AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

P O L İ T İ K A
Açıkça aday ol!

MHP MYK ve Başkanlık Divanı eski üyesi Naci Memiş, MHP lideri Bahçeli'nin "aday olmayacağım" deme-sine rağmen "adaylık hazırlığı" anlamına gelen uygulama ve açıklamalar yapmasına sert tepki gösterdi.

MHP MYK ve Başkanlık Divanı eski üyesi Naci Memiş, MHP lideri Devlet Bahçeli'nin 3 kez Başbakanlık şansını değerlendiremediğini, tabanını partiye küstürdüğünü ve seçimde Meclis dışı bıraktığını hatırlatarak, seçimden sonra "bir daha aday olmayacağım" demesine rağmen adaylık için tüm hazırlıklarını yapmasına tepki gösterdi. 12 Eylül olarak verilen kongre tarihinin bile aslında kesin bir "parti kararı" olmadığını vurgulayan Memiş, "Ama MHP camiası liderini seçmesini bilir" dedi.

Turanî ve Kur'anî değerler

MHP yönetiminin 18 Nisan 1998 seçimlerindeki yüzde 18'lik oyla verilen mesajı kavrayamadığını ve gereğini yerine getiremediğini ifade eden Memiş, "Bu mesaj MHP'nin Turanî ve Kur'anî değerlerine verilmiş bir oydur. Devlet idaresinde dirayet liyakat, samimiyet ve dürüstlüğü de içine almaktaydı. MHP bunun icabı yerine getirmediği gibi, hükümet idaresinde de hükümranlık ve tasarruf haklarını kullanmıştır" dedi.

MHP lideri Bahçeli'den hükümetteyken randevu istediğini ancak alamadığını belirten Memiş, daha sonra basın aracılığıyla "Bu üslupla siyaset MHP'yi Turanî ve Kur'anî mecraından çıkarıp, başka bir iradeye teslim etmek olur. Ecevit ve bazı mahfillere karşı, 'yumuşak başlı görüldüysem kim demiş uysal koyunum' diyerek, ayağa kalk. Siz kalkmazsanız bu camia size karşı ergeç bir kıyam hareketine kalkar" çağrısı yaptığını anlattı.

Yenilginin 3 ana nedeni

Memiş, 3 Kasım yenilgisinin arkasında şu noktaların da olduğunu vurguladı: "MHP'nin sırtından geçinenlerin, MHP'yi sırtında taşıyanlara tercih edilmesi. Keyfi atama ve fesihlerle camianın birbirine kırgın hale dönüştürülmesi. Sayın Bahçeli'nin, iktidara gelirken bir köşede oturmaya davet ettiği MHP kadrolarını ataletten aktif hale getirecek bir uslup ve tavır içinde olmaması."

Bahçeli gizli çalışma yapıyor

Devlet Bahçeli'nin gizlice yeniden genel başkanlık hesapları yaptığını da anlatan Naci Memiş, şöyle konuştu: "Bahçeli 3 Kasım gecesi aday olmayacağını açıkladıktan sonra kongreye 11 ay sonrası için tarih vermesi aday olmak istediğine camiamızı alıştırma sinyalleriydi. Bu zaman içinde de bütün teşkilat ve üyeleri feshederek, yeni delege tespit çalışmaları yapması, sonra bu delegelere bile güvenmeden yeni fesihlerle başka delegeler yazılması aday olacağının işaretleridir. Son Erciyes Kurultayı'nda da bu iradesini ortaya koymuştur. Burada mevzu Bahçeli'nin aday olup olmaması değil, aday olmak istiyorduysa bile kongremizi tıpkı ANAP ve DYP gibi erken yapıp, mahalli seçimlere hazırlanabilmeliydi ki buna fırsat vermedi."

MHP camiası liderini seçer

Naci Memiş, "Bahçeli'nin yeniden şansı var mı" sorusuna ise şu karşılığı verdi: "İlk bakışta Bahçeli şanslı gözüküyor. Ancak bizim camiamızın esrarı, özelliği ve karakteri burada yatmaktadır. Bu özellik hür olma özelliğidir; haksızlığa ve zülme razı olmama özelliğidir."

Başbakanlık şansı 3 kez geldİ

Devlet Bahçeli'nin 3 Kasım'da erken seçim çağrısını, parti yönetimine danışmadan "tek başına" yaptığını da hatırlatan Naci Memiş, "O günlerde dağılan DSP milletvekillerinin partilerine dönmeleri çağrısını yapacağı yerde kendisinin Başbakanlığa MHP'nin de hükümete hazır olduğunu tekrarlayarak, hükümet olmak istediğini söyleyebilseydi MHP hükümet olacaktı. MHP'yi Meclis'te birinci parti yapmak için diğer partilerdeki MHP kökenli milletvekillerinin partiye katılmaları genel merkezden yapılan açık beyanatlarla mani olunmuştur. Üçüncü ve çok mühim fırsat da Apo davası Başbakanlık'ta görüşülürken, 'Ya dosya Meclis'e ya seçime denilebilseydi' bu MHP'nin en az 10 yıllık tek başına iktidarı olacaktı."

