AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Albaraka Türk

Y A Z A R L A R
Fırsat

Demokrasinin kanallarının genişletilmesini istemeyenlerin Kıbrıs bahanesiyle Avrupa Birliği (AB) konusunda kafa karıştırıcılığına soyunmaları elbette anlaşılabiliyor; ancak ülkeyi AB üyesi yapmayı öncelikli politika haline getiren hükümetin şu sırada takındığı tavrı anlamak çok zor...

Ülkemizin hantal bir devlet yapısı var; o yapı demokratik görünümlü 'bize özgü' bir sistemle sürdürülebiliyor. 'Bize özgü demokrasi' sandıktan kim çıkarsa çıksın iktidarın hep aynı çıkar gruplarının elinde kalmasını sağlıyor. Bu yapıyı yalnızca ve doğrudan askerle irtibatlamak kolaya kaçmak olur; Türkiye'de yerleşik sistemin, iş dünyasında, medyada ve bürokrasinin her düzeyinde (hatta yurtdışında) uzantıları bulunuyor.

Dıştan bakanlara 'kaza' gibi gelen darbeleri doğru okumak gerekiyor: Türkiye'deki sistem, oluştuğu günden beri, hiç değişmeden devam edegeliyor; darbeler, değişimin zorlandığı dönemlerde gelen müdahalelerdir ve işlevleri de 'değişmezliği' sağlamaktır. Son seksen yıl içerisinde dünyanın her tarafında köklü değişiklikler, altüst oluşlar yaşandı; biz ise değişmezliği kurallaştırmış nâdir ülkelerden birinde yaşıyoruz.

Ak Parti, ülkenin makûs talihini değiştirebilecek önemli bir fırsat yakaladı. Toplumun kendisine sağladığı siyasî destek Meclis'e anayasa değiştirecek bir çoğunluk olarak yansıdı; bu çoğunluğunu toplumsal tabanını genişletecek politikaları hayata geçirmek için kullanabilir Ak Parti. Bugüne kadar izlediği çizgi bu yönde ve bunda büyük çapta başarılı olduğu da kamuoyu yoklamalarında görülüyor. Kendisinden beklenen, arkasına aldığı kitle desteğini değişimi zorlamak için kullanmasıdır. Gündemindeki reform çapında yasal düzenlemeler de bunu amaçlıyor zaten.

Şu birkaç zamandır yaşananlara biraz daha yakından bakıldığında görülebiliyor: Ak Parti iktidarını başarısızlığa uğratmak, tökezletmek isteyenler ile Türkiye'nin AB üyesi olmasını önlemeye çalışanlar aslında aynı çevreler... Ak Parti gibi varlığını demokratik hak ve özgürlüklerden devşiren bir parti, iktidardayken, yumuşak karnı olan 'başörtüsü' sorunuyla köşeye sıkıştırılıyor. Sıkıştıranların kimliği, Ak Parti liderlerinin AB konusunda takındıkları anlaşılmaz tavrı daha da 'sorunlu' hale getiriyor... AB ile özgürlükler arasında varolan ilintiyi göremeyen ve önüne serilen tuzaklara ayağı takılan bir hükümet, ülkeyi değişime nasıl zorlayabilir ki?

Hükümetin önünde fazla seçenek yok: Ya, değişim vaatlerini unutup bizlere de unutturarak Türkiye'ye AB trenini üçüncü kez kaçırtacak biçimde davranacak ve varolan statükonun kollarına kendisini teslim edecek; ya da değişimi AB ile birlikte arayacak... Ak Parti'yi birinci yola zorlayanlar, son günlerdeki girişimleriyle, ona onurlu bir teselli kapısı aralamak niyetleri bulunmadığını da açığa vurmuş oldular; bekledikleri tam bir teslimiyet... Başörtüsü 'cızz', YÖK 'cızz', yerel yönetimlere daha fazla yetki vermek 'cızz', AB 'cızz', Kıbrıs'la ilgili 'bağımsız' politika üretmek 'cızz'...

Oysa, AB perspektifi içinde kalmak bu kısır döngüyü kırmayı mümkün kılıyor. Dış politikada 'bağımsız' politika üretme imkânı sağlıyor AB; ayrıca, yüksek öğretimde yasakçı uygulamaların da sona ermesi anlamına geliyor... Yönetim reformuyla, hükümet, ülkeyi çözülmenin eşiğinden kurtaracak ve barışı yeniden tesis edebilecek... AB'den uzaklaşmayı göze alabilen Ak Parti hükümeti sonu belirsiz mâceralara yelken açmış olacaktır.

Son 50 yıldır hiçbir hükümet, ANAP da dahil, ülkenin kaderini derinden etkileyecek bir tercihte bulunmak zorunda kalmamıştı. Ak Parti böyle kritik bir tercihle karşı karşıya. Kolay olan statükoya kendisini teslim etmek gibi görünüyor, zor olansa değişimde ısrarcı olmak... Oysa, arkasında kitle desteği bulunan bir hükümet için, halkın büyük çoğunluğunun arzuladığı AB istikametinde yürümek, 'çıkmaz sokak' olduğu denenerek öğrenilmiş statükoya teslim olmaktan daha akıllıcadır. Akıl yolunda yürümenin daha doğru olduğunu AB karşıtları bile söylemiyor mu?

Cumhuriyet'in 80. yıldönümünde gerçek anlamıyla bir cumhuriyet haline dönüşme imkânını yakaladık; umarız, bu fırsat yanlış tercihlerle heba edilmez...

« Geri Dön

 

8 Kasım 2003
Cumartesi
 
FEHMİ KORU


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Ramazan | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED