AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Albaraka Türk

Y A Z A R L A R
Sezer'in hoşgörüsü...

Daha önce de yazmıştım; Cumhurbaşkanımız "iyi baba, iyi eş, iyi komşu" profili çiziyor da, iyi bir yönetici ne yazık ki olamıyor.

Olmak istemiyor belki de...

Bir kere, ayağına gelen "halkla diyalog kurma", "cumhurun başı olma" şansını kullanamadı.

Kapılarını dış dünyaya kapattı.

Diyalogdan kaçındı.

Hep kuralcı oldu.

Adeta gülmez, ağlamaz, hissetmez, düşünmez, duygularını açığa vurmaz bir yönetici olup çıktı.

Halk arasında "soğuk nevale" tabir ediliyor.

Aslında, kararlı bir stabilite bu.

Kişilik özelliği...

Başlangıçta nasıl da umutluyduk.

Çankaya ilk kez bir "hukukçu"yla tanışıyordu.

Üstelik, "Hukuk devleti, hangi dilden, hangi renkten, hangi görüşten olurlarsa olsunlar, insanların yaşama/varolma haklarının 'hukukun üstünlüğü' esasına göre düzenlendiği/güvenceye alındığı vasatın adıdır; insanların farklı düşünceleri seslendiriyor olmaları bu nedenle zarurettir" diyen bir hukukçu...

Fakat ne oldu?

Devlet adamı ve "hukukçu" rikkatiyle hareket eden Sezer gitti, "yargıç kuralcılığı ve refleksleriyle" hareket eden yeni bir Sezer geldi.

Üzücü elbette.

Meseleyi, hiçbir zaman, karteldeki habaset ehli gibi, "Ahmet Bey" muhabbetine dökmedim; hangi kooperatiflere üye olduğunu, kaç evi bulunduğunu, evlerinden hangi rayiçle kira topladığını hiç merak etmedim; vatandaş Ahmet Kekeç olarak, o "görünür de görünmez" mesafeyi hep korudum, korumaya özen gösterdim; saygısız beyanlarda bulunmayı aklımın ucundan dahi geçirmedim.

Hâlâ ona çok saygı duyuyorum.

Ama neden olduğu "resepsiyon krizi" artık benim de sabrımı taşırdı.

Mehmet Yakup Yılmaz, olayı, "utanç verici" bulmuş.

Rauf Tamer ağabeyimiz de, belli bir kesim istiskale uğradığı için, "davetiye adabının çiğnendiğini" ve resepsiyonun nezaketinden zarafetinden sözedilemeyeceğini yazmış..

Ne denebilir ki?

Ben o kadar ileri gitmek istemiyorum.

Gerek yok.

Ancak şu kadarını söyleyebilirim.

Sezer ayıp ediyor.

Hem de çok ayıp ediyor.

Çünkü biliyoruz ki, Sezer, onca kuralcılığına ve katı görünümüne rağmen, hoşgörüsü geniş bir insan.

Üstelik affedici.

Üç yıl içinde affettiği mahkum sayısı 174'ü buldu.

35 DHKP/C, 28 TİKB, 23 TKPML-TİKKO, 16 MLKP, 17 Dev-Sol, 4 PKK, 13 THKP/C, 2 TDP, 2 TKİP/Ekim, 2 TKEP, 2 TDKP ve 1 Dev-Yol, 1 DHP hükümlüsünün cezasını kaldırdı.

"Devletin hakimiyeti altında bulunan topraklardan bir kısmını devlet idaresinden ayırmaya matuf faaliyet ve eylemlerde bulunmak" suçundan mahkum olan 2, "Devletin emniyetine karşı silahlı çete kurmak" suçundan mahkum olan 1, "Yasadışı örgüt üyesi olmak" suçundan mahkum olan 10, "Anayasal düzeni değiştirmeye yönelik eylemlerde bulunmak" suçundan mahkum olan 5 ve "Anayasa'yı ilgaya teşebbüs" suçundan mahkum olan 10 kişiyi de bu süreçte affetti.

Af mekanizmasını tek yanlı işletmekle suçlandı ama, bence iyi etti...

Dileriz hoşgörüsünün sınırlarını bundan sonra daha da genişletir ve bir grubun, bir hizbin, bir ideolojik düşüncenin değil, "örtülü-örtüsüz", "laik-antilaik", tüm ulusun Cumhurbaşkanı olduğunu kanıtlar.


22 Ekim 2003
Çarşamba
 
AHMET KEKEÇ


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED