AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y A Z A R L A R
İslam'ı bir kere daha düşünmek

"Ömer Dinçer olayı"nı tahlil ettiğim dünkü yazımda iki paragraf vardı. O paragrafı yeniden okuma ve biraz daha genişçe değerlendirmenin gerekli olduğunu düşünüyorum. Paragraflar şöyle:

"Mesela ne diyor Dinçer: "Türkiye'de İslam adına halkın eski gücünü ve onurunu kazanabilmesi adına büyük bir enerji birikiminin söz konusu olduğu açıktır..... Türkiye'nin değişimi ve dünyada yeni bir güç olarak ortaya çıkabilmesi, bu biriken enerjiyi kullanabilmesine bağlıdır."

"Bu değerlendirmede odaklaşılan noktanın "Türkiye'nin güçlenmesi" olduğu açıktır. Hakim zihniyet için bu değerlendirmenin problemli yanının "İslam" olduğunu görmek de zor değildir. Ama ne yaparsınız ki, nereden bakarsanız bakın - yani içerden, dışardan- Türkiye olgusu İslamsız düşünülemez, değerlendirilemez. Şayet öyle değerlendirirseniz içerde devlet - toplum ilişkilerinde sorun yaşarsınız, dışarda da İslam ilişkisini pozitif bir değere dönüştürmek gibi açılımlarınız olmaz. İslam'ı ne yapacağınızı bilmezsiniz, asla kopamayacağınız kimlik değeriniz sizin için yük haline gelmeye başlar vs... Oysa şablonlarınızdan kurtulsanız, İslam'ın Türkiye için pozitif değer niteliğini düşünseniz önünüzde büyük açılımlar olacak... Ama, ama..."

Ne diyoruz: Türkiye İslamsız düşünülemez. "İslamsız bir Türkiye" öngördüğünüzde içerde toplum - devlet ilişkilerinde sorunlarla karşılaşır, asla kopamayacağınız bir kimlik değerini ne yapacağınızı bilemez duruma düşer, onu kendinize yük haline getirirsiniz, dışarda da "İslam ilişkisini pozitif bir değere dönüştürmek gibi açılımlarınız olmaz." Alternatif ne? Şu.: "Şablonlarınızdan kurtulur, İslam'ın Türkiye için pozitif değer niteliğini düşünürseniz önünüzde büyük açılımlar olacak..."

Demek iki tercih söz konusu:

1- İslam'ı Türkiye için kurtulunması gerekli bir yük olarak telakki etmek,

2- İslam'ı Türkiye için pozitif bir değer olarak düşünmek...

Türkiye'deki hakim zihniyetin kafasının karışık olduğunu belirtmemiz gerekiyor.

"Kafa karışıklığı" bir kere, Türkiye'nin İslamsız olup olamayacağı noktasında yaşanmış. Bir dönem etkin biçimde, belki sonraları da nisbeten seyrelmiş ölçüde "İslamsız bir Türkiye", en azından zaman içinde "İslamı olabildiğince azaltılmış, alt, alt, alt kültür kümesi haline indirgenmiş bir Türkiye" hesabı yapılmış.

Bu halet-i ruhiye içinde İslam'ın toplum zemininde her çoğalma görüntüsü tehlike olarak addedilmiş. Toplum – devlet ilişkisinde gerilimler göze alınarak mücadele bayrakları açılmış.

Ama "İslamsızlık hedefi"nin hayal olduğu da görülmüş. Hem dünyadaki gelişmeler, hem de içerde toplumun İslam'la ilişkisini azaltma politikalarının sonuç vermemesi bunu göstermiş.

Bu arada, İslam'ın dış ilişkilerde Türkiye'ye bir hinterland oluşturma imkanı farkedilmiş.

Artı, Türkiye'nin Osmanlı gibi nizam-ı alem amaçlı bir devletin bünyesinde süzülmüş İslam anlayışına mirasçı olmasının, ona İslam'la ilişkide dikkat çekici bir model olma imkanı sağladığı görülmüş.

Hemen belirtmeliyiz ki tüm bu "görülmüş – farkedilmiş" ifadeleri tam bir netleşmeyi ifade etmiyor. Hakim zihniyetin "yük" ile "imkan" arasında salınımlar içiresinde olduğunu belirtmemiz gerekiyor.

Belki şunu söylemek lazım: Türkiye'nin İslamsız olamayacağı artık kesinleşmiş bir hüküm halindedir.

Öyleyse, denebilir, İslam'la ilişkisi hangi noktada olursa olsun, Türkiye'nin enerji birikimini değerlendiren herkes, bu ülkenin Müslüman kimliğini de "artı"lar, "pozitif değer"ler hanesinde görmek zorundadır.

Şöyle de düşünebilirsiniz: Bugün Putin bile Rusya'yı İslam Konferansı Örgütü'ne üye yapmak istiyor. Lozan'da Lord Curzon, "İngiltere'nin en büyük İslam devlyeti olduğu"nu ve bu hüviyeti içinde "Osmanlı'nın elinde bulunan mukaddes emanetlerin Araplara verilmesini istediğini" ifade etmişti. Fransa İslam'la ilgili bir düzenleme yaparken Müslüman ülkelerle ilişkisini dikkatten kaçırmıyor. Amerika Bush'un "haçlı seferi" gafını yutarken hiç şüphesiz "İslam dünyası"nda bıraktığı izlenimi hesaba katmıştı.

"Müslüman ülke" olmanın Türkiye'ye pozitif yansımaları ne olabilir?"

Acaba Ankara, (AKP hükümetinin ötesindeki Ankara'yı kastediyorum) "Müslüman ülke" tanımından "utanma, tehdit algılama" yönelişinden, "artılar üretme" safhasına geçebildi mi?

29 Kasımdaki yazımda "Model oluş ve Türkiye" başlıklı yazımda AKP'nin, böyle bir zihni açılım için imkan olduğunu ifade etmiştim.

O yazımla ilgili bir değerlendirme ABD'de, Utah Üniversitesinde siyasal bilimler departmaınnda görevli bulunan M. Hakan Yavuz'dan bir e-mail almıştım. Sayın Yavuz, "Siz AKP'nin hala İslam'la bağlantısı olduğunu, en azından düşünce ve kimlik temelinde söylüyorsunuz. Bunu AKP yönetimi reddediyor. AKP'nin İslam'la bağı nerede?" diye soruyordu.

Tabii bu soru sorulabilir. Ama Türkiye'de bir siyasi partinin İslam'la bağının her türü tartışma konusu olduğu için daha çok "İslam'la herhangi bir bağ kurulabilir mi?" tartışması öne çıkıyor. İşte soruyorum: Türkiye İslam'dan pozitif bir değer olarak istiffade edemez mi? Hani bilinen ifadeyle söyleyeyim: Türkiye İslam'ı istismar edemez mi? Bu soruya, diyelim devlet bünyesinde yer alan kim, konumundan endişe duymadan cevap verebilir? Kara Kuvvetleri eski Komutanı Org. Muhittin Fisunoğlu, subayların general olduktan sonra cuma namazına gidemeyeceğini, çünkü "dinci minci denerek" bunun terfilere etkisinin bulunacağından endişe edeceğini söylemişti. (Nuriye Akman, Mayın Tarlası, s. 93) CHP'nin Başbakanlık Müsteşarı Prof. Dr. Ömer Dinçer etrafında kopardığı fırtınaya bakın bir. Oysa sayın Dinçer Türkiye için "İslam'lı imkanlar" üzerinde düşünüyor o kadar. Bunu Putin düşünüyor demek, CHP'deki düşünce betonlaşmasını kırabilir mi?

AKP'nin İslam'la yok farzedilmesi herkes tercih edilen bağlantısı artı değere dönüşemiyor.

"Türkiye İslam'ı ne yapmalı ?" sorusu ortada kalıyor. Ve daha çok negatif boyutlu bir cevapla, yani eksileri derinleştirerek... Sonuç: Türkiye'ye yazık oluyor.


30 Aralık 2003
Salı
 
AHMET TAŞGETİREN


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED