|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Tarihi ve doğal güzellikleri ile dünyanın gözdesi olan İstanbul'un minareleri bu yıl da mahya ustalarının hünerleri elleriyle renklendi.
ŞAMİL KUCUR
GÖKYÜZÜNDE YAZI SANATI Elektrik ve ampulün henüz icad edilmediği devirlerde, bir caminin iki minaresi arasına gerilen bir halattan küçük kandiller sarkıtarak gece karanlığına özlü ve güzel sözler yazılır ya da tasvirler yapılırdı. Mahya sanatı olarak adlandırılan bu gelenek ile Ramazan ayının gelmesi ile birlikte, görsel olarak da insanlara doğru, eğitici ve öğretici güzel sözlerle hitab etmek ve bilgilendirmek için geliştirilmiş bir sanat. İslam dünyasında minarelerde kandil yakma geleneğinin yaygın olduğu devirlirde, mahyacılık İstanbul'a özgü bir sanat olarak kalmıştı. Osmanlı sultanları tarafından yaptırılan iki, dört ya da altı minareli "selâtin camiler"in başkent olması nedeniyle İstanbul'da olmasıydı. Mahyanın yapılabilmesi için camilerdeki minare sayısının en az iki olması gerekiyor. Osmalılar devrinde ikinci başkent olan Edirne'nin selâtin camilerinde de mahyalar kurulduğu gibi, Meriç Irmağı'na da direkler dikerek askı mahyası kurulduğunu da kaynaklarda yeralıyor. SEYRİ GÜZEL, KURMASI ZAHMETLİ Günümüzde ampullerle yapılan mahya kurma işi, Osmanlılar devrinde çok daha zor ve zahmetli bir işti. Mahya ustaları tarafından minarelerin şerefeleri arasına gerilen kalın bir halata halkalar, kancalar ve yüzlerce kandil asılırdı. Zorluklar bu kadarla da kalmıyordu. İftardan teravih namazının sonuna kadar olan yaklaşık iki saatlik bir süre içersinde kandilleri yakmak oldukça güç olsa gerek. Ramazan ayının kış aylarında olduğu düşünüldüğünde, şerefelerde çalışmanın zorluğunu düşündükçe bu sanatın güçlükler ardındaki güzelliği görebilmek daha bir anlam kazanıyor. 'Bir ay boyunca her akşam mahya kurmak için bütün gün uğraşan ustalar, yaptıkları tasarımlara göre kandil sayısını ve her kandilin ip üzerindeki yerlerini tespit ederlerdi. Makaralı iplere düğümler atarlar, istenilen görüntünün kusursuz elde edilebilmesi için provalar yaparlardı. İftardan sonra da minare şerefelerinden, kandiller teker teker gergin halata salıverilir ve ışıklı kompozisyon elde edilirdi. RAMAZAN'IN SEMBOLÜ Süleymaniye Camii minarelerine ramazanın onbeşinci gecesi kurduğu "Hünkâr Kayığı" mahyası ile adını tarihe yazdıran Abdüllatif Efendi, gemi direkleri arasına kurduğu mahyası ile de meşhurdur. Mahyacılar ramazanın ilk onbeş günü yazılı, ikinci onbeşinde resimli mahyalar kurarlar, özellikle ramazanın onbeşini çocuklar sabırsızlıkla beklerlerdi. Mahyalarda genellikle "Ya Şehr-i Ramazan", "Ya Kerim", "Allah", "Bismillah", "Elham-dülillah"ibareleri kullanılırdı.
|
|
|
![]() |
|
|
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Ramazan | Arşiv Bilişim | Dizi | Karikatür | Çocuk |
|
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © ALL RIGHTS RESERVED |