BBP ve ATP ile toparlanalım

Naci Memiş, 12 Ekim'de yapılması beklenen MHP Kongresi öncesindeki bazı gelişmeleri değerlendirdi. Memiş, "Genel başkan adayı MHP camiasını en geniş yelpazesiyle BBP, ATP başta olmak üzere toparlayabilecek bir ufka sahip olmalıdır. Tabanın hassasiyetlerini mühim sayması, davasını, inancını gelenin ve isteyenin keyfine terketmeden müdafaa etmesi ve nihayet MHP'yi kendi ekseni etrafında, milli-manevi değerleri istikametinde yenileyebile-cek güçte olmalıdır. Diğer siyasi parti liderleriyle ve özellikle Tayyip Bey başta olmak üzere millet nezdindeki yarışta, onlara karşı MHP'yi yeniden iktidar edebilecek, bir uslup ve temsil ve tavır kabiliyetine de sahip olmalıdır" dedi. Memiş, "Bana gelince elbette vazife şuuru içinde, tabanın hassasiyetlerine sahip bir ülkücü olarak, talibim. Eylül başlarında genel başkanlığa adaylığımı açıklamayı düşünüyorum" şeklinde konuştu.

  • ABDULLAH MURADOĞLU

    MEMİŞ, MERHUM TÜRKEŞ'İ ANLATTI:

    "Merhum Türkeş'in kanaat önderleri ile ilişkileri mürit-mürşit ilişkisi değildir. Mümin ve muvahhid insanlarla istişare maksatlıdır."

    Coşan'a teklif götürdük - Merhum Türkeş'in 1960'larda sadece Arusiler'le değil, İskenderpaşa Cemaati'yle de uzun zaman ilişkileri olmuştur. Beni, partimizi desteklemeye davet etmek üzere merhum Esat Coşan Hocaefendi'ye göndermiştir. Ankara Sharton Oteli'nde yaptığımız özel bir görüşmede kendilerine bu daveti götürdük. 1996 yılıydı. Milletvekili bir arkadaşımızla gittik. Hocaefendi'nin yanında profesör damadı Ahmet Bey ve 2-3 kişi daha vardı. Davetimizi yaptık. Boynumuza sarıldılar. Hocaefendi talebimizi mennuniyetle kabul etmiştir. Merhum Türkeş'e yerli yapımı Zülfikar markalı bir pompalı tüfek hediye etti. Merhum Türkeş 1960'lı yılların ortalarından itibaren İskenderpaşa Cemaati'ne gidip geldiğini, Mehmet Zahit Kotku Hocaefendi'yle görüştüğünü, Erbakan Hoca'yla da o yıllardan gelen bir dostluğu olduğunu bizzat kendilerinden dinlemiştim."

    Şeyhe çiçek göndertti - "Türkeş Bey, Nakşi şeyhi Erzincanlı Abdurrahim Reyhan Efendi'yle de sık sık görüşürdü. Şeyh İstanbul'da ikamet ediyordu. Son dönemlerinde hastalanmıştı. Başbuğ'un, İstanbul İl Başkanımız olan Halit Kanak Bey'e Abdurrahim Efendi'ye çiçek gönderdemesi için talimat verdiğini biliyorum. Ahmet Kayhan Hoca'yla münasebetleri daha eskiye dayanmaktadır. 1996'da Ahmet Kayhan Hoca Başbuğ'a tafsilatlı bir mektup gönderdi. Türkeş Bey, Kastamonulu Mehmet Fevzi Efendi ile de sık sık görüşmekteydi."

    Fethullah Hoca'yı takdir ederdi - "En son mühüm görüşmesi Fethullah Hoca iledir. Türkeş Bey'in Türkmenistan ziyaretinden sonra Fatih Üniversitesi'nin açılış töreninde Fethullah Hocaefendi ile karşılıklı iltifat ve hürmete dayalı bir görüşme gerçekleşmiştir. Türkeş Bey Türk düyasındaki okulların çalışmalarını takdir ettiğini söyledi. Hatta bu faaliyetlere teşekkür için 'Muhterem Hocaefendi Hazretleri' başlıklı bir mektup kaleme almıştır. Başbuğ'un bu duygularının hepimizin numunesi olması ve Türkeş'i anlatması bakımından önemlidir. Ahmet Yesevi ile ilgili olarak 'O benim mürşidimdir' sözünü büyük bir heyecan ile daima hatırlamaktayım."



    27 Ağustos 2003
    Çarşamba
     
    Künye
    Temsilcilikler
    Abone Formu
    Mesaj Formu
    Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
    Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
    Bilişim
    | Dizi | Karikatür | Çocuk

    Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
    © ALL RIGHTS RESERVED