parlak lâfların etkisi sürerken savaşa destek kararı almakta zorlanmış TBMM’ye yansıyan sağduyunun, “Müslüman ülkeler girsin ki, Amerika çıksın” propagandasına kulak vermesini beklemek için epey saf olmak gerekiyor.

Kaldı ki, zorlanmadıkça, Washinton’un Irak’tan çıkmayacağı da bilinmeli. Eğer öyle bir niyeti olsaydı destek tabanını genişletmek için kapısını çaldığı BM Güvenlik Konseyi üyelerinin mâkul karşı-tekliflerini dinlerdi ABD. Yalanla-dolanla savaş başlatan Washington’daki ekip, BM’yi de kendi heveslerine râm etmenin peşinde; o kadar...

Dünya kamuoyunu yanıltmak için gerçekleri yamultanların bugün düştükleri durumdan haberdar olması gereken hükümetin benzer propaganda yöntemlerini bize karşı uygulamaya kalkması ise tam bir talihsizlik. ABD’nin Irak’tan çıkma niyetine bağlı propagandaya sarılanlar, Türk askerini emrine verecekleri Irak’taki işgal güçleri komutanı Gen. John Abizaid’in son açıklamasını okusunlar. Abizaid, sözünü eğip bükmeden, “Başka ülkelerden ek destek gelse bile Amerika’nın Irak’taki askerî varlığı sürecek” demekte...

Doğru olan, suçüstü yakalanmış Washington ve Londra’daki şahinleri heveslendirmek değil, işgali bir an önce sona erdirip bölgeyi istikrara kavuşturacak gerçek çözümün savunucusu olmaktır.


24 Ağustos 2003
Pazar
 
FEHMİ KORU


Künye
Temsilcilikler
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED