|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Türk toplumu aşırı politize olduğu için gündemin büyük bölümünü siyaset teşkil ediyor. Meclis tatile girince, sanki siyaset de tatile giriyor. Siyaset tatile girince medyadaki haberler de kelimeler yer değiştirerek kendini tekrar ediyor. Gazete haberleri, tv haberleri ve sokak bugünlerde hep Irak'a asker göndermeyle meşgul. Hemen yarın Irak'a asker gönderecekmişiz gibi bir rüzgar esiyor. Oysa hükümetin bu konuda hiç de acelesi olmadığı çok rahat görünüyor. Hükümetin hiç acelesi yok çünkü ortada askerimizin Irak'a sevkinin ülke yararına olduğunu gösterecek bir ortam da yok. Hükümet olayı enine boyuna değerlendiriyor. Henüz bir kanaat oluşmadığını da beyan ederek bu konuda aceleci olmadığını gösteriyor. Akıllıca ve mantıklıca hareket ediyor. Çünkü her geçen gün şartlar değişiyor. ABD'ye asker gönderme konusunda yeşil ışık yakan kimi ülkeler şimdi kırmızı ışık yakmaya başladılar. Pakistan bile Araplar istemezse asker gönderemeyeceğini açıklayacak noktaya geldi. Araplar ise şaşırtıcı derecede ve ilk kez isabetli bir politika takip ediyorlar. Irak'taki ABD'nin tayin ettiği yönetimi tanımadıklarını ilan etmekten tutun, Irak'a asker gönderilmesine karşı çıkmaya varıncaya kadar bir dizi konuda ABD'ye rağmen politika geliştiriyorlar. Doğrusunu söylemek gerekirse ben Araplar'ın gerçekten bağımsız bir politika izlediklerinden hâlâ kuşku duyuyorum. Şu andaki politikalarını beğeniyorum ama nereye kadar bu kişilikli politikayı sürdürecekler kestiremiyorum. İran bile ABD ile çeşitli konularda gizliden gizliye görüşürken Araplar'ın bu denli net tavır takınmalarını hem takdir ediyor hem de şüpheyle karşılıyorum. Araplar işgale karşı ciddi tavır koyuyorlar. ABD'nin Irak'ta burnu sürtülsün anlamına gelecek tavırlar takınıyorlar. Araplar sanki ABD ile ittifak halinde olan her politikacının ve her ülkenin kaybettiğini görmüş gibi hareket ediyorlar. Tabii Irak işgalinin Türkiye penceresinden görüntüsü de pek farklı değil. ABD Irak'ta büyük bir sıkıntı yaşıyor. Türkiye'nin ABD ile ilişkisi sıradan ilişkiler değil. Bilhassa doksanlı yıllardan sonra küreselleşme sürecinde ABD-Türkiye-İsrail ilişkileri bir hayli gelişti. Türk politikacıları da şu anda çok iyi biliyorlar ki ABD ile birlikte hareket edenler kaybediyor. Blair'in İngiltere'de Aznar'ın İspanya'da koltuğu sallanıyor. Bush'un bizzat kendisi kamuoyu desteğini kaybediyor. Bu ortamda ABD ile birlikte görünmenin işgale destek anlamına geleceğini herkes görüyor. Hele bu konjonktürde Irak'a asker göndermenin işgalin jandarmalığı anlamına geleceğini de herkes çok iyi görüyor. Hükümet de bu fotoğrafı çok iyi okuduğu için acelesi yok. Hükümet hem Türk kamuoyunu hem Irak kamuoyunu hem de ABD'yi memnun edecek bir orta yol bulmanın zorluğunu gördüğü için acele etmemekle isabetli bir siyaset takip ediyor. Hükümet, ne muhalefetin tahriklerinin ne de ABD yandaşlarının teşviklerinin etkisinde kalmadan hareket etmek zorunda olduğunun bilincinde bir görüntü veriyor. Muhalefetin tahrikleriyle Irak'a ilgisiz kalmak gelecekte telafisi zor yaralar açabilir. Artık Irak bir ABD toprağı gibidir. Ve ABD bizim komşumuz olmuştur. Fırat ve Dicle sularının görüşmelerini bile ABD ile yapacağımızı akıldan çıkarmamak lazım. ABD yandaşlarının teşvikleriyle hareket ederek hem Avrupa Birliği hem de İslam dünyasıyla ilişkilerimizi tehlikeye atmamamız lazım. Hükümetin acele etmeden bütün bunları değerlendirdiğini görmekten ben şahsen memnunum.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Karikatür | Çocuk |
© ALL RIGHTS RESERVED |