AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y A Z A R L A R
Başbakan için Kıbrıs soruları

Seçime bir ay kala Kıbrıs'a giden Türkiye başbakanı ne yapar? Bizim medyanın, bu soruya verdiği "Sınırı geçip güneye uğrar" cevabına yalanlama hemen yetişti. Başbakan Tayyip Erdoğan, Kıbrıs'a gidecek, ama güneye geçmeyecek... Başbakan Erdoğan'ın şu sırada esas yapması gereken, sağdan-soldan gelen anlamsız telkinlere fazla kulak asmadan, Kıbrıs eksenli bir dizi soruya cevap aramaktır.

Sözgelimi şu soruya: "Türkiye Avrupa Birliği'ne (AB) üye olamazsa, Kıbrıs Cumhuriyeti'nin üyeliği Mayıs 2004 sonunda kesinleşeceğine göre, KKTC'nin varlığını sürdürmek nasıl mümkün olacak?" Bu soru Kıbrıslı Türklerin AB üyesi bir ülkenin vatandaşı olmayı tercih edecekleri varsayımına dayanmıyor sadece, bir dizi 'hukukî' mülâhazayı da gündeme taşıyor. En başta da şunu: AB, 'Kıbrıs Cumhuriyeti' ile adanın bütününü kast ediyor; Annan Planı üzerinde bir uzlaşma sağlanamayınca, Kıbrıslı Türkler hukukî güvencesiz kalmış olmayacaklar mı?

Bir soru da şu: Avrupa Komisyonu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) Titina Loizidu adlı Rum kadınla ilgili tazminat kararının yerine getirilmesini Türkiye'den istedi; Ankara'nın gecikme için kullandığı "Bu konudaki ihtilâfı toptan çözmeyi amaçlayan Annan Planı ekseninde anlaşmaya çalışıyoruz" gerekçesi Mayıs 2004 sonundan itibaren geçersiz kalacağına göre, 25 milyar doları bulması beklenen tazminatları kim ödeyecek?

Sorular bu ikisiyle sınırlı değil; Ege'deki ihtilâfla ilgili de sorular var... Türkiye, AB adaylık statüsünü 10 Aralık 1999 tarihinde yapılan Helsinki Zirvesi'nde kabul etti; Başbakan Bülent Ecevit ile Kıbrıs'tan sorumlu devlet bakanı Şükrü Sina Gürel, orada, "Yunanistan'la Türkiye arasındaki Ege sorunu ikili müzakerelerle çözülmezse, Lahey Adalet Divanı'na gitmeyi kabul ediyoruz" diyen bir belgeye de imza koydular. Kıbrıs sorununun sürüncemede kalması Yunanistan'la ilişkileri de bozacağına göre, Ege ihtilâfı Lahey'e taşındığında, bu, Türkiye açısından telâfisi imkânsız sorunlara yol açmayacak mı?

Aslında soruları çoğaltmak mümkün. Kıbrıs bugün sıcaklığını hâlâ koruyan ciddi bir ihtilâf ve birçok Batılı platformda Türkiye'nin ittifak ilişkisi içerisinde bulunduğu Yunanistan'ı da ilgilendirdiği için çözülmesi gerekiyor. Genel sekreterinin adını verdiği bir plan yüzünden Birleşmiş Milletler bu ihtilâfa taraf. İki NATO müttefikini 'dost' etmek isteyen ABD'nin bir 'özel temsilcisi' taraflar arasında dolaşıp duruyor ve Washington da Annan Planı eksenli bir çözüme kendisini bağlamış görünüyor. AB ise, son ilerleme raporuna da yansıdığı gibi, çözümü zorlamak niyetinde; Türkiye AB perspektifinden kopsa bile AB'nin Kıbrıs'a ilgisi bitecek değil. Soru şu: Böylesine bir kuşatılmışlığı, Türkiye, nasıl kırıp atabilecek?

Askerî kesim, Kıbrıs'a Soğuk Savaş dönemine ait ve teknoloji-öncesi fizikî imkânlara dayanan stratejik bir değerlendirmeyle yaklaşıyor. Genelkurmay başkanı Org. Hilmi Özkök, AB'nin ve Avrupa ülkelerinin Kıbrıs için göze almayacakları yönüyle de olsa, 'savaş' ihtimalini gündeme getirmiş bulunuyor. Bu da bize şu soruyu sorma hakkını veriyor: Konuyu kendi ilgi alanlarında gören ülkeler ya bu yüzden 'savaşı' da göze alırlarsa? Türkiye, AB ülkeleri ve/veya ABD ile savaşacak mı?

En çetin soruyu ise sona sakladım. Kıbrıs'taki sorun yalnızca 'dışarıyı', uluslararası kuruluşlar ve devletleri ilgilendirmiyor; sorunun bir boyutu da 'içeri' ile ilgili: Kıbrıs'ta "Çözüm, çözümsüzlüktür" diye özetlenebilecek formül etrafındaki 'büyük buluşma' çatladı; çözümsüzlük durumunda adanın kuzeyinin Türkiye ile bütünleşmesi kaçınılmaz olacağına göre, Türkiye, kuzeyde yaşayan Türklerden gelebilecek tepkilere karşı nasıl direnecek?

Başbakan Tayyip Erdoğan hazır Kıbrıs'a gitmiş ve cevap verebilecek durumdaki kişilerle doğrudan görüşme fırsatı bulmuşken, muhataplarına bu soruları teker teker yöneltsin. Dün buraya taşıdığım, kamuoyu eğilimi çalışması yapan sivil toplum örgütü temsilcilerinin gözaltına alınmasını haberleştirip yorumlayan Kıbrıslı üç gazeteci hakkında, yazılarının yayımlanması üzerinden tam sekiz ay geçtikten sonra 21 yıla varan cezâî tâkibat açılmasının sebebini soruşturmasında da yarar var Başbakan Erdoğan'ın...

Başbakanın cevaplarla dönüşünü dört gözle bekleyeceğiz....

« Geri Dön

 

15 Kasım 2003
Cumartesi
 
FEHMİ KORU


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Ramazan | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED