|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Dünya, Amerikan-İngiliz saldırganlığını durduramadı. İslam dünyası tarihinin en karanlık günlerinden birini daha yaşıyor. ABD, İngiltere, İspanya ve Portekiz liderlerinin "Azor Zirvesi"nden BM'ye ültimatom kararı çıkması, ardından dün kendi tasarılarını BM Güvenlik Konseyi'nde oylanmadan geri çekerek BM'yi saf dışı etmelerinden sonra Irak'a saldırının başlaması an meselesi. Bağdat'a, İslam topraklarına bombalar yağmak üzere. Bağdat'a düşen her bomba İstanbul'a, bu ülkenin insanlarının yüreğine düşmüş kabul edilecektir. Azor zirvesinin hemen sonrasında Almanya, Fransa ve Rusya'nın ortak açıklaması da, Amerika ve müttefiklerine BM kapısını kapattı. Gelecekte "21. Yüzyılın Yaltası" olarak anılacak olan Azor Zirvesi, hem Irak'ı hem de BM'yi kurban eden, uluslararası ilişkilerde terör yöntemlerinin önünü açan, yeni bir emperyal savaş başlatan, küresel bölünmenin ve çok kutuplu dünya sisteminin temelini atan, "Güç haktır" ilkesini 21. yüzyılda uluslararası ilişkilerin en önemli ilkesi haline getiren zirve oldu. Korkunç bir açgözlülükle dünyanın zenginliklerini yağmalamaya kalkışan ABD ve birkaç müttefiki, medeni dünyadan tecrit edildi. Artık onlar, uluslararası hukuku ve gelenekleri bir tarafa iten, katliamların ve devlet terörünün bütün şekillerini deneyebilen, yeryüzünün huzurunu bozan, insanlığı tehdit eden "korsan devletler" olarak anılacaklar. "ABD-İngiltere-İsrail" şeytan üçgeni 21. yüzyılın en kapsamlı sömürge savaşını Irak'la başlatmak üzere. Türkiye dahil, bütün bölge yıllarca sürecek kaosa ortamına sürükleniyor. Ortadoğu'nun haritası yeniden çizilirken bölge Osmanlı'nın çekilmesinden sonra ikinci kez paylaşılıyor. Yüz binlerce Müslüman ölecek. Birinci Körfez Savaşı'nda yüz altmış bin sivil sadece hava saldırılarında öldü. Bunların yüzde altmışı kadın ve çocuktu. Yüz binden fazla Iraklı asker öldü. Artık bölgede hiçbir toplum, hiçbir ülke güvende değil. Bütün ülkeler vatandaşlarını Irak'tan çıkarıyor. BM denetçilerinin yirmi dört saat içinde Irak'ı terk etmeleri istendi. Bundan sonra, savaşın ne tür hezimetlere yol açacağı, savaş sonrası Irak'ın kaç parçaya ayrılacağı, bu ganimetten kimlere ne verileceği, Irak'tan sonra İran ve Suriye'nin nasıl hedef alınacağı, Kuzey Irak'ta bir Kürt Devleti'nin kurulup kurulmayacağı, Türkiye'nin bölgeden nasıl uzak tutulacağı, Türkiye, İran ve Suriye'yi içine alacak Kuzey Irak ateşinin ne tür sonuçlara yol açacağı tartışılacak. Eski sömürgeciler yeni köleler istiyor
Diplomasi başaramadı. Zaten başarma şansı da yoktu. Zira karşısında diplomasi ve barış kavramlarını gündeminden çıkarmış, yağma ve istila hırsıyla bütün dünyayı ateşe verecek gözleri dönmüş ülkeler var. Ancak dünya, gerek BM Güvenlik Konseyi'ndeki mücadeleyle, gerekse milyonlarca insanın katıldığı sokak gösterileriyle bu savaşa direndi. Amerika ve yanındaki sömürgeci güçlere karşı yeni bir "direniş hattı" oluşturdu, Amerika'ya karşı dünyayı birleştirdi. Artık saldırgan güçler, bütün dünyada "kana susamış" yönetimler olarak görülüyor. Irak'la başlayan süreç içinde Amerika'ya karşı dünyanın her köşesinde şiddetli direnişlerin şekilleneceğini göreceğiz. Ortadoğu'da ve İslam dünyasının yavaş yavaş işgal edilmesinin önünü açan yönetimler bu öfkeden nasiplerini alacaklar. Ortadoğu ve İslam coğrafyasının en küçük parçasında bile Amerika ve istilacı yandaşlarına karşı özgürlük hareketleri gelişecek, yeni Amerikan hegemonyasına karşı 'cepheler' oluşacak. Ne BM'nin ne de uluslararası hukuk veya sözleşmelerin etkinliği kalmadı. Her toplum kendi geleceğini kendi yöntemleriyle şekillendirme yolunu seçecek. Dünya hiçbir zaman şimdiki gibi olmayacak. Savaş kararının alındığı Portekiz'in Azor adalarında temsil edilen ülkelere bakın: Amerika, İngiltere, İspanya ve Portekiz... Dünyanın çok yakından tanıdığı dört sömürgeci ülke. Ortadoğu'dan Hindistan'a, Latin Amerika'dan Endonezya ve Malezya'ya kadar, yüzyıllarca, dünyanın bütün zenginliklerini sömürerek, bu amaçla yüz binlerce insanı katlederek ayakta kalan bu ülkeler, şimdi İslam dünyasını yeniden sömürmek için vahşi bir istila ve yağma savaşı başlatıyor.
Bugün 18 Mart: Hatırlayan var mı?
ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell, "Türkiye'nin Kuzey Irak'tan uzak durması"nı istedi. Güneydoğu 'Amerikan kışlası'na dönerken Türkiye'ye yönelik bu tavır, ABD ile gizli mutabakat yapanları utandırmalı. Bugün 18 Mart. Çanakkale zaferinin yıl dönümü. Ancak bugün Türkiye topraklarının bir bölümünde işgalci güçler dolaşıyor. Müslüman toprakları istila etmek için hazırlık yapıyor. İkinci "yetki tezkeresi" kabul edilseydi bile Amerika'nın tavrı farklı olmayacaktı. Savaş sonrası Irak'taki denklemde Türkiye'nin olmayacağı başından belliydi. Musul sorununu biraz analiz edenlerin, Türkiye'nin bölgeye asla yaklaştırılmayacağını da bilmeleri gerekiyordu. Irak genelinde de Kuzey Irak'ta da gelişmeler Türkiye ve diğer bölge ülkelerinin aleyhine gelişecek. İran ve Suriye zaten Irak'tan sonraki hedefler. Türkiye, Irak topraklarındaki muhtemel gelişmelere karşı komşu ülkelerle yakın işbirliğine gitmekten başka çaresi yok. Türkiye, İran ve Suriye'nin (Arap) yakın işbirliğine rağmen bölgede hiçbir oluşum ayakta kalamaz. Dicle ve Fırat nehirleri arasına yerleşecek sömürgeci güçlerin yarın Türkiye'yi de paylaşılacak bir pasta olarak görme ihtimalleri yüksek. Türkiye ve bölge için tek çözüm ışığı, bölge ülkeleri arasında dayanışmadan geçiyor. Aksi, Türkiye, İran, Suriye (Araplar) hatta Kürtler'in aleyhine olacak. Bölgede bütün ülkeleri rehin alacak ve yıllar sürecek bir etnik savaş körükleniyor. Türkiye, Irak'ta kullanılmakla kalmayıp diğer komşularına karşı da cepheye sürülecek. Bu bir Saddam savaşı değil. Kimse bizi ve dünyayı aldatmaya kalkışmasın. Bu İslam dünyasını rehin alma, köleleştirme savaşıdır. Tüm dünya bu savaşa direnmek zorundadır. Yarınlarını düşünen herkes Amerikan-İngiliz sömürgeciliğine karşı direnişe katılmak zorundadır.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |