AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Albaraka Türk

Y A Z A R L A R
Fethullah Gülen ve militarizm

Birkaç gün önce Tercüman gazetesinde , tedavi amacıyla uzun süredir ABD'de bulunan Fethullah Gülen'in "ordu", "askerlik", "militarizm" konularına dair yaptığı bir açıklamayı okumak fırsatını bulduk. Gazete haber başlığı olarak Gülen'in bir ifadesini kullanmayı tercih etmişti: "Hacca gider gibi askere gidilmeli".

Diğer Tercüman okurları ne düşündü bilemem ama Gülen'in açıklamasına olduğu gibi genişçe yer verilen bu haberden ben bayağı istifade ettim doğrusu... Bilgime bilgi, fikrime fikir kattığı, zihinsel dünyamı zenginleştirdiği için değil tabii ki... İstifade ettim, çünkü "militarizm" başta olmak üzere "ordu" ve "askerlik" ile ilgili konulara ilişkin önyargıların ya da "refleksler"in nasıl inatçı olduklarını bir kez daha gözlemledim. Bunlar o derece inatçıydı ki, Fethullah Gülen örneğinde olduğu gibi, sabahtan akşama "ahlak"tan söz eden bir takım "söylemlerde" bile ilk fırsatta kendilerini açığa vuruyordu.

Gerçi Gülen'in "öğretisi"ni uzaktan da olsa tanıyan birisi olarak bu son açıklamanın benim için bir sürpriz olduğunu söylemem doğru olmaz. Bu "öğreti"nin -dış cephesi ne kadar "hoşgörü", "ahlak", "diyalog" gibi kavramlarla örülmeye çalışılırsa çalışılsın- "ahlak"tan çok "ahlakçı", "diyalog"tan çok "otoriter" ve "hiyerarşik" bir "ruh"la ayakta durduğunu birçokları gibi ben de hiç değilse seziyordum. İşte, Gülen'in Tercüman'da yer alan son açıklamasından asıl bu bakımdan istifade ettim; karşı karşıya bulunduğumuz gerçeği sezgiden çok ötede, açık ve seçik olarak görmemizi sağladı.

Peki Fethullah Gülen ne diyor?

Neler demiyor ki!...

"Kışlayı alternatifi olmayan bir kurum olarak" niteleyen Hocaefendi şöyle devam ediyor: "Kışla; iç dünyada disiplin, dış dünyada da açılım ve her türlü tehlikeye karşı devleti, milleti, milli ruh ve düşünceyi muhafaza etme vazifesini üstlenmiştir."

Öyle bir açıklama ile karşı karşıyayız ki, açıklama sahibi, artık çocukların bile haberdar olduğu temel bir ayrımdan, yani "devlet" ile "milleti" tek bir "töz" içinde değerlendirmeyip aralarına mesafe koymak gerektiğini söyleyen ayrımdan tamamen habersizmiş gibi konuşuyor. Bu yetmiyormuş gibi, "devlet"in "orta direği" olarak da "ordu"yu işaret ediyor... Gülen'in bu konularda farklı düşünenler için bayağı suçlayıcı ifadeler kullandığını da görüyoruz: "Bugün birileri şu ya da bu sebeple kışladan, kışla düşüncesinden kaçıyorsa söz konusu milli kabulün ve milli şuurun farkında değiller."

Eğer hâlâ "Ne tuhaflık var bu sözlerde?" diyebiliyorsanız, şu sözlere de kulak verin: "Veya şöyle de diyebilirsiniz; genlerinin yani militarist bir geçmişten geldiklerinin farkında değiller. Bugün yüzümüzü ak, alnımızı açık eden şanlı tarihimizin, askerlerin omuzlarında bayraklaştığını unutmuşlar. "Düşünün; sabahtan akşama "ahlak"tan söz eden bir "öğreti", dönüp dolaşıp "genlerden yani militarist bir geçmişten" övgüyle söz ediyor. Bunun da adı "militarist ahlak" olsa gerek....

Gülen, bu düşüncelerini desteklemek için kendi askerlik görevine ilişkin duygularını da aktarıyor:

"Ben askerlik sürem içinde hiçbir şeye itiraz etmedim, hiç şikayette bulunmadım. (...) Bir vaaz sonrası komutanım terhisime bir ay kala beni yanına çağırdı ve 'Seni terhis ediyorum' dedi; dedi ama ben sevindiğimi hatırlamıyorum."

Bu kadarı da fazla değil mi? Gülen'in "asker ocağı"na ilişkin duygu ve düşünceleri o derece olumlu ki, "Şimdi askere çağrılsam seve seve giderim" diyor.

Şu sözler de çok anlamlı: "Ben o kutsi ocakta öğrendiğim şeyleri, elde ettiğim tecrübeyi ne ailede ne okulda öğrenemezdim. Sokakta öğrenmem zaten imkansızdı. Ama kışlada insan ister istemez bir kalıba giriyor..."

Giriyor tabii, girmez olur mu?!

Yazının başında söylediğim gibi, Gülen'in bu son açıklamasından öğrendiklerimiz benim için büyük bir sürpriz olmadı... Ama insan, yine de sormadan edemiyor:

Esas itibariyle "ahlakçı" da olsa yine de her fırsatta "ahlak"ı ön plana çıkarmaya çalışan, sevenleri tarafından büyük bir mutasavvıf olarak değerlendirilen, eğitim-öğretim anlayışı çok tartışmalı da olsa bu işlere yine de büyük önem veren bir din adamının "Kışla" hakkında böyle tamamen "klişe" sözler sarfetmesi sizce uygun mudur?

Bence değil, hem de hiç değil....

Ayrıca şunu da belirtmek isterim: Ben ülkemizdeki "Kışla"nın bu açıklamalardan memnun olduğunu da hiç düşünmüyorum.

O halde nedir bunlar?


8 Kasım 2003
Cumartesi
 
KÜRŞAT BUMİN


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Ramazan | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED