AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y A Z A R L A R
Ayakkabının teki

Okur, Türkiye'deki terör olaylarına yeni bir ışık altında bakmayı sağlayacağını bilir de benden Robert Ludlum'un yeni çıkan 'Janson Tâlimâtı' romanından (Remzi Kitabevi) bahsetmemi beklemez mi? Bekler elbette; ama ayakkabının ikinci tekini bekleyen adam durumundayım ben...

Öyküyü hatırlayacaksınız: Gece kulübünde çalışan bir kadın, gece yarısını epey geçtikten sonra evine gelir, yatağına uzanır ve önce sağ sonra da sağ ayakkabısını çıkartarak sırayla yere atar, sonra da sızarmış... Erken yatan alt komşusu gürültüye uyanırmış, fakat her vesileyle rahatsızlığını dile getirdiği halde kadın oralı olmazmış... Bir gün eve yine geç dönmüş kadın, odaya girmiş, yatağa uzanmış, önce sağ ayakkabısını çıkartıp yere atmış... Tam solu da çıkarıp atacakken, alt kat komşusunun şikâyeti aklına gelmiş ve sessizce yere bırakmış sol teki... Gürültüye uyanan adam ise ilk ayakkabıdan sonra ikinciyi de beklemiş... Beklemiş... Neredeyse sabah olurken, bir türlü yere bırakılmayan sol tek yüzünden gözüne uyku girmeyen adam, yukarıya, "Ötekini de at kadın" diye bağırmış...

Benim durumum da o. Robert Ludlum'un önceki romanlarına âşina olmadığı anlaşılan Hıncal Uluç, bant üzerinde koşarken okuduğu 'Janson Tâlimâtı' romanından parçalar yayımladı sütununda üç kez ve okurlarına devamını getirme sözü verdi... Ben de, romanın bütünüyle ilgili kanaatini bekleyip durdum...

Hıncal Uluç'un dikkatini çeken bölümler sizi de ilgilendirir: "Dün yeni bir romana başladım.. (..) Janson Directive.. / Benim okuduklarımı siz de okuyun bakalım.. / Roman bombaların patlaması ile başlıyor.. Doğu ülkelerinden birinde.. Halife diye bir adam var.. Hasan Sabbah, ya da Usame bin Laden örneği.. Adamlarını ölüme gönderiyor. / Şimdi aynen naklediyorum: 'Halife birkaç saat önce komutanlarına 'Sizler ya da askerleriniz bu gece ölebilirsiniz' demişti. 'Bu olduğu takdirde şahadetiniz sonsuza kadar hatırlanacak. Analarınızın, babalarınızın ve çocuklarınızın günahları affedilecek. Anınıza türbeler inşa edilecek.'

"Asıl şimdi sıkı durun.. / 'Batının terörist olarak görüp lanetlediği bu adamlar aslında şevkli ve cesur insanlardı. Terörün asıl kaynağı olan Batı'nın onları terörist olarak adlandırması, kirli emellerini saklamaya çalışmasından başka şey değildi.' / Batılı diplomatlar dünya atlasını önlerine alıp bir çocuk oyuncağı gibi oynamış, milyonlarca insanın yaşamını karartacak, her yere karmaşa getirecek hatlar çizmişlerdi. Bunun adını da özgürlük koymuşlardı. Yirminci yüzyılın büyük yalanlarından biriydi bu..' (..) / Şimdi hatta birine sımsıkı tutunun ki, ayakta kalabilesiniz.. Bakın nasıl devam ediyor, Ludlum: 'En çok ses getiren olaylar sivil hedeflere yöneltilen bombalı saldırılar olmuş ve bunların hepsi bizzat Halife'nin kendisi tarafından planlanmıştı. Kapalı kasa kamyonetler uluslararası bir kargo şirketinin amblemleri kullanılarak şüphe çekmeyecek şekle sokulmuştu. Benzine batırılmış nitratlı gübre yüklü kamyonetler her yana ölüm taşımıştı. / Gübre ile hazırlanan bombalar ve intihar kamyonetlerine kadar tarif etmiş, Ludlum İstanbul saldırılarını dostlar.."

Bu birinci günün özeti. Koşu bandındaki ikinci gününde de okumuş romanı Hıncal Uluç, onu da bir başka yazısında özetledi: "Halife (Romandaki Usame Bin Laden tipi) iki kamyonet gönderdi.. Biri bir büyük ticari kuruluşa.. Öteki Amerikan Büyükelçiliği'ne.. / İki kamyon.. Biri siyasi, öteki ticari hedefe.."

Romanda işlenen olayla Türkiye'de olan-bitenler arasında görülen şaşırtıcı benzerlik yüzünden, gazetesinin konuyu büyütmesini beklemiş Sabah yazarı; çevirmenle görüşeceklerini, "Hatta her nerede ise Robert Ludlum'a telefonla ulaşıp 'Dediklerin Türkiye'de aynen gerçekleşti' diyeceklerini" düşünmüş... Üçüncü yazıda, bu olmadı diye yakınıyor...

Robert Ludlum'a ulaşmak mümkün değil maalesef; 21 romana imza atmış, romanları 300 milyondan fazla satan Amerikalı romancıyı mart 2001'de kaybettik çünkü... Aslında aktördü Ludlum, roman yazarlığına 42 yaşında başlamıştı. Hemen her romanı filme de çekildiği ve çok sattığı için ileri yaşında zengin ve marka olmayı başardı. Üç yıl önce öldüğü halde, onun adıyla üç yeni roman çıktı Robert Ludlum adıyla; 'Janson Tâlimâtı' sonuncusu...

Bu son romanın tek özelliği, kötü kahraman 'Halife' lâkaplı teröristin emri altındaki yerel militanları 'nitratlı gübre' yüklü kamyonlarla yabancı hedeflere saldırtmasından ibaret değil; Halife'yi parmağının ucunda oynatan uluslararası sistemin merkezindeki kişi de çok önemli. O kişinin romandaki adı Peter Novak; 'Liberty' (özgürlük) adlı bir vakfın başkanı adam. Dünyanın her tarafındaki siyasî faaliyetleri yerel kuruluşlara verdiği mâlî destekle denetimi altında tutuyor. Arzu ettiğinde istediği ülkede ekonomik kriz çıkartacak gücü var. Size o tip de tanıdık gelmiyor mu, bana geliyor... Bu arada, vurucu timleri de yönlendirdiği anlaşılıyor Novak'ın... Romanın esas sürprizini ise okuma serüveninize bıraktım...

Ludlum ölümünden sonra yazamayacağına göre, sağlığında çıkan romanlarını da kendisi yazmıyor muydu acaba? Eğer öyleyse, eylemlerden aldıkları keyif yetmezmiş gibi bazı kafa karıştıracak çaptaki 'gizleri' romanlarla fâş edenler nasıl insanlar Allah aşkına?


28 Aralık 2003
Pazar
 
TAHA KIVANÇ


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED