AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y A Z A R L A R
Bombalar patlarken...

Dünkü patlamalar gösterdi ki terörün hedefi Türkiye. Mesaj anlaşılmıştır ve gereği yapılacaktır demek lazım.
Yoksa elimizin tersiyle itip ayağımızın altına alınca, gördüğünüz gibi saldırılar artarak devam ediyor. Önce sinagoglar ve ardından Levent-Taksim patlamarı ile ne anlatılmak isteniyor, mesaj nedir iyi tespit etmek gerekir.
Tüfek icat oldu mertlik bozuldu ya... Bomba icat olduktan sonra mertliğin m'si bile kalmadı.
Bir mesajın varsa, kâğıda yazar, bir taşa sarar ve kime göndermek istiyorsan onun camı içine atarsın.
Adını gizlemek istiyorsan "Bir dost" ibaresi yeter de artar bile.
Ne bu böyle, rastgele insanların ölmesi ve seninle hiç alakası olmayanların sakat kalmasıyla mesaj mı verilmiş olur!
Terör böylesine salakça yöntemlerle çalışıyor işte!
Patlamanın olduğu sırada oradan geçmekte olanlardan biri ya da birkaçı, bombacının çok sevdiği bir yakını olabilir pekala.
Sahi, bir bombacının çok sevdiği biri ya da birileri olabilir mi?

Trafik canavarı, ihaleye fesat, işler kesat...

Trafik polisi seyirdeki yoğunluk sebebiyle kontrolleri artırmış, yolların karlı buzlu kesimlerinde zincir, takoz ve çekme halatı bulunmayanların noksanlarını tedarik etmeleri için yardımcı oluyor, hız yapmamaları için uyarılarda bulunuyor...
- Aman dikkat edin beyefendi, sakın trafik canavarına uymayın!
Adam gayet pişkin:
- O benim yahu!..
- Anlamadım...
- Bahsettiğiniz trafik canavarı benim!
- Hadi ya... Hiç böylesine rastlamamıştım!..

İster misiniz, ihaleye fesat karıştırmakla suçlanan bir yönetici de o sürücü misali, hakimin "İhaleye fesat karıştırma" suçlaması karşısında ne diyeceğini sorduğunda, "O benim yahu!.." cevabını versin!?..
Hakim hemen anlar mı dersiniz, oradaki 'o'nun bir işaret zamiri olduğunu ve alenen "fesat"a işaret ettiğini?
Ve sırrına ortak olan yakınlarından evvelce kaç kişi takılmıştır acaba o yöneticiye "Çok fesatsın aabi!.." diyerek?
Kim bilir, belki de "aabi" demiyorlardır da "patron, üstad, hoca" diyorlardır; ya da sadece "beyefendi" şeklinde hitap etmeyi uygun buluyorlardır.

"Aabi"yi değiştirdikten sonra, gelin "fesat" üzerinde de oynayalım biraz.
O kelimenin ulu orta kullanılmasının rahatsızlık vereceğini hesapladıklarından, "kurnaz, akıllı, tecrübeli, becerikli" türünden herhangi bir kelimedir belki tercih ettikleri.
Kim bilir?..
Hangi hitap şeklini, hangi sıfatı kullanıyor olursa olsunlar, sıra hakim karşısına çıkmaya gelince, işler sarpa sarmış demektir.
Veya Cilvegözü'ne...
Veya Kapıkule'ye...
Belki hepsine birden.
Velhasıl işler kesat gitmiş demektir.
- Ben o kadar söyledim aabi şu Küçükesat'a uğramayalım diye!..
- Ne alakası var?
- Kendin söylemedin mi aabi, işler "kesat" gitti işte sonunda!
- Git işine be!

RÜYALAR ÖNEMLİDİR

Yaşlıları bilirsiniz, rüyalara büyük önem verirler. Geçenlerde benden büyük bir yakınım (yaşlı diyecektim de vazgeçtim, ne olur olmaz, rastlayacağı falan tutar) gördüğü bir rüyasını yorumladı. Onun gördüğü rüyanın benimle alakası şudur ki rüyadaki mesaj bana imiş. Sabahına ulaştırıldı mesaj.
"İşyerinde yükseleceksin" dedi.
Üzerinden on gün geçmeden üst kata taşındım.
Pes!
Selahattin Bey geldi, "Üst kata çıkıyorsun" dedi.
Yerimde siz olun da sebebini sorun!
Kolay mı?
Bulunduğumuz mekan başka bir servis olacakmış. Sormadan geldi açıklama sağ olsun. Rüya gerçeğe erdi. Yaklaşık üç metrelik bir yükselme söz konusu. Üst kattaki arkadaşlar havai fişek gösterisiyle karşılamadılar ama, olsun. Gülen yüzleri yeter. Demek ki neymiş; rüyalar bazen çıkarmış!

DAN

Dan dedim de aklıma geldi. Son hafta içinde oynanan iki milli maçtan sonra hiç silah sesi duymadık!..
Kaybettik de ondan diyeceksiniz.
Asıl, kazanınca atmamak daha mantıklı.
Biliyorum, coşku...
Sevinmek, içi içine sığamamak falan...
İyi de bunu göstermenin başka yolu yok mudur?
Şart mı balkonlardan aynı sevinçle sarkan birilerini aşağıya düşürmek, pat küt olmuş armut gibi?
Bu kadar dan dun meraklısı olmak zorunda mıyız?
Bakın, yine dan dedim.
Üstelik bir de dun.
Neler neler geldi aklıma.

TV

Dediler patron televizyon almış. Duydum dedim, hem de büyük ekranmış.

KREDİNİN ŞARTI

ABD, 8,5 milyar dolarlık krediyi Türk askerinin Irak'a girmesi için değil, girmemesi için veriyor iddiasında bulunan bir arkadaşımızın tezi doğru muydu, değil miydi onu ancak kredinin akıbetine bakarak göreceğiz.


21 Kasım 2003
Cuma
 
MEHMET ŞEKER


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Ramazan | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED