AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y A Z A R L A R
Ozan Ceyhun'dan ilginç açıklamalar

Milliyet'te Derya Sazak'ın Avrupa Parlamento üyesi Ozan Ceyhun ile yaptığı röportaj Türkiye-AB ilişkileri başta olmak üzere ilginç tespitlerle dolu.

Biliyorsunuz, Ozan Ceyhun Avrupa Parlamentosu'na Alman Sosyal Demokrat Parti (SPD) listesinden girmiş bir milletvekili. Bu parlamentonun 13 Haziran'da yapılacak yeni seçimlerinde de, yine SPD'den aday.

Sazak, Ceyhun'a özellikle Türkiye-AB ilişkilerinin geleceği ile AKP ve CHP'nin Avrupa'dan nasıl göründüğü hakkında ne düşündüğünü sormuş. Ceyhun'un cevapları gerçekten ilginç; özetle söyleyecek olursak, bir yandan AKP Hükümeti'nin AB'den "müzakere takvimi" alma şansını yüksek görüyor, ama öte yandan bu işte bir "çelişki" gördüğünü de saklamıyor. Ceyhun'un içinde bulunduğu ruh hali gerçekten sıkıntılı. Çünkü hem AB nezdinde "Türk toplumunun AKP dışındaki alternatifi çok karanlık" diyor (yani "Türkiye'nin AKP'nin öncülüğünde AB'ye hızla yaklaştığını" teslim ediyor) hem de "benim yetiştiğim değerlerden hızla uzaklaşan bir ülkenin bireyi olmanın hüznü içindeyim" diye düşünüyor....

Gelin de çıkın işin içinden kolaysa... Hani neredeyse, şu "sakal ve bıyık" arasında sıkışmış bir ruh haliyle karşı karşıyayız...

Bu tespitleri kimseyi kınamak için sıralamıyorum tabii ki... Aslında Ceyhun'un aklının ve duygularının bu derece "karışık" olması çok tabii. Zaten söyler misiniz, bu meselede kimin aklı karışık değil ki!

Hakkında en hafifinden "Ortaçağ kafalı" türünden bolca laf edilen AKP, neredeyse bir "mucizeyi" gerçekleştirerek AB çevrelerine "AKP gerçek Türkiye" dedirtiyor. Türkiye'nin 2004 sonunda müzakere takvimi alma şansının nerelerde gezindiğine dair bir soruya Ceyhun'un verdiği şu cevaba bakın: "Ben yüksek görüyorum. Çünkü müzakere tarihini Türkiye almayacak, Tayyip Erdoğan alacak!" Tamam, Ceyhun bu sözlerinden hemen sonra "Kişisel olarak AKP döneminde cumhuriyetin köktendinciliğin tehdidi altına girdiğini görüyorum" demeyi de ihmal etmiyor ama siz asıl ilk tespite bakın!

AB'nin AKP'nin değerlendirmesini Ceyhun'un nasıl değerlendirdiğine de kısaca göz atalım: "Başbakan Tayyip Erdoğan, AB'de başarılı bir grafik çizmektedir. Şu anki gidişat olumludur. Çünkü AB çevrelerinde Kıbrıs dahil sorunların AKP liderliğinde çözüleceği inancı yaygın. Türkiye'de reformlar oluyorsa bunda Erdoğan'ın etkisi görülüyor. AB'den tarih almaya en yakın iktidar AKP'dir. 2004 sonunda tahmin ediyorum Tayyip Erdoğan'a müzakere tarihi verilecek. Kıbrıs çözülmese dahi Tayyip Erdoğan'a bu şans verilecek. (...) AKP ile modern İslam toplumunu ayakta tutma şansı olduğuna inanılıyor. Bunun da AB'nin stratejik hedeflerine yatkın bir çözüm olabileceği umudu var. Kıbrıs konusunda, MGK'nın etkisinin azaltılması konusunda AKP destek görüyor."

Görüyorsunuz, daha ne düşünsün ya da desinler! Ama unutmayın, bu tespitleri yapan Ceyhun'un AKP politikalarını eleştirirken "Ve o Türkiye şarklılaştığı oranda AB'ye yaklaşıyor" dediğini de unutmayın...

Türkiye gerçekten de çok şaşırtıcı bir ülke olma yolunda gibi görünüyor. Aslında Ceyhun'un söz ettiği formül hiç de fena görünmüyor: "Şarklılaştığı oranda AB'ye yaklaşmak". Üzerinde henüz yeterince düşünmüş değilim ama ilk bakışta hiç de fena olmayan bir formül doğrusu...

Derya Sazak'ın Ceyhun'la yaptığı röportajın en renkli bölümlerinden bir diğeri de CHP'nin değerlendirilmesine ilişkin. Ceyhun'un bu konudaki açıklamaları çok daha net, "çelişkisiz", kendinden emin. Mesela şu önemli tespitler: "CHP'nin şu anda AB'de bir imaj sorunu var. Avdupa'daki sosyal demokrat partiler nezdinde CHP, AKP ile kıyaslandığında daha sağda, tutucu ve statükocu görülüyor."

Siz şu "tarihin kurnazlığı"na bakın; Türkiye'deki bazı kesimlerin değil, "Avrupa'daki sosyal demokrat partiler nezdinde", CHP, AKP ile kıyaslandığında "daha sağda, tutucu ve statükocu" bir parti! Sosyalist Enternasyonal üyesi CHP, AKP'ye kıyasla daha sağcı, tutucu ve statükocu bir parti! (Eeee şaşırmamak lazım herhalde; "hakikat" ilelebet saklanamaz ki!)

Son olarak Ceyhun'un röportajın yine CHP faslına ilişkin bölümünde sarfettiği şu çok düşündürücü-gülümsetici sözlerini de aktaralım: "Aslında AKP'nin kendisini 'Müslüman demokrat' olarak tanımlamış olması büyük şanstır. Böylece AB'deki 'Hıristiyan demokrat' kulvara yöneldiler. Kazara AKP, 'Müslüman sosyal demokrat partiyim' diye çıksaydı, CHP Avrupa'da daha büyük sorunlara sahip olabilirdi."

Anlaşılan o ki CHP'nin verilmiş sadakası varmış; otursun kalksın kendisini bu kötü duruma düşürmediği için AKP'ye dua etsin....

Peki bütün bu olup biten neye işaret ediyor?

Tabii ki nihayet Türkiye'de de siyasetin yavaş yavaş yola girmeye başladığına...

Ayrıca merak etmeyelim, bu süreç ortaya (artık ne zaman olur, orası biraz karışık) mutlaka sahici ve büyük bir sosyal demokrat parti de çıkaracak...

Toplumda her cenahı AKP temsil edecek değil ya...


30 Aralık 2003
Salı
 
KÜRŞAT BUMİN


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED