AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Albaraka Türk

Y A Z A R L A R
Araba özgürlük demek

At, avrat, pusat demişler. Sonra pusatı silah yapmışlar. Yetmemiş, atı da arabaya çevirmişler.

Araba yani otomobil.

Daha küçük yaşta başlar bu merak.

Araba kullanmaya çocuklar doğuştan meyillidir.

Evde olsun, ana okulunda olsun kızlar bebekle oynar, oğlanlar arabalarla.

Yeni ve pahalı oyuncağını kırdığı için, annesinden, ana okuluna bir hafta oyuncaksız gitme cezası alan ufaklık, arkadaşının elinde gördüğü oyuncak otomobile bakmış bakmış ve şöyle demiş:

- Murat, yorulduysan arabanı taşımana biraz yardım edeyim.

*

Dört-beş yaşında olmasına rağmen oyuncaklar yeterli gelmiyor; büyüklerin kullandığı gerçek arabalara hevesli.

Her arabayı da beğenmiyor.

Son derece seçici davranıyor.

En çok hoşlandığı marka bmw.

Annesi ve babasıyla kendi arabalarına binmiş giderken, yolda rastladıkları bmw'leri merakla inceleyen ve yeni bir model gördü mü heyecandan arka koltuğa sığmayan ufaklık, görenleri hayrete düşürecek şekilde o arabaların belirgin bazı özelliklerini de sayabiliyor.

Büyüyünce hangi renk bmw'den alacağına bir türlü karar veremediğini söyleyince, annesi şöyle demiş:

- Oğlum, dua edeyim de Allah sana her renginden birer tane nasip etsin.

Açmış ellerini mırıl mırıl dua etmiş ve amin demiş.

Ufaklığın çok hoşuna gitmiş bu dua.

Ve hemen müdahale etmiş:

Anne, söyle de çift egzoslu olsun.

HAKİME BAK

Eveet, sıra geldi mahkeme salonlarına...

Haberi görünce sinir katsayım çok yükseldi.

Hukuk tarihine skandal olarak geçen olay, dün gazetenin manşetindeydi.

Yargıtay Dördüncü Ceza Dairesi'nde yapılan duruşmada, hakim başörtülü Hatice Hasdemir Şahin'i dışarı çıkartarak savunma hakkını engellemiş.

Söyleyecek çok şey var ama, şimdi oruçluyum.

İftara da az kaldı.

Sakatlamayalım.

AYASOFYA'NIN KANDİLLERİ

Matematik Mühendisi, Müzehhibe Ayşe F. Dikmen soruyor: Bildiğiniz gibi mübarek geceler ile Ramazan'da camilerimizin kandilleri yakılıyor, ışıklandırılıyordu. Buna Ayasofya da dahildi.

Ancak bu Ramazan ayında, Ayasofya 'nın minarelerindeki kandiller yanmıyor ve ışıklandırılmamış. İftardan sonra ışıl ışıl parıldayan Sultanahmet Camii'nin karşısında Ayasofya karanlıkta kalıyor.

Acaba bu uygulama mücbir bir sebebe mi dayanıyor, yoksa minaresindeki kandilden bile çekinir hale mi geldik?

KAZMA VE ÇAPA

İnsan gönlüne neyi koymuşsa ona kavuşuyor.

Neyi murat ediyorsa, Allah nasip ediyor.

Yeter ki o yolda gayret göstermekten geri durmasın.

Şehrin kalabalığından sıkılıp uzaklara kaçmak ve bahçeli müstakil bir evde yaşamak isteyen bir arkadaşımdan söz etmiştim bir süre önce.

Sonunda gönlüne göre bir eve kavuştu.

Geniş bir bahçe, iki katlı güzel bir ev.

Bahçeye sebze dikmek, domates, biber, turp, lahana, pırasa yetiştirmek yılların hayali.

Hafta sonlarını bahçeyle meşgul olarak geçiren arkadaş, öyle zevkle çalışmış ki toprağı kazarken ellerinin patladığını farketmemiş.

Kazma işi bittikten sonra toprağı inceltmek için çapa lazım olunca bakmış ki çapası yok.

Almak niyetiyle çıkmış, 'Hırdavatçı Temel'in dükkanına gitmiş.

- Bana bir çapa lazım.

Temel gözlerini kısarak bakmış ve "Sen kazma isteyusun" demiş.

Güler misin, güldürür müsün?..


8 Kasım 2003
Cumartesi
 
MEHMET ŞEKER


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Ramazan | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED