AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Albaraka Türk

Y A Z A R L A R
Siyasete girmelisiniz Sayın Tuncer Kılınç...

Parti kurun Sayın Kılınç, ya da yakın bulduğunuz bir partiye intisap edin, değerli fikirlerinizi orada seslendirin. Silahlı Kuvvetler hiyerarşisi içindeki yeriniz, konumunuz, ağırlığınızdı belki sözlerinize kıymet kazandıran. Bakalım bundan sonra öyle olacak mı? Her demecinize, her sözünüze, her çıkışınıza manşetlerde yer bulabilecek misiniz?

Bulursunuz dilerim...

Ama o zaman açık ortamlarda konuşmak zorunda kalacak ve kamuoyu denetimine tâbi olacaksınız. Eskiden olduğu gibi, "Burada kapalı ortamda konuşuyoruz. Duydum ki içinizde az da olsa basın mensubu varmış; sizi dışarı çıkarmıyorum, ama konuşulanları dışarı sızdırmaya kalkmayın, başınızı belaya sokmayın" diyemeyeceksiniz; açıklamalarınızı sızdıran basın mensuplarını "satılmış kalemler" diye muaheze edemeyeceksiniz.

Hayır, geçmiş suçlamalarınızdan nasibini almış bir gazeteci olarak terbiye sınırlarının ötesine geçmedim; geçmek istemem.

Mutlaka değerli bir komutan, değerli bir askersiniz; her konuda konuşma cesareti gösterdiğinize göre "donanımlı" bir entelektüelsiniz de; ama veda konuşmanızdaki "etnik ayrımcılığı demokratikleşme diyerek körükleyen entelektüeller ve yazarlarımız giderek çoğalıyor" suçlamanızın neye istinad ettiğini anlayamadım.

Aynı zamanda Avrupa Birliği taraftarı olan bu entelektüel ve yazarlar, eski bir konuşmanızda belirtmiş olduğunuz gibi, ulusal şuurdan yoksundu ve Silahlı Kuvvetler'i bölmek için çalışıyordu.

Ama hiçbir entelektüel ve yazarın sözleri, sizin Avrupa Birliği konusundaki ikircikli yaklaşımınız kadar kafa karıştırıcı ve "spekülasyona açık" olmadı.

Geçen yıl Türkiye'nin özel bir statüyle AB'ye alınabileceği yolundaki saptamaya kişisel olarak katıldığınızı, bu tespiti hiçbir şekilde AB'nin bir alternatifi olarak dile getirmediğinizi söylüyorsunuz.

Ama, Başbakanlığa gönderdiğiniz "gizli" yazıda, AB'ye üyelik için hazırlanan 6. Uyum Paketi'ndeki düzenlemelere itiraz eden yine sizdiniz.

Daha önce de, "Avrupa Birliği bize yaramaz, Türkiye olarak Amerika'yla ve bölgede yalnızları oynayan Rusya'yla iş tutmalıyız, hatta gerekirse İran'ı yanımıza almalıyız" demiş, itirazlar üzerine bunun "kişisel bir değerlendirme" olduğunu, dolayısıyla temsil ettiğiniz kurumu bağlamadığını söylemiştiniz.

Başka güzel demeçlerinizi de hatırlıyoruz:

- Alırsın yeşil boyayı, basarsın kağıda, al sana dolar...

- İslam'da hacı-hoca yoktur, mezhepler yoktur, Alevilik yoktur.

- Öcalan'ı asmayarak cezalandırıyoruz; çok kötü şartlarda yaşatıyoruz onu, hali perişan.

- Bizi AB'ye almayacaklar. Zaten 33 bin insanımızı da AB öldürdü, PKK örgütünü AB kurdurdu.

- Düğüne giden dindar bir kadın ısrar üzerine oynamaya başlar; önce 'Allahım günah yazma' der, müzik hızlanınca da 'Allahım ister yaz, ister yazma' der...

- Dünyanın hiçbir yerinde rastlamadığım yobazlığı Brüksel'de gördüm; bayanların pantolon üzerine etek giydiği tek yer burası.

- Başörtünün dinle alakası yoktur.

Mutlaka siyasete girmelisiniz Sayın Kılınç.

Bu görüşlerinizi siyasete taşımalısınız.

Çünkü, siyasette yer almak, Taha Akyol'un da belirttiği gibi, "Tartışmanın içine girmek demektir, halkla temas etmek demektir. Somut sorunlarla karşılaşmak, büyük laflardan pratik sorunlara eğilmek demektir."


27 Ağustos 2003
Çarşamba
 
AHMET KEKEÇ


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED