|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Evet, Türkiye tezkereyi Meclis'ten geçirme noktasında. Birilerinin etekleri zil çalıyor. "Oh be! Nihayet Amerika ile yanyana geldik!" havaları yansıyor kimi sütunlara. Etekleri zil çalanların gerekçeleri "böyle olmasaydı yanardık, biterdik" söylemi ekseninde dönüp duruyor. Söylemin özünde, "Ankara'nın şaşkınlığı"na ve "Amerika'nın karşısında direnmenin imkansızlığına" vurgu var. Eh onları bu duygularla gönenmeleri ile başbaşa bırakıp, her şeye rağmen değişmeyen gerçeklere bir kere daha işaret etmekte yarar var: 1- Bu savaş hala Türkiye'nin savaşı değil. 2- Türkiye'nin gönlü hala rahat değil. 3- Hala Meclis'te insanlar, atacakları oylardan emin değil. Oyların Türkiye'nin hayrına mı zararına mı olacağı konusunda netleşmiş değil. 4- Türkiye bu savaşta hala Irak tehdidinden dolayı değil, Amerika'nın kol bükmesinden dolayı taraf olmak zorunda kalıyor. Yani müttefikin savaş sonrasında Türkiye'ye tehdit oluşturacak gelişmelere zemin hazırlaması tedirginliği yaşıyor ve tedbirlerini Amerika'nın fesat programlarına karşı alıyor. 6- Hala insanlar Türkiye'nin Amerika'ya kolaylık sağlaması için üretilen gerekçelerden daha çoğunun, bu savaşta taraf olmamak için gösterilebileceği kanaatini taşıyor. 7- Ve hala Türkiye insanı, Irak'a düşecek bombaların söndüreceği çocuk gözlerini unutamıyor. Sadece insan olarak unutamıyor, bir İslam ülkelerinin çocukları olduğu için unutamıyor. 8- Amerika hala dünyayı savaşın haklı gerekçeleri bulunduğuna inandırabilmiş değil. Amerika'nın yanında yer alan İngiltere'de bile, hükümetten peşpeşe istifalar geliyor savaşa tepki olarak... Amerika'da bile yoğun medya abanması karşısında insani duyarlılığı kaybolmamış insanlar, Amerika'yı böyle bir cinayeti işlemekten alıkoymak için çırpınıyor. Evet, özünde hiçbir insani boyut taşımayan bir savaş bu. Bir güç savaşı. "Güçlüyüm ve kural koymaya hakkım var" mantığından yola çıkan bir Firavunlaşma savaşı bu. Demokrasi, insan hakları gibi müesseseleri bile gücün maskesi - paravanı haline getirmeye yönelmiş çıkarcı bir savaş bu. Ve insanlık, bu savaşın maskesini çoktan düşürmüş durumda. 9- Amerika dahil tüm dünyada, "Neden önce İsrail değil!? Şaron değil!?" sorusu daha çok soruluyor. İki gün önce İsrail buldozerleri ile ezilen "Amerikalı" barış gönüllüsü kadın konusunda bizzat "Amerika"nın gözlerini ve kulaklarını kapaması karşısında "Neden İsrail değil!? Neden Şaron değil!?" sorusu daha da büyük vurgu kazanıyor. Bu buldozer Irak'ta bir Amerikalı kadının başını ezseydi ya da Türkiye'de, Amerika'nın tepkisi aynı mı olurdu?" sorusunu da soruyor dünya. Ve "Bush'un etrafındaki Yahudi lobisi, Amerika'yı İsrail'in çıkarları istikametinde kullanıyor" görüşü daha çok alaka uyandırıyor. 10- Hala tüm bölge Amerika'nın Irak'tan sonra girişeceği operasyonlara yönelik kaygı taşıyor. İran'dan Sudan'a , Pakistan'dan Endonezya'ya, Suriye'ye uzanan bir "yeniden yapılanma" projesinin ne getireceği kaygısını taşıyor. New York Times'ın (16 mart) Yahudi asıllı yazarı Thomas Friedman'ın Kabbala'dan iktibasen kullandığı ve "Yeniden imar" anlamına gelen "Tikkun Olam" projesinin neyi nereye yerleştireceği kaygısı bu. Türkleri nereye, Kürtleri, İranlıları, Arapları nereye? Petrolü nereye, suyu nereye, bor'u, toryumu nereye... Bush gibi bir garip tip ve etrafında, kullanacakları Amerikan gücünden gözü dönmüş bir çete... Bu ameliyatta İslam coğrafyasına nasıl bir biçim verecek? Kaygı burada toplanıyor... 11- Amerika Irak'tan sonra Türkiye'nin gündemine hangi İslam ülkesini koyacak, nasıl bir kol bükme ameliyesi işletecek ve Türkiye nasıl davranacak kimse bilmiyor. 12- Kimse bilmiyor Amerika'nın Türkiye'de Çorlu'dan, İstanbul'a, Konya'ya, 700 kilometrelik Güneydoğu sınır şeridine bu kadar üssü, limanı niye tesis ettiğini? Sırf Irak'ın vurulması için bunca yığınağa gerek bulunmadığına göre ne için, evet ne için tesis ettiğini... Ve Türkiye'deki savaş lobisi... başından beri Türkiye'yi Amerikan politikasına yamamaya çalışanlar... Şimdi de Amerika kol büküp sonuç alınca, zeytinyağı gibi üste çıktıklarını düşünenler... Türkiye'deki her kurumu yamultmak için kalemleri kılıçtan keskin olanlar... Hayır haklı değilsiniz. Siz hiç haklı değilsiniz. Amerika'yı bile kendi emperyalizmi içinde tutarlı bulmak mümkün ama sizi değil. "Kıstırıldık, mecburuz, mahkumuz, Amerika'nın ne yapacağı belli olmaz" mantığından yola çıkıp tezkere noktasına gelenleri bile anlamak mümkün, ama sizi anlamak mümkün değil. Sizde bir başka şey var. Siz bir başka şey için Amerika yanında çırpınıyorsunuz. Siz bir başka şey için Türkiye'yi yamultmaya çalışıyorsunuz. Sizin için sadece utanç var. Bakın bu ülkenin insanlarının yüreğine, Amerika'nın yanında yer almaktan dolayı içi sevinçle dolan, "Helal olsun bize, Irak'ı kurtarıyoruz, insanlığa hizmet ediyoruz" diyen kaç kişi var? Herkesin içi buruk. Siz sevinçlisiniz. Herkes içinde Amerikan baskıları karşısında bir tür "peşin yenilgi" duygusu yaşıyor, siz yüksek tepelerden esip savuruyorsunuz. Amerika Irak'tan önce bizi mi yendi yoksa? Ah kahrolası yenilgi duygusu! Dünya dönüyor! Dünya bir gün Amerika'yı mahkum edecek. İnsanlık ölmediyse şayet! Yasin Aktay'ın Altınoluk dergisinin Mart sayısında yayınlanan mülakatında "Firavn Sendromuna Karşı Global Kızıldeniz Geçidi" başlığıyla sunulan bir mülakatı var. Evet her Firavn bir Kızıldeniz geçidinden geçecek. Amerika Kızıldeniz'e doğru yürüyor. Ne garip bu defa yanına İsrail'i almış!
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |