|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Rus-Türk ilişkileri (2)
Osman Sönmez Rus-Türk ilişkilerinde işte üzücü bir nokta daha... Geçen hafta başında dünya liderlerini Putin, St. Petersburg'ta ağırladı. Bush'tan tutun aklınıza gelecek olan birçok devlet adamı Putin ile kol kola Petersburg'un 300'üncü yılını kutladı. Ancak, Türkiye'yi temsilen kimsenin davet edilmediği gözden kaçmadı. Dünya'yı yöneten liderler, Petersburg'un 300'üncü kuruluş yılını kutlarken, dünyaya da mesaj vermeyi de ihmal etmediler. Bush ne yapıp yapıp Rusya ile arasındaki buzları şimdilik eritmeyi başardı. Nükleer silahların indirimi konusunda anlaştıkları gibi, Irak'ın yapılanması ve Ruslar'ın Irak'taki alacakları konusunda da el sıkıştılar. Öte yandan Avrupa Birliği ülkelerinin liderleri de planlanmış toplantılarını da o güne denk getirerek, mini bir ''dünya'yı yönetme'' zirvesi yaptılar. Ardından Fransa'nın Evian kasabasına geçerek G-8 toplantısını gerçekleştirdiler. İşte böyle bir ortamda Türkiye'nin kendi geleceği konusunda dahi karar verememesi ve komşusuna karşı uzak yaşamasına daha anlam vermiş değiliz. Yüzyıllarımızı paylaştığımız, komşuluğumuzun yanısıra akrabalık bağlarımız her geçen gün daha da sıklaşmasına rağmen, Rusya ile birbirimize yabancı gibi durmamızın bize ne kazandırdığını gözden geçirme zamanının geldiğini sanıyorum. Önemsiz gibi görünen ancak devletler arası konjonktür açısından mühim bir mesele olan davet meselesinde Putin'in tavrını tam anlamış olmamamıza rağmen, Türk Dışişleri'nin bu konuya kayıtsız kalması da manidar. Kimse zahmet edip de, ''Yüzyılda bir gerçekleşen böylesi bir kutlamaya neden Türkiye davet edilmedi'' sorusunu sorma zahmetine katlanmadı. İsterseniz Dışişlerimiz'in yerine bu soruyu ben sorayım yine ben cevaplayayım. Birincisi, geçen haftada belirtmiştim Rus dostlarımız bize güvenmiyor. İkincisi, siyasi konularda problemlerimizin olduğunu düşünüyor, üçüncüsü ekonomik konularda tek taraflı olduğumuzu defaatlerce bize açıklamalarda bulundular. Ancak mateessüf biz halen kulaklarımızı tıkamış gözlerimizi kapatmış durumda olayların gelişmesini bekliyoruz. Bence Ruslar'ın tahammülü kalmadı. Karar vermemizi bekliyorlar. Somut adımlar atmamızı görmek istiyorlar. Peki bu somut adımlar ne? Birincisi eğrisiyle doğrusuyla yapılan bir anlaşma var ortada. Mavi Akım. Bunun sık sık gündeme gelmesi ve bununla ilgili belirsizlik Ruslar'ı, özellikle bir dönem daha Rusya'yı yönetecek olan Putin'in canını sıkmaya başladı. İkincisi, Türkiye için üretilen ve savunma sanayii açısında daha bir benzerinin olmadığı K-50 tipi ve Erdoğan olarak adlandırılan helikopterler ile ilgili ihale halen bekletilmekte. Üçüncüsü ise, Türkiye'nin Rus yatırımcılarına halen kapılarını açmaması... İşte bu üç konunun yanısıra güven, siyasi belirsizlik ve ekonomik meselelerin halledilmesi için Türkiye'nin adım atması ile ilgili beklentileri var. Geç kalınmış değil. Politik açılar gözönüne alınarak, Başta Tüpraş olmak üzere özelleştirilecek olan KİT'lerin satışı sırasında Rus şirketlerinin dahil edilmesi sağlanmalı. Bunun yanında yılan hikayesine dönen K-50 tipi helikopter meselesinin sonuçlandırılması gerekir. Çünkü bu konuda Başbakan Erdoğan'ın Putin'e sözü var. Ayrıca en önemlisi güven bunalımının giderilmesi. Aksi takdirde, birkaç yıla kalmaz, kolay politize olan Rus dostlarımızın Türkiye'yi gözden çıkarma tehlikesiyle karşı karşıya kalabiliriz. Kolay değil dense de, Ruslar'ı tanıyanlar bunu bilir. Mavi Akım'a siyah akıma bakmadan tekstil ve turizmimize kotalar getirmeleri yetecek sanırım. Çünkü dünya siyasi mütekabiliyetler dönemini yaşıyor. St. Petersburg kutlamalarında bunu gördük vesselam... Rusya ile ilişkiler neden gelişmiyor
|
|
|
|
|
|
|