Fotoğraf denilince akla gelen ilk isim Ara Güler'in fotoğrafları, İstanbul Fotoğraf Merkezi'nde sergileniyor. Sergiyi birlikte gezdiğimiz Güler, 'İnsan ne iş yaparsa yapsın, hayattan zevk almalı' diyor.

Bertrand Russell'den Winston Churchill'e, Arnold Toynbee'den Picasso ve Salvador Dali'ye kadar pek çok ünlü sanatçı ve devlet başkanının fotoğraflarını çeken Ara Güler, ünü ülkemiz sınırlarını aşan sanatçılar arasında. Dünyanın dört bir yanında sergi açan ünlü fotoğrafçının siyah-beyaz kareleri, geçtiğimiz günlerde açılan İstanbul Fotoğraf Merkezi'nde ziyaretçilere açıldı. Kalabalıklardan pek hoşlanmayan Ara Güler'le sakin bir zamanda sergiyi gezip, kendisinden, çektiği karelerin hikayesini dinlemek istedik. Sergisinin açılışına katılmayan Ara Güler, fotoğraflarına şöyle bir bakıp, en baştan 'Hadi bir an önce konuşalım. Daha bir sürü işim var' deyince, hikaye dinleme hevesimiz bir anda kursağımızda kaldı. Sergiyi gezerken, çocukların hüzünlü bakışlarının ardında duran enkaz fotoğrafının nerede çekildiğini sormamız ise, usta fotoğrafçının sitemine neden oldu: "Burası kalafat yeri yav. Perşembe Pazarı'nın sahil tarafı. Ne güzel bir yerdi kalafat yeri. Yıktılar orayı, bir boka benzemeyen iki tane tenis kordu koydular. Sonra o da olmadı şimdi otoparka çevirdiler. Allah belasını versin. Madem bir şeye benzetemeyeksiniz, ne diye giriyorsunuz işe.'

Geçtiğimiz haftalarda vizyona giren One Hour Photo'da dikkatimi çeken "Zamanın hızla akıp geçişini durduran, yaşananları kanıtlayan tek belge fotoğraftır' sözünü Ara Güler'e hatırlattığımızda, bu görüşe katıldığını ifade ediyor: 'Elbette. Aslında biz fotoğrafçılar birer tarihçiyiz. Gelecek nesiller için görsel tarih yazıyor ve bu nesle ayna tutuyoruz. Açıyorsun gazateyi Alman Harbi'nin fotoğrafı. Çekmeseydi ne görecektin? Ayakkabımı mı görecektin?'

'Ne fotoğrafçısı, ben gazeteciyim!'

Kendisini fotoğrafçıdan çok, bir gazeteci olarak gören Ara Güler, "Fotoğrafçılık, gazetecilikten çok da ayrı bir meslek değildir" diyor. Sergide yer alan fotoğrafların tamamının haber ya da röportaj için çekildiğini söyleyen Güler sözlerini şöyle sürdürdü: "Ben bin yıldır bu işi yapıyorum. Gidip de Picasso'ya 'Senin fotoğrafını çekmeye geldim' diyemezdim ya. Bu fotoğraflar hep röportaj esnasında çekilmiş fotoğraflar." Son derece neşeli biri olan Güler, kendisini hareketin fotoğrafçısı olarak görüyor: "Biri sahilde bekliyor, izlediği gemi yol almaya başlamış. İşte ben bu ikisini kareye almak için makinanın arkasından fırsat kolluyorumdur."

Fotoğraf gönüllüleri için İFM

Geçtiğimiz günlerde açılan İstanbul Fotoğraf Merkezi (İFM), profesyonel anlamda kendini yetiştirmek isteyenler için teorik derslerin ve pratik uygulamaların gösterilmesi amacı ile oluşturuldu. Kendisi de usta bir fotoğrafçı olan merkezin kurucularından Mehmet Kısmet, kuruluş amaçlarını 'Avrupa standartlarında eğitim vermek, Türk fotoğrafları koleksiyonların bulunabileceği bir yapı oluşturmak' olarak açıklıyor.

ÖMER ÇAKKAL