|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Daum'un gelişi taraftarın umutlarını tazelemişti. Sarı-Lacivertli takım için "nihayet eli yüzü düzgün futbol oynamaya başladı" derken, Akçaabat Sebat karşısında tam bir kabus yaşadı. Biri en az 50 milyon dolarlık takım, rakibi ise belki 20 de biri. Ama oynadığı futbol, eski günlerin kopyası.
Bu takımda faturayı kim öder, bilemiyorum. Çünkü bu maçta kaybedilen iki puan, yenilgiden de beter. İyi oynamadan kazanılacak 3 puanı, bugüne dek asla onaylamadım. Daum'a yine de güveniyoruz. Kariyerine de kimse dil uzatamaz. "Dahi" olmasa da görevini iyi yapan bir teknik adam. Ama gelin görün ki, güvendiğimiz dağlara kar erken düştü. Şimdi biz hangi Fenerbahçe ile umutlanıp, "bu takım şampiyonluğa ortaktır" diyebileceğiz. Diyemiyoruz, çünkü Fenerbahçe o çok eleştirdiğimiz eski günlerine dönmüş. Üç pası üst üste yapamayan, kazandığı tüm topları rakibe atan, orta alanda yan paslarla zamanı hovardaca harcayıp, rakip savunmanın oturmasına çanak tutan bir takım nasıl pozisyon bulur. Hadi buldu diyelim, bir de kendi kalabalığını eklerseniz nasıl gol atar. Atarsa da böyle balına atar. DAUM KİME GÜVENSİN Fenerbahçe'nin biri 10, biri 7, diğeri 3 gol atmış forvetine bakın. Van Hooijdonk'a sözüm yok diyemiyeceğim. Anladık tam bir frikik ustası. Ama her maçta istediği yerden frikik kazanılmıyor ki. Bazen hiç kazanılmıyor. Hadi kazanıldı diyelim, hepsinin de gol olma garantisi mi var. Bıraksınlar bu işleri. Fenerbahçeli futbolcu önce pas yapmayı öğrenmeli. Ne zaman ayağa, ne zaman önüne pas atacağını bilmeli. Top, üstüne hangi pozisyonda gelirse gelsin, o topu yumuşatmayı ve kullanmayı bilmeli. Futbolun basit kurallarını Fenerbahçe'de öğrenmemeli. Öğrenip de gelmeli. Koca Fenerbahçe takımında doğru dürüst ver-kaç yapan iki oyuncu gösterin bana dişimi kırayım. Göz göre göre 12 kez ofsayta düşülür mü be?.. Bir de bunlara milyon dolarlar veriyorlar. Yazıklar olsun. Daha 3 gün önce "Son 5 yılın en iyi Fenerbahçe'si" diye manşetlere çıkmışlardı. Anlaşılan o ki, bunlar okşanmaya da gelmiyor... KUDURMUŞ KÖPEKLER Sükunet ve huzur ayı içindeyiz. Sinirlerimiz ne kadar gerilirse gerilsin, koparmamaya özen göstermeliyiz. Sağduyu sahibi olanlar bunu kolayca anlar. Ve bu kez biz onları uyarmak istiyoruz. Çünkü kendilerini kudurmuş köpeklerden koruyamayanlar, aynı hastalığın pençesine düşüyorlar. Öncelikle uzak durmak lazım. Elbette maçlara gideceksiniz, ama kimseye bulaşmayacak, sataşana da karşılık vermeyeceksiniz. "Korkak derler" diye düşündüğünüz an, tehlike başlıyor. Kuduz mikrobunu her köpek taşır. Aşılarla kontrol altına alınmışsa problem yok. Ama alınmamışsa, yandınız. Sizi ısırdığı gibi, siz de ısıracak birilerini aramaya başlarsınız. Beşiktaş-G.Saray ve A.Sebat-F.Bahçe maçlarında tribünlere, koridorlara sızan kuduz mikroplarından sözediyorum. Dişleri, pençeleri yetmemiş, bir de baltalar, bıçaklar, delici ve patlayıcı maddelerle gelmişler. Ne özel güvenlik, ne polis engelleyebiliyor. Ne diyelim, inşallah kendi başınızı yersiniz... YÜRÜYELİM ARKADAŞLAR Gazetelerde çarşaf çarşaf Fatih Terim'in parmak arasında parmağı... Karşı sütunlarda Kıvanç Oktay'ın, Sinan Engin'in tahrik eden sözleri "Misafirperver olmasak, oradan zor çıkarlardı!.." Zaten millet birbirini yiyiyor. Bulamazsa kendini ısıracak halde. Siz hala ateşi benzinle söndürmeye çalışıyorsunuz. Bugün yarın oynanacak Şampiyonlar Ligi maçlarına yine o taraftarlar gelecek. Hani kızdığı zaman yakan, yıkan, parçalayan taraftar. Şimdi sen böyle konuşursan onlardan ne farkın var?.. Biz futbolcuyuz be kardeşim. Çıkalım, oynayalım, yenelim, eğlenelim. Yenemezsek nerede hata yaptığımızı bulup giderelim. Öyle değil mi?. Başka türlü düşüneni, ne sen tanı, ne de ben... İçeride pek geçinemiyoruz. Ne yapalım, sağlık olsun. Ama yabancılara karşı bir arada olmayı görev sayıyoruz. Beşiktaş-Sparta Prag ve Galatasaray-Olimpiakos maçları için
|
|
|
|
|
|
|