AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y A Z A R L A R
Tartışma zemini

Bu yılın Cumhuriyet Bayramı, daha şimdiden anlaşıldığı üzere, 'cumhuriyet' konulu tartışmalara öncekilerden daha fazla sahne olacak... Tezâhürleri rahatsız etse bile, bu, Türkiye'nin bugünü ve yarını açısından 'olumlu' sonuçlar verebilecek bir gelişme.

Yönetim biçimi olarak 'cumhuriyet' rejiminin tercih edilmesi toplumsal bir tartışmanın veya ayaklanmanın sonucu olarak gerçekleşmedi ülkemizde; Kurtuluş Savaşı sırasında benimsenen söylem daha sonra da sürdürülmüş olsaydı, bugünkünden çok farklı bir yönetim biçimine sahip de olabilirdik. Savaş sonrasında, Mustafa Kemal ve yakın arkadaşları, 'geçmiş' ile irtibat koparmayı yeğlediler; Cumhuriyet'imizi onların tercihine borçluyuz.

Cumhuriyet rejiminin Türkiye'ye gelişinde uygulanan yöntem bize miras olarak derin 'kuşkular' bıraktı. Cumhuriyet'in ilânına kadar geçen sürecin taktik yöntemi, 'Cumhuriyet karşıtları' tarafından da uygulanabilir görülüyor bir kesimce; bu sebeple kurulduğu gün tespit edilmiş ilkeler 'değiştirilemez' kabul ediliyor. Dünya değişiyor, bütün dengeler altüst oluyor, ancak onyıllar önce tespit edilmiş değerler bizim ülkemizde sâbit tutuluyor...

'Kuşku' sadece 'yöntem' konusunda duyulmuyor; Cumhuriyet'in tartışmaya açılmaksızın kabul edilmiş olması da tartışmaları kuşkuyla karşılamaya sebep oluyor. Ağızlarından 'akıl' ve 'bilim' sözcüklerini düşürmeyenler bile, Türkiye'de yerleşik düzene yöneltilen eleştirilere tahammül edemiyorlar. Temel kabullerin 'akıl' ve 'bilim' terazisine vurulması taleplerine en keskin itiraz o çevrelerden geliyor. Oysa, 'akıl' ve 'bilim' ile test edilerek ayakta kalmayan değerlerin sürdürülmesi mümkün değildir; zorla sürdürmeye kalktığınızda ise ülkeyi zayıflatmış olursunuz...

Türkiye'nin bunca çabaya rağmen hâlâ 'demokrasi özürlü' oluşunda da sistemin bu özelliğinin etkisi hissediliyor. Demokrasiye şaşı bakılması Cumhuriyet'in kurulduğu dönemin ilkelerini aşındırabileceği endişesiyle irtibatlı. 'Lâiklik' ve 'hukukun üstünlüğü' gibi kavramların içini 'kendi özel şartlarımız' ile doldurmuşuz; o şartları gözönünde tutmayan anlamlara ve o anlamların uygulamaya dönüşmesine şiddetle karşı çıkıyoruz.

'Demokrasi', 'lâiklik' ve 'hukukun üstünlüğü' kavramları bir toplumda nizâ ve çatışmayı, ihtilâfları, çatışma ve kavgaları önlemeye yarar, amacı budur; bir grubun diğeri üzerine baskısını engelleyerek çoğunluğun azınlığı ezmesini imkânsız kılar. Oysa, aynı kavramlar, bizde bizzat kavga sebebi oluyor; ezici çoğunluğun eğilimleri gözardı edilirken, bütün özelliği 'sisteme sahip çıkmak' olan küçük bir azınlık, 'bilim' ve 'aklı' bir yana bırakarak, kendi hevâ ve heveslerini zorla da olsa topluma dayatıyorlar.

Bunun en çarpıcı örneğini son günlerde görüyoruz. Cumhuriyet'in temel dayanağı, seçilen sözcüğün de işaret ettiği gibi, 'cumhur' (toplum) olmak zorunda; oysa Cumhuriyet adına sokaklarda yürüyenler yanlarında toplumu bulamadılar. Toplumun boş duran yerini ne ile doldurmayı amaçladıkları da atılan sloganlara ve seçilen pankartlara yansıdı zaten. Oysa, arkasına toplum desteğini alamamış bir yönetimin adına her şey denilebilir de, o yönetim için 'cumhuriyet' adını kullanmak bir fanteziden ileri gitmez.

Türkiye'de 3 Kasım seçimi bir devrim veya bir kalkışma değildi elbet; ancak temel varsayımları zorlayacağı belli eden bir altüst oluşu kapıya dayadığı da açıktı. 3 Kasım, geçmişten miras 'kuşku' ve 'korkular'ın toplumu eskisi kadar etkilemediğini açığa vurdu. Seçmenler, büyük bölümüyle, ülkede yerleşik temel ilkelerin 'bilim' ve 'akıl' terazisinde tartışmaya açılmasını istediklerini belli ettiler.

Bu gelişmeyi fırsat bilen Türkiye, bütün kurumlarıyla topyekûn seferberliğe girişerek, 'çağdaş' değerlerin yoğrulmasına katkıda bulunacak bir ülkeye dönüştürebilir kendisini... Öz değerlerini 'global' değerler halinde sunabilir, dünyanın gidişine kendi zengin tarihinden damıtılmış katkılar ekleyebilir... Giderek yayılma istidâdı gösteren aşırılıkların, düşmanlıkların, hoşgörüsüzlüklerin önünü kesebilir...

Bunları değil de çok farklı konuları mı tartışıyoruz? O halde tartışma zeminini değiştirelim...


27 Ekim 2003
Pazartesi
 
FEHMİ KORU


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Ramazan | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED