AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Albaraka Türk

Y A Z A R L A R
Ankara'da hakimler var ama...

"Adalette de rüşvet var." Bu sözü sıradan biri değil, Adalet Bakanı Cemil Çiçek söylüyor.

Konumu itibarıyla lafı biraz dolandırıyor gerçi.

"Sayısı çok az olmakla birlikte, rüşvetle ilgili zaman zaman şikayetler oluyor."

Daha ne desin.

Adalet Bakanı'nın "Yargı rüşvet çarkı içinde" diyecek hali yok ya.

Allahtan ki, kaya gibi ayakta duran hakimlerimiz savcılarımız var.

Onlar çürümeye karşı direniyorlar.

Adaletin tecellisi için çırpınıyorlar.

Allah'tan ki, sadece Roma'da değil Ankara'da da hakimler var.

10 yıldan fazla oluyor.

Bir TV kanalında bant yayınlanmıştı.

Bu bantta, Banker Kastelli, bir kişiyle konuşurken görülüyordu.

Kişi Kastelli'den evinin onarımı ve boyanması için yardım istiyordu.

Kastelli de ona, yardım sözü veriyordu.

Evi için yardım isteyen kişi kimdi biliyor musunuz?

Kastelli'yi yargılayan ve bir davada beraat ettiren yargıç.

Zamanın Adalet Bakanı olaya el koydu. Yargıç hakkında rüşvet almaktan soruşturma açıldı.

Sonuç mu?

Efendim, olayın üzerinden 7 yıl geçmiş ve zaman aşımına uğramış.

Diyeceksiniz ki, hiç değilse yargıç meslekten atılmıştır.

Ne gezer.

Bu yargıç ondan sonra uzun yıllar daha mesleğini sürdürdü ve sonunda alnının akı ile emekli oldu!

İşte sistem, işte düzen, işte adalet...

Hepsinin özeti var bu olayda.

Konuya ilişkin daha önceki yazılarım üzerine olsa gerek, Adalet Bakanlığı bu hükümet döneminde çıkarılan yasaların listesini göndermiş.

Gerçekten de liste hayli kabarık.

Hükümet te Meclis'te iyi çalışmış.

Ama ben demiyorum ki hükümet çalışmıyor, kanunlar çıkmıyor...

Belki mevcut kanunlar da yeterli.

Diyorum ki, kanunlar uygulanmıyor. Ya da güçlü olan korunuyor.

Bazı savcı ve hakimler zan altında.

Örneği çok.

İşte bir süredir basında Uzanlar'dan örnek veriliyor.

Haklarında çok sayıda dava olmasına rağmen, 5 yıldır hiçbir dava aleyhlerine sonuçlanmamış.

Bu şimdi bir rastlantı mı?

Adalet Bakanı Cemil Çiçek'in bizzat adalet mekanizmasını eleştirmesi olumlu bir gelişme.

Demek ki, işin farkında ve bu işi çözmek istiyor.

Bakan cesur biri.

Ancak "derin adalet" çevreleri ile uğraşırken başı çok ağrıyacak.

Bunu da göze almıştır herhalde.

Emniyet'in trafik duyarlılığı

Geçen hafta bu köşede "Trafik kazaları artmıyor, azalıyor" başlıklı yazım yer almıştı.

Emniyet Genel Müdürlüğü anlaşılan bu konuda çok duyarlı.

Hemen cevap yazmışlar.

Emniyet Genel Müdürlüğü Sözcüsü Feyzullah Arslan imzalı faksta şöyle deniyor.

"Trafik kazalarının en aza indirilmesi, polisin yanında sürücülerin ve yayaların da kurallara uyması ile mümkün alacaktır. Çünkü trafik kurallarını bilmek ve uymak erdemdir. Trafik kazalarını erdemli insanlar bitirecektir. Bu konuda basına da önemli görevler düşmektedir."

Emniyet'in konuya bu derece duyarlı olması gerçekten sevindirici.

Basına gelince.

Maalesef trafik haberleri kazalarla sınırlı kalıyor. Eğitimin esamesi bile yok.

Emniyet derdini iyi anlatmak için basınla arasındaki trafiği sıklaştırmalı.

Bir gazete bir milyon satabilir

Son günlerde yeni gazete çıkarma girişimleri var. Niyeti olan ama sermayesi olmayan çok sayıda kişi ve kuruluş da bu işe hevesli.

İmece işi gazete çıkarma girişimleri bile deneniyor.

Eskiden bu heves daha çok televizyona yönelikti.

Şimdilerde gazeteye dönmesi ilginç.

Demek ki bu alanda bir boşluk görülüyor.

Bence de boşluk var.

Bakıyorum da, gazeteler siyaset ile televole magazinciliği arasına sıkışmış kalmış.

Sade vatandaş da, öğrenci de, entellektüel de kendini gazetelerde pek göremiyor.

1,5 milyonu aşkın üniversite öğrencisi var. Siz onlara ilişkin hiç köşe ya da sayfa gördünüz mü?

Böyle derseniz gerekçesi hazırdır.

-Efendim öğrenciler gazete okumaz. Zaten harçlıkları sınırlı.

Yahu bunların hepsi mi öyle?

Ailesinin yanında oturan yok mu?

Denedin mi?

Onlara yönelik yayın yaptın da ilgisiz mi kaldılar?

Televizyon, müzik seti, otomobil fiyatları ucuzlar, gazetelerde yok. Gıda maddeleri zamlanır gazetelerde yok.

Ne var:

İSO, İTO, TÜSİAD haberleri.

Hazinenin bono ihalesi. Merkez Bankası faiz hadleri...

Tabii bunlar da olacak ama, diğerleri niçin yok?

Niçin günde ortalamna 3,5 saat televizyon izleyen Türk halkına yönelik sayfalar yok?.

"Var" demeyin.

Onlar TV sayfalarından çok program sayfaları.

Daha neler neler, bulunur araştırılsa.

Gazete çıkarmaya niyetli olanlar umarım daha ne boşluklar bulurlar.

Ve umarım bir milyon adet traja ulaşarak, basının makus talihini yenerler.

Ha gayret, ha cesaret...

Basının yanlışı

Uzanlar'a karşı olmak başka, onlara ait gazete ve televizyonlara karşı olmak başka.

Ne yazık bazı meslektaşlarım bu yanlışa düşüyorlar.

Uzanlar'a kızdıkları için onların yayın organlarının da kapanmasını istiyorlar.

Oysa oralarda yüzlerce meslektaşımız çalışıyor.

İkincisi de, insan hiç sektörünün küçülmesini ister mi?

Gerçi eskiden, Uzanlar'la çalışan çok sayıda gazeteci mağdur oldu. Tazminatları verilmedi. Kötü muamelelere uğradılar.

Ama patronları değişse de gazete ve televizyonlar yaşamalı.

Mesleğin çıkarı bunu gerektirir.

Satılık UFO bulunur!

Herkes bir yol tutturmuş gidiyor.

Serbest piyasa ekonomisi ya.

Ne üretirsen üret ne satarsan sat. (Esrar ve eroin gibi yasaklı maddeler olmadıktan sonra..)

Kimi şifa niyetine otlar.

Kimi zayıflama ilaçları.

Kimi yıldız falı.

Kimi de UFO.

Bu sonuncusunun satıcısı son günlerde hayli arttı. Sık sık gazetelerde UFO haberlerine rastlanır oldu.

"Gördüm" diyen diyene.

Ne oldu da birden Türkiye UFO istilasına uğrayıverdi dersiniz?

Ne olacak? Kitap, dergi satacaklar. Derneklerine yeni üye yapacaklar.

Sonra...

Sonra bir UFO kongresi düzenleyecekler. Bu kongreye giriş 40-50 milyon olacak.

Gelenlere kitaplar, aletler, dergiler satacaklar.

Anladınız mı taktiği.

Daha şimdiden merak uyandırıyorlar. Müşteri kızıştırıyorlar.

Dünya yüzünde 1000 dolayında dev teleskoplu gözlem evi var.

Milyonlarca amatör, profesyonel en gelişmiş aletlerle gözyüzünü gözetliyor.

Onların göremediğini, bu hazretler çıplak gözle görüyorlar!

İçlerinde "UFO'cuların kayığına!" bindiğini, uzaylılar tarafından kaçırıldığını iddia edenler bile var.

En ilginci de bunlara inanan binlerce kişi oluyor.

İnsan bu neye inanacağı belli mi olur?


26 Ağustos 2003
Salı
 
ŞEMSİ YÜCEL


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED