AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y A Z A R L A R
Ekonominin prangaları çözülsün

Reelpolitik, acı bir şeydir. Diplomat buluşmalarındaki tebessümlerin, karşılıklı dostluk, iyiniyet, tarihe dayanan ilişkiler gibi söylemlerin birçoğunun ardında, acı, ürkütücü gerçekler vardır. Hiç kimse, karşılıksız, hiçbir şey vermez. Herkes, mümkün olan en az şeyi vererek, mümkün olan en çok şeyi almaya uğraşır.

Bazen değiş tokuş, trajiktir. Sizden büyük olan, ya da büyük olduğu varsayılan güç, almak istediği şeyi, bazen, canınızı 'daha az yakmak' karşılığında almaya çalışır.

Irak'taki 'reelpolitik'

Devletler arasında oynanan oyunlarda, hiç kimse, hiç kimsenin gözünün yaşına bakmaz. Bıraktığınız en küçük boşluğun bile, maliyeti çok yüksek olabilir.

Tekrar etmek bile fazla, ABD, bizim bulunduğumuz bölgeyi, yeniden şekillendirmek istiyor. Bush yönetiminin projesini uygulamaya koyduğu ilk günlerden itibaren, herkes, her adımını büyük bir dikkatle atıyor. Ve açıkça görüldüğü gibi, 11 Eylül'ün hemen ardından bir 'koro' izlenimi veren dünya, zaman içinde, adımlar atıldıkça, hamleler yapıldıkça, farklı sesler verebiliyor. Yani, 'büyük güç' olduğu varsayılan ABD de, istediğini, istediği zaman ve istediği kadar kolay, alamayabiliyor.

Bugün, ABD, Irak'ın içindeki 'risk'i, mümkün olduğu kadar ucuza, paylaştırmak, istiyor. ABD'nin 8,5 milyar dolarlık kredisi, Irak'a Türk askeri gönderilip gönderilmemesi, Kürt devleti, Irak'ın yeniden yapılandırılmasında üslenilecek roller, hep, 'reelpolitik'in çerçevesinde ele alınıyor. Ve, anlaşıldığı kadarıyla, 'kuvvetler ayrılığı' ilkesi, 'devletler oyunu'nda Türkiye'ye yardım ediyor.

Nasıl daha çok üretiriz?

Bu gerçeği, bütün ticaret erbabı bilir. Ama en iyi, ihracatçılar bilir: Ticaretin ilkeleri 'reelpolitik'ten farklı değildir. Ticarette de herkes, mümkün olan en az şeyi vererek, mümkün olan en çok şeyi almaya uğraşır.

1 sent bile, (bazen değil) her zaman, çok önemlidir ihracatta. Çünkü, Avrupalı, Amerikalı veya nereli olursa olsun, dış ticaretteki 'partner'iniz, sizin sattığınız şeyi mümkün olan en düşük fiyata satın almaya çalışır.

Sizin ürettiğiniz şeyin aynısını üreten, satmak isteyen rakipleriniz vardır. Onlarla yarışmak zorundasınız. Bu yüzden, ince hesaplar yaparsınız. Koreli'den, Çinli'den bir sent, yarım sent ucuza mal etmek zorundasınız.

Elektriğe, doğalgaza, hammaddeye, nakliyeye ve diğer girdilere onlardan daha çok ödüyorsanız rekabet gücünüz azalır. Rakiplerinize oranla daha çok vergi ödemek zorundaysanız, rekabet gücünüz azalır.

Ekonomide aktif gazetecilik

Okurlarımız hatırlar; Yeni Şafak, ekonomik krizlerin birbiri ardına geldiği ANASOL-M dönemi dahil, bütün dönemlerde, Türkiye'nin büyük bir potansiyele sahip olduğuna dikkat çekti. Ekonomik krizlerin aşılabilmesi için ülke insanının üretim kapasitesini kısıtlayan, sınırlandıran veya tamamen ortadan kaldıran 'daha çok vergi, daha çok zam' gibi tedbirler yerine, üretimi, ihracatı, istihdamı arttıracak çözümler bulunmasını her fırsatta dile getirdi.

Pahalı enerji, yüksek faiz, istihdamda caydırıcı rol oynayan yüksek SSK primleri ve özellikle kriz döneminde üretim aleyhine gelişen yüksek vergi oranları, hep maliyetleri arttıran, üretim ve yatırım kapasitesini sınırlandıran, durduran unsurlar.

Yeni Şafak, geçen hafta 'Bu fiyatlar artık düşmeli' diyerek üretimde maliyeti arttıran enerji fiyatlarına dikkat çekmişti. Daha sonra, 'Yatırımcıya 4 pranga' manşetiyle ülke ekonomisi 'kısıtlayan' faktörleri yeniden vurguladı.

Yeni Şafak'ın bu konulardaki yayın politikası geniş yankı uyandırdı. Yeni Şafak, diğer alanlarda olduğu gibi ekonomide de, 'aktif gazetecilik' politikasını sürdürecek. Çünkü Yeni Şafak, Türkiye'nin, her gün bir önceki günden daha iyi olmasını istiyor.


22 Eylül 2003
Pazartesi
 
EDİTÖRDEN


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED