AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y A Z A R L A R
İnsan bir tuhaf oluyor

Geçen akşam İskender Pala'nın yeni çıkan "Babil'de Ölüm, İstanbul'da Aşk" kitabını aldım, sıcağı sıcağına bir roman okuyayım dedim.

Daha ilk satırda çat kapı, misafir.
Eyvallah, misafir başımızın tâcı.
Hoşgeldiniz, safa geldiniz.
Nasılsınız, iyi misiniz?
Çay kahve, hal hatır...
Aklım romanda kaldı ama belli etmek olmaz.
Hissettirmeden kitap bir kenara konuldu.
Gelenlerin yanında okuyacak değiliz ya!

Bakın ne güzel bir roman. Sesli okuyayım, siz de dinleyin demek, demeyi bırakın böyle bir şeyi akıldan geçirmek bile abes.

Misafir bereketiyle gelir; öyle biliriz. Az sonra bereketi de geldi.
Daha uzaktan, daha kalabalık arkadaşlar.
Hepsi çok yakın, çok içten dostlar, sağolsunlar.
Ooo, bakın kimler varmış!
Buyursunlar...

* * *

Bizim mâlikâne, tırnak içinde mâlikâne.
Kimi dostlarınki gibi kırk oda, dokuz salondan ibaret değil.
Nohut oda, bakla sofa, bezelye mutfak cinsinden.
Bilemedin, kuru fasülye.
Zor sığdıksa da keyifli bir sohbet oldu o akşam.
Herkes birbirini tanıyıp sevdiği için herhalde.
Geç vakte kadar lafladık.
Arada bir şamataya kaçtığımızı farkettik.

"Ne olacak bu memleketin hali?" üzerinde dönerdik eskiden; şimdilerde "Ne olacak bu dünyanın hali?" demeye başladık.

Alem global oldu ya, bizim sohbetlerin gündemi de o globalizasyona uydu.

Amerika Irak'a saldıracak mı, tezkere tekrar gelecek mi, gelirse geçer mi, hükümet ne zaman açıklanacak? (Bakın, buradan hangi günü anlattığım açığa çıkıyor.)

Tabii, hükümette hangi bakanlar bulunacak, önceki hükümetten ne gibi farkları olacak?

Biz savaşa dahil olacak mıyız, olmayacak mıyız?

Ne kadar zararımız olacak?

Barış romantikleri arasında bulunmak ayıp mı?

Savaştan yana tavır almak, kışkırtıcılık anlamına gelir mi, gelmez mi? Gelirse ona da yer var mı?

Savaş çıkarsa, Bağdat'ta ölüm, İstanbul'da vur patlasın çal oynasın mı olacak?

İskender Pala kitabın adını niye öyle yapmadı ki?

Neyse, her konuşulanı aktarmaya lüzum yok.

Misafirlerimiz geç vakit gitti.

Geride buruk tebessümler, ince hüzünler ve bir sürü bardak tabak bırakarak.

Eskiden olsa, yani şu savaş ihtimali bulunmayan bir dönemde gelseydiler, muhakkak ki şen kahkahalar da kalırdı az biraz.

* * *

Uykuya intikal ettikten bir müddet sonra telefon çaldı.

Hayırdır inşallah. Bu saatte...

Alo dedim mi demedim mi bilmiyorum, karşımda yeni hükümeti kurmakla görevli kişi; Tayyip Bey.

Birisi sesini taklit ediyor olmasın?

Yok. Çok ciddi. Bu vakte kadar çalışıyor demek. Bütün gün bakanlarla görüştü, bakan olacaklarla görüştü...

Derken, gecenin asıl sürprizi...
"Kabinede senin de bulunmanı istiyorum."
Hayda... Buyurun bakalım.
Ama ben milletvekili bile değilim ki...
"Olsun. Dışarıdan bakan olursun."
Ben zaten dışarıdan bakıyorum deme vaktini çoktan geçmişiz.
Böyle bir sürpriz hiç beklemiyordum doğrusu.
İyi ama, ne bakanı?
"Hangisini istersen."

İşte şimdi olmadı. Bu kesin birinin şakası. Acaba Tayyip Bey'in sesini kim bu kadar başarıyla taklit edebilir? Kafamdan ses taklidinde başarılı arkadaşlar geçiyor. Kolumu çimdiklesem mi?

Gerek kalmadı, saatin sesiyle uyandım.
Fakat ne yalan söyleyeyim, hoş bir rüyaydı.
İnsan, hayatında kaç defa bakanlık teklifi alabilir, rüyada bile olsa.

Üstelik ben bu işlerle hiç alakalı biri değilken, milletvekilliği bile aklımdan geçmemişken...

Düşünün, Meclis'teki 365 kişiden kaçı, o gece buna benzer bir rüya görmüştür; dışarıdan bakan olmayı gönlünde besleyen kimbilir kaç kişi, aynı beklentiyle başını yastığa koymuştur.

Yine de diyorum ki keşke "Hangisini istersen" kısmını söylemeseydi veya saat biraz daha geç çalsaydı. İnsan bir tuhaf oluyor.

TARİH, YAZACAK

Semitik bir suratla karşımıza çıkıp, "Savaşa ben de karşıyım ama..." dedikten sonra, tamtam çalmaya başlayanlara bir çift sözümüz var.

Yarın, tarih sizden bahsederken, çocuklarınızın ve torunlarınızın yüzü kızaracak, haberiniz olsun.


18 Mart 2003
Salı
 
MEHMET ŞEKER


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED