|
AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ |
| |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Önce sinagog saldırıları, şimdi de İstanbul'u kan gölüne çeviren patlamalar… Akla gelen ilk unsurlar şunlar: 1. Sinagog saldırılarıyla son patlamalar arasındaki irtibat kesin gibi. Bu sıklıkta ve büyüklükte dehşet verici eylemi hiçbir örgüt, gizli servis ve devlet desteği olmadan başaramaz diye düşünüyorum. 2. Taşeronlar bir yana, bu eylemler, mesaj sahiplerinin ısrarının bir göstergesi. Başbakan'ın "ayağımın altına alıyorum" haykırışına bir cevap olarak anlaşılabilir. 3. Eylemlerde adres olarak İstanbul'un seçilmesi eylemin zayiattan daha çok iç ve dış kamuoyuna mesaj verme amacı taşıdığını gösteriyor. Son bombalamaları değerlendirmek için henüz çok erken. Fakat sinagog eylemi için yapılan değerlendirmeler, insana "Bu işte bir yanlışlık var" dedirtiyor. Birileri ısrarla sinagog eylemlerinin İslam adına yapıldığına inanmamızı istiyor. Bu birileri her kimlerse, en az zayiatla en büyük zaferi kazanmak istedikleri belli. Saldırılar sinagoglara yapılmış görünüyor, fakat ölenlerin kahir ekserisi Müslüman. En az zayiatla kazanılmak istenen büyük zafer ne? Bu soruya herkes, bakış açısına göre değişen farklı cevaplar veriyor. Hükümet gibi, bunu "iç ve dış mihrakların verdiği mesaj" olarak algılayanlar var. İstikrarı hedef aldığını söyleyenler var. Ülkeyi İsrail'in kucağına itme operasyonu olarak görenler var. Hatta Şaron'un İtalya ziyareti sırasında yaptığı açıklama ile, sürekli dışarıdan göç alan İsrail'in Yahudiler için bile yaşanılır bir yer olmaktan çıkıp ilk defa ciddi miktarlarda göç verdiği bilgisi birleştirilecek olursa, dışarıdaki Yahudilere "İsrail'e dönün" mesajı olduğunu düşünenler var. Kim nasıl cevaplarsa cevaplasın, cevabın ciddiye alınabilmesi için ilk şart kuklaya değil kuklacıya bakma şartıdır. Eylemi gerçekleştirenlerin Bingöl doğumlu iki genç olduğu açıklandı. Adlarına bakılırsa ikisi de TC vatandaşı. Dolayısıyla Müslüman. İslam'la ünsiyetlerinin, İslâmi bilgi ve yaşantılarının derecesini bilmiyoruz. Fakat bir şeyi çok iyi bilmemiz lazım: Sadece nüfus cüzdanı verilerini dikkate alarak bir eylemi İslam'a, İslamcılara, Müslümanlara mal edebilir miyiz? O zaman tüm PKK ve DHKPC gibi örgütlerin eylemlerini de İslam'a ve Müslümanlara mal etmemiz gerekir ki, bu da çok komik olur. Anlamaya çalışalım: Bir eylemci hayatını ortaya koyarak bir eylem yapacak. Bu eylemin sonucu mutlak ölüm. Eğer bunu İslam adına yapıyorsa, "şehit" olacağına inanarak yaptığını kabul etmemiz gerekecek. İslam'da şehit, "hayatını imanına şahit göstermek" demektir. Kime gösterecek? Elbette Allah'a. Peki, şimdi de şu soruyu soralım: hayatını feda edecek kadar inançlı biri, hem de ölüme giderken, Allah'ın açık talimatını çiğner mi? Kur'an'ın Hac suresinin 40. ayetine bakalım: "Eğer Allah insanların bir kısmını diğer bir kısmıyla savunmamış olsaydı, o zaman içerisinde Allah'ın adının çokça anıldığı nice manastırlar, kiliseler, havralar ve mescitler kesinlikle yıkılıp giderdi." İlahi vahiy, kitaplı dinlerin ibadethanelerini birbirinden ayırmıyor. Mescit-Cami ile havra ve kiliseyi aynı hizada anıyor. Zımnen ibadethanelerin dokunulmazlığı talimatını içeriyor. Tarih boyunca Müslümanların uyduğu bu ilkeyi Allah adına hayatını ortaya koyduğunu iddia eden birileri yok sayabilir mi? Bizce sayamaz. Bu yaman bir çelişki olur. Şu durumda sinagog saldırılarına "İslâmi terör" yaftasını vurmak da neyin nesi oluyor? Böyle biri ya İslam'a kin kusmak için fırsat kolluyor, ya da bilinçli olarak hedef saptırıp delil karartıyor demektir. Evet, biliyorum; bu yaman çelişki faillerin Müslüman olmadığını değil, cahil olduklarını gösterir. Bu öyle bir cehalet ki, eğer onların hayatını din adına ortaya koydukları savını kabul edecek olursak, hayatlarını uğruna verdikleri olguyu, temel ilkeler bazında dahi bilmiyorlar demektir. Böyle bir cahili taşeron olarak kullanmaktan daha kolay ne var? Hz. Peygamber, bir hadislerinde bu durumu "ölenin niçin öldüğünü, öldürenin niçin öldürdüğünü bilmediği anarşik bir durum" olarak niteler. Bu yazıyı kaleme alırken, bir yandan da, biri hemen yanı başımızda gerçekleşen patlamaların saldığı dehşeti ekrandan irkilerek izliyorum. Bugünkü patlamalar, sinagog saldırılarını, öyle sığ şablonlar içerisinde değerlendirenleri yalanlayan cinsten. Kendi kendime sordum: Olanlar 11 Eylül 2001'i mi, 12 Eylül 1980'i mi çağrıştırıyor, diye. Nedense, bana 12 Eylül 1980 öncesini hatırlattı.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Ramazan | Arşiv Bilişim | Dizi | Karikatür | Çocuk |
© ALL RIGHTS RESERVED |