|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Ak Parti'yi tek başına iktidara taşıyan seçimlerin üzerinden bir yıl geçti. Dolu dolu yaşanan bu bir yılın muhasebesi birkaç gündür medyada yapılıyor. Geçmişle karşılaştırıldığında ana başlıkların hemen hepsinde iyileşme ve düzelme fark ediliyor. Bazı hatalar olmadı değil, ancak çoğu kez o hatalar da hükümetin sarsılmasına yol açmadan atlatıldı. Şu anda durduğumuz noktadan ileriye doğru baktığımızda gelecekten umutlu olabiliyoruz. Medyadaki genel eğilimin aksine, henüz seçim başarısı ortaya çıkmadan önce Ak Parti'ye en geniş krediyi açmış bir kalemden çıktığı için, bu tespit herhalde kimseyi şaşırtmamıştır. Ancak, yine de, zaman içerisinde karşılaştığımız yanlışlıklara, yalpalamalara, duyarsızlıklara en sert eleştirileri yönelttiğimiz unutulmamalı; bu sebeple, geçen bir yıla genel hatlarıyla 'olumlu' not vermemiz bir anlam taşıyor. Her iktidarın en zor dönemleri cicim ayları da sayılabilecek ilk yılıdır. Ak Parti açısından ilk yıl başkalarından daha da zor geçti. Liderinin siyasî yasağını kaldırıp Meclis'e getirmesi gerekti. Kendisinin gözü merkezde bir 'muhafazakâr demokrat parti' olduğunu ispat çabası ise hâlâ devam ediyor. Daha dün, bayağı kıdemli bir yazar, 'niyet okuyucu' görevine soyunmaktan geri durmamıştı. Pek çok kişi ve çevre gözünde, Ak Parti, 'suçsuz' olduğunu ispatla görevli bir maznun konumunda. Oysa, bir yıl önce 'niyeti' konusunda kuşku duyulması anlayışla karşılansa bile, iktidarda bulunduğu süre içerisinde sergilediği politik anlayış, Ak Parti'nin 'gizli gündemi' bulunmadığını açığa vurdu. Bu, hak ve özgürlükler alanında ülkemizde varolan eksiklerin ortadan kaldırılmasını düşünmediği anlamına gelmiyor elbette. Ak Parti yakın dönemde ülkeye dayatılan yanlış uygulamaları tersine çevirmek istiyor; ancak bunu, toplumdan alacağı destekle ve doğallığı içerisinde gerçekleştirme kararında. Bu, bayağı demokratik ve Türkiye için yeni bir yöntem. Ak Parti'nin hassasiyet taşıyan konularda toplum desteğini doğallık içerisinde arayan yönteminden 'kuşku' duyanların, ülkeyi geri bıraktırma yönünde bir 'gizli niyete' sahip oldukları belli. Kuşku üzerine oturtulan bir 'psikolojik savaş' aracı haline dönüşmeyi kabullenen kişi ve çevreler, aslında, Ak Parti'nin birinci sıraya yerleştirdiği Türkiye'yi Avrupa Birliği (AB) üyesi haline getirme amacına karşılar. AB üyeliğinin, bugüne kadar hak etmedikleri halde ellerinde tuttukları güç ve iktidarı kaybettireceği bilinciyle hareket ettikleri ortada. Ak Parti iktidarının niyetini sorgulamaları kendi niyetlerini gizlemelerine yarıyor. Aslına bakılırsa, iktidarın toplumda varolan uzlaşmalarda fazla mütereddit davranması gerekmiyor. Bütün kamuoyu yoklamaları, ortaya atıldığında gürültücü medyanın tepki verdiği dikenli konularda toplumsal uzlaşmanın varlığına işaret ediyor. Meslek liselerine revâ görülen ayrımcılığa büyük çoğunluğuyla karşı çıkıyor toplum; yüksek okulların daha özgür ve daha demokratik hale gelmesinden yana... Bırakın üniversitelerde kıyafet yasağını, ezici çoğunluk "Başörtüsü devlet dairelerinde de serbest olmalı" görüşünde. Ekonomide liberallikten ayrılmadığı için hükümeti yere göğe koyamayanlar, sıra liberalliği siyasî alana kaydırmaya geldiğinde hep birlikte "Cızz" demeye başlıyorlar. Oysa, hak ve özgürlüklerin genişletilmediği, insanların ayrımcılığa mâruz kaldıklarını düşündükleri bir ortamda ekonomik canlılığı 'kalıcı' hale dönüştürmek imkânsızdır. Ak Parti yönetiminin sevdiğini bildiğimiz Turgut Özal, bunu, ömrünün sonuna doğru bir daha keşfetmişti; Tayyip Erdoğan ve arkadaşları, umarız, aynı hayal kırıklığını yaşamazlar... Hayal kırıklığı yaşanabileceği ihtimali hükümetin medya konusundaki tavrı yüzünden... Ak Parti, Türkiye'deki medya düzenindeki çarpıklığa son verme yolundaki niyetini fiiliyata geçiremedi. Kamuoyunda, medya patronlarına 'farklı' davranıldığı kanaati yaygın ve bu kanaatin pekişmesi için yeni bir örnek daha yeterli olacak. Oysa, itibarsız kalem sahiplerinin övgüsünü almanın bir işe yaramadığı, Ak Parti'yi iktidara taşıyan 3 Kasım seçiminin medyanın sevdiği liderlerin partilerine verdiği dersten de anlaşılıyor. Ak Parti kendi koyduğu ilkelere sâdık kaldığı ve toplumla beraber yürüyüp toplumun dışladıklarından alkış beklemediği sürece başarısını sürdürecektir.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Ramazan | Arşiv Bilişim | Dizi | Karikatür | Çocuk |
© ALL RIGHTS RESERVED |