AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y A Z A R L A R
Amerika da kaybedecek, Amerika ile "gizli anlaşmalar" yapanlar da

Amerika "tarihinin en büyük kumarı"nı oynuyor. Ortadoğu'ya şekil vermek ve yeni bir dünya düzeni oluşturmak amacıyla yola çıkan "Bush-Cheney çetesi" ve yandaşları, daha Irak'a saldırmadan dünyanın gözünde savaşı kaybetti. İleri teknoloji ürünü silahlarla Irak'ı yerle bir etseler, 1991'de olduğu gibi yüzbinlerce insanı katletseler, Bağdat'ı, Basra'yı, Musul'u ve Kerkük'ü yok etseler, petrol kaynaklarına el koysalar, Dicle ve Fırat'ın suyu üzerinde egemenlik kursalar bile bu savaşı kaybedecekler.

Onlar, Amerikan gücünün karşı konulmazlığını ispatlamak, ABD ve İsrail için tehdit oluşturabilecek ülkeleri yıkmak, Amerikan hegemonyasına karşı yeni bir süper gücün ortaya çıkmasını engellemek ve dünyanın tek kutuplu Amerikan sistemine boyun eğmesini sağlamak için yola çıktılar.

Ancak daha Irak'ı istilaya başlayamadan kendi elleriyle kendi kuyularını kazdılar ve planlarının çoğu aleyhlerine döndü. Artık ne "teröre karşı savaş" yapabilecekler, ne Ortadoğu veya başka bölgelerde yeni nükleer güçlerin ortaya çıkmasını engelleyebilecekler, ne kendilerine göre bir dünya sistemi inşa edebilecekler, ne yeni "süper güçler"in ortaya çıkmasının önünü kapatabilecekler, ne İran'ın ya da başka ülkelerin nükleer çalışmalarını durdurabilecekler, ne Kuzey Kore'yi dizginleyebilecekler, ne İslami hareketleri tasfiye edebilecekler, ne askeri güçle ayakta tuttukları rejimlerin güvenliğini sağlayabilecekler, ne anti-Amerikan söylemi zayıflatabilecekler, ne İslam'a karşı başlattıkları küresel savaşı kazanabilecekler, ne de yeni "dost"lar kazanabilecekler.

Artık onlar "korsan ülkeler"

Daha savaş başlamadan planları yerle bir oldu. Ellerinde kala kala Irak'ın istila etme planı kaldı. Bu plan da onları Ortadoğu'da ve İslam coğrafyasında öyle bir felaketin içine sürükleyecek ki, geri çekilmek için formül arayacaklar. Irak'tan sonra diğer bölge ülkelerini de istila etme planları İslam dünyasının yeniden dirilişine yol açacak.

Artık onlar bütün dünyada terör yöntemleri kullanan "korsan ülkeler" olarak anılıyor. Artık, başta Birleşmiş Milletler gibi uluslararası kurumlar olmak üzere, bütün bölgesel örgütler, onları, dünya barışını tehdit eden, insanlığın huzurunu bozan ülkeler olarak kabul ediyor. Artık bütün dünya onları, yağmacı, istilacı ve sömürgeci güçler olarak biliyor. Artık dünyada hiçbir saygınlıkları ve güvenilirlikleri kalmadı.

Daha Irak'a saldırı başlamadan karşılarında öyle bir küresel koalisyon buldular ki, bunu asla ummuyorlardı. Avrupa, Rusya, Çin, İslam dünyası, Bağlantısızlar, Afrika ve Latin Amerika, birkaç yarı sömürge hariç, "Amerika-İngiltere-İsrail şeytan üçgeni"ne tavır aldı. Bu yağmacı güçlere karşı küresel düzeyde yeni dayanışma hattı oluşmak üzere. 11 Eylül'den sonra onlarca ülkeyi yanında bulan Amerika artık yapayalnız. Yalnızlığının ötesinde artık durdurulması, kontrol altına alınması gereken bir güç. Silahın gücünü kutsayan bu vahşi zihniyet, bir şekilde dizginlenecek ya da rezil olacak. Bu gücü kullananlar ve ona destek verenler insanlık suçluları olarak anılacaklar. Irak'a saldırı başlar başlamaz insanlık suçluları olarak mahkum olacaklar.

Bugün/yarın başlayacak istila, hiçbir şekilde Saddam Hüseyin'in devrilmesi hatta Irak'ın işgal edilmesiyle sınırlı kalmayacak. Ortadoğu'nun ve İslam coğrafyasının her köşesi cepheye dönüşecek. İngiltere ve İsrail'in Irak'taki planları ortaya çıktığında, bu sömürgecilerin önünü açanlar ihanetleriyle yüzleşmek zorunda kalacaklar.

Türkiye, böylesine tarihi kırılmada çok kötü bir rol üstlendi. Amerika ve birkaç müttefikini düştükleri çukurdan kurtarmaya çalışıyor. Biz bunu daha önce de yaptık. İsrail'in Ortadoğu'da ne zaman başı sıkışsa Türkiye ABD ve İsrail adına bölge ülkeleri nazarında girişimlerde bulundu. Irak krizinin başından bu yana üstlendiğimiz rol aynı.

Amerika ile başka gizli anlaşmalar da yapılmış

Her ne kadar kamuoyuna tereddütlü bir görüntü yansıtılıyorsa da Ankara, ABD'ye yönelik küresel tepkiyi boşa çıkarmaya yönelik adımlar atıyor. Başından beri "Kuzey Irak'ta ulusal çıkar" söyleminin boş bir söylem olduğunu belirtiyoruz. Şimdi Amerika Türkiye'nin Kuzey Irak'a girmemesine, girerse bile kontrol altında tutulmasına dair açıklamalar yapıyor. Onlara istedikleri her türlü desteği verin: Kuzey Irak'ta ne olacaksa ABD, İngiltere ve İsrail'in dediği gibi olacak. Her şey önceden planlandığı gibi yürüyor. Türkiye, birinci tezkereyi kabul etti. Ancak şimdi Türkiye'deki Amerikan varlığı bu tezkerenin kapsamını çoktan aşmış durumda. Gizli mutabakatla, reddedilen ikinci tezkerenin bile öngörmediği boyutta tavizler verildi. Şimdi hava sahası için tezkere getiriliyor. Oysa hava sahasının açılması için anlaşma çoktan yapıldı. Şunu açıkça belirtelim: Bugünden itibaren Mayıs sonuna kadar Kuveyt ve Irak'ın güneyini kum fırtınaları saracak. Artacak çöl sıcaklığını da düşünürsek ABD'nin güney ve batıdan kara operasyonu yapması çok zor hale gelecek.

Tek seçenek yine kuzey cephesi. ABD ile Türkiye arasında Ankara'nın reddetmesine rağmen bu konuda da gizli bir anlaşma yapıldığı belirtiliyor. Amerika'nın Texas'ta bulunan 4. Mekanize Tümen'i bu anlaşma gereği yakında Türkiye'ye gelecek. Bu askerler, Romanya ve Bulgaristan'a, oradan da Türkiye ve Kuzey Irak'a geçecek. Salı günü ABD kargo uçakları İskenderun limanına geldiler ve söz konusu 4. Mekanize Tugay'a bağlı ağır silahları ve tankları boşalttılar. Hepsi ABD ile yapılan anlaşmaya uygun. O zaman, şimdi hava sahası için tezkere onaylanacak, ardından da bu anlaşmaya yasallık tanıyacak ve kara birliklerine imkan verecek yeni bir tezkere gelecek demektir. Bu anlaşma neye dayanarak kimler tarafından yapılıyor? Bilen yok. Ankara'daki siyasi kadronun bunlardan haberi yok mu? Var da gizliyor mu? Birilerinin Türkiye kamuoyundan çok şey gizlediği bir gerçek. Bugün ne oluyorsa en az bir hafta önceden karara bağlandığı ortaya çıkıyor. Birileri, Meclis kararı olmadan birtakım gizli anlaşmalar yaparak Amerika'ya inanılmaz imtiyazlar tanıyor. Hem de, Türk halkını veya Meclis'teki temsilcilerini by-pass ederek. Dünya yol ayrımında., Türkiye de. Ancak Türkiye kendi içinde de ciddi bir yol ayrımında.


20 Mart 2003
Perşembe
 
İBRAHİM KARAGÜL


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED