|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
On ünlü sanatçının eserlerinden oluşan Sudaki Sûret Sergisi, Mezopotamya'nın izlerini İstanbul'a taşıyor. Antik uygarlıklar çağdaş sanatın eliyle zamana yetişiyor.
HALE KAPLAN ÖZ
Doğu'yu Batı'ya getirdik Proje koordinatörü Döne Otyam, amaçlarının bölgeyi sanatçıların gözüyle ve çağdaş sanat aracılığıyla tanıtmak olduğunu söylüyor. Sudaki Sûret'i ilk olarak İstanbul'da sergilemelerini ise Doğu'yu Batı'ya getirmek olarak açıklıyor. Sergi içinde eserini GAP bölgesinde gerçekleştirmeyi düşleyen Günnür Özsoy da eğer sponsor bulabilirse sergide maketini sergilediği projesini Mardin'e götürecek. Organik formlu üç boyutlu eserler üreten Günnur Özsoy, sergide yer alan projesinde lands cape çalışmış. Kuşbakışı bakıldığında yeryüzüne düşmüş meteor çukurlarını andıran içbükey formlar sanatçının o bölgede kalacak izleri olacak. Suyun bereketi üzerine Balkan Naci İslimyeli, bölgede suyun getirdiği bereketten olumlu, kadının hayatta görünmeyişinden olumsuz yönde etkilemiş. Sanatçının bölgedeki en kutsal sunum olan suyun adil dağıtılmasının gerekliliğini vurgulayan çalışmada, anıtsal, tarihsel dokulu çeşme sembolü ve suyun macerası görülüyor. Sonunda bir bardakta toplanabilen suyu bereket kavramıyla çeliştiren sanatçı, ileride su için çıkabilecek savaşlara vurgu yaparak suyun adil dağılımıyla ilgili global anlama dikkat çekiyor. Suyun macerasını anlatan hortumları karışık olarak iç mekana dağıtmış. "İstedim ki sergiyi gezenlerin ayaklarına dolaşsın" diyor İslimyeli, belki de bu şekilde akla takılır. Kezban Arca Batıbeki ise kültürlerin üst üste bıraktığı insanlık mirasından etkilendiğini söylediği bölgeyi savaş öncesi ve sonrasında eserlerine yansıtmış. 'Toprak-yüzler' çok daha derin Arzu Başaran, doğadan ve doğanın gücünden etkilendiğini söylediği eserlerinde, seçtiği üç şehri, üç ayrı tuvalde yorumluyor. Her sanatçının kendi üslubunun devamında eserler ortaya çıkardığı sergide kimlik, zaman, hatıra ve hafıza üzerinde duruyor: "İnsan yüzlerini dokuların içine gömerek yansıtmayı seçtim. Baktığınızda sanki hepsi toprak gibi. O kuraklığın içinde geçmişi ve birçok olumlu-olumsuz trajediyi barındıran toprak, aslında göründüğü gibi değil, çok daha derin. Doğu kadını güçlü ve gururlu geldi bana, onları doğayla birleştirdim" Düşüncelerinin en rafine halini tuvale yansıttığını belirten sanatçı, yansımaları renklerle hissettirmeye çalıştığını söylüyor. İzlerin peşine düştüm
Mehmet Uygun, bölgeyi gezerken dünyanın ikinci büyük surları olan Diyarbakır surlarındaki keçi burcundan başlamış izlerin peşine düşmeye. Oniki resimde oniki burcu anlatan Uygun, keçi, horoz, akrep, aslan figürlerini çağdaş yorumlarıyla anlatıyor. Numeroloji ve astrolojiyle ilgilenen sanatçı "Mezopotamya ilginç bir yer dinlerin ve kültürlerin kaynağı kutsal metinlerin yazıldığı yer. Benim resimlerimin beslendiği kaynak astroloji, numeroloji ve kutsal metinlerdir. Bunların doğduğu yeri görmek beni çok heyecanlandırdı" diyor.
|
|
|
|
|
|
|
|