AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Albaraka Türk

Y A Z A R L A R
Bence herkes doğru teravih namazına...

Cumhurbaşkaşkanlığı'ndan 29 Ekim akşamı Çankaya Köşkü'nde verilecek resepsiyon için dağıtılan davetiyeler hakkında söylenmesi gerekenler yeteri kadar dile getirildi... Birkaç gündür hemen herkesin tartıştığı konu, Milliyet gazetesi genel yayın yönetmeni Mehmet Y. Yılmaz'ın konuya ilişkin yazısının başlığını ödünç alarak söyleyecek olursak, gerçekten de "Utanç veren ayrımcılık"tan başka bir şey değildir. Aslında artık şaşırmıyoruz; bu ülkede 29 Ekim olsun, 19 Mayıs ya da 30 Ağustos olsun hiçbir "milli bayram" artık "kriz"siz geçmiyor... Bilinmez, belki de ülkedeki sistem temel gıdasını bu "krizler"den sağlıyor...

Aslında, Cumhurbaşkanlığı'nda "davetiye" işiyle kim ilgileniyorsa, işi epeyce zor görünüyor. Kolay iş mi sanıyorsunuz? Milletvekilleri ve bakanları önce erkek-kadın diye cinslerine göre sınıflayacaksınız; ardından erkek milletvekillerini mensup oldukları partilere göre sınıflayacaksınız; daha da sonra sıra her bir partinin milletvekillerinin eşlerinin başlarının kapalı ya da açık olduğunun tespitine gelecek... Bu arada parti değiştiren milletvekilleri için ayrı bir çalışma yapmayı da unutmayacaksınız... Bütün bunlar kolay iş mi sanıyorsunuz?

Merak etmiyorum desem yalan olur; milletvekili eşlerinin hangi kıyafetleri tercih ettikleri acaba nasıl saptanıyor? Her birinin ardına birer hafiye takılarak, ailenin çarşı pazarda izlenmesi şeklinde mi? Yoksa, çok daha pratik bir yolla, yani milletvekili eşlerinin "sağlık karneleri"nin gözden geçirilmesi sonucunda mı?

Ama bütün bu işleri kim yapıyor? Köşk'ün "davetiye" işleriyle ilgilenen bölümünde bu iş için kaç kişi çalışıyor?

Dediğim gibi, aslında epeyce zor işler bunlar... Nitekim zor olduğu, ilgili bölümün işleri ve eşleri karıştırdığından da belli değil mi? Bakın gazete "Alman eşe davetiye yok" başlığı altında, AKP Genel Başkan Yardımcısı Mir Dengir Fırat'ın Alman kökenli eşine de davetiye çıkmadığı haberini veriyor. Bu sınıfa, eşinin başı açık olan AKP Afyon Milletvekili Mahmut Koçak da giriyor. Ona da davetiye gitmemiş. Koçak, "Eşim türbansız ama bana tek kişilik davetiye geldi" diye şikayet ediyor. Bu arada, CHP'den AKP'ye geçen iki milletvekilinin, Mehmet Nezir Nasıroğlu'nun ve Cemal Kaya'nın özel durumlarını da hatırlayalım: Nasıroğlu, eşinin başı kapalı olmasına rağmen CHP'deyken "eşli" davet almasına rağmen, AKP'ye geçince davetiye tek kişiliğe dönüşüvermiş... Eşinin başı açık olan Cemal Kaya da, AKP'ye geçtiği için cezalandırılanlar arasında.

Sizler de okudunuz mutlaka, AKP milletvekilleri arasında davete (bu şartlarda) icabet edip etmemek konusunda henüz bir fikir birliği oluşmuş değil.. Bazı milletvekilleri resepsiyonun toptan protesto edilmesini düşünürken, AKP Genel Başkan Yardımcısı Murat Mercan hiç de o fikirde değil: "Davet sahibi davetine istediğini istediği şekilde çağırabilir. Davet edilenler de ister gider, isterse gitmez."

Doğrusunu söylemek gerekirse, Mercan'ın bu haddinden fazla "larj" yorumunu bayağı yadırgadım. "Davet sahibi davetine istediğini istediği şekilde çağırabilir" de ne demek? Tartışmaya konu olan davet, Hilton Oteli'nde verilen bir "sünnet düğünü" daveti değil ki... Besbelli ki ortada bir "ayrımcılık" var; hem de Anayasa'nın "Devletin başı" diye tanımladığı Cumhurbaşkanı tarafından yapılan bir ayrımcılık...

AKP milletvekilleri arasında yaşanan bu tartışmadan rahatsız olduğumu da söylemeliyim. Bana sorarsanız, eşinin başı açık ya da kapalı olsun hiçbir AKP milletvekili bu davete icabet etmemelidir... Eşinin başı açık olan milletvekilleri "Ama benim eşimin başı açık!" diye itiraz etmekten, eşinin başı kapalı olan milletvekilleri de "Ne yapalım davet sahibi böyle buyurmuş!" türünde bir "olgunluğunu" sergilemekten uzak durmalıdırlar...

Bakın gazete ne diyor: "Milletvekillerinin çoğunluğu resepsiyon yerine teravih namazına gitmeyi düşünüyor."

İşte size en güzel çözüm....

AKP milletvekillerinin çoğunluğu değil tamamı bu yöntemi benimsemeli ve herkes tam kadro "teravih namazı"nın yolunu tutmalıdır....

Tutmalıdır ki, adına Cumhuriyet denilen rejimin bir "oyun"dan ibaret olmadığı, sanıldığından çok daha ciddi bir iş olduğu herkes tarafından iyice anlaşılsın....


22 Ekim 2003
Çarşamba
 
KÜRŞAT BUMİN


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED