AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y A Z A R L A R
Amerika "şimdilik" böyle istedi

Savaş için saatler geri sayılmaya başlarken Türkiye kamuoyu da Irak Krizi-Amerika-Türkiye eksenindeki gerçekleri yavaş yavaş öğrenmektedir. Özellikle dün, fotoğraf karesinin üzerinde flu örtü iyiden iyiye kalktı ve görüntü iyice netleşmektedir. Üzülmeye gerek yok; biraz acı da olsa, gerçek gerçektir ve hayal kurmaktan çok daha iyidir.

Önce şunu kabul etmek lazım ki, kriz sürecinde Amerika'yla aramızda zaten aleyhimize kurulmuş olan denge artık tamamen bozulmuş ve sadece kriz yönetimi değil, Türkiye'nin atacağı adımların detayları bile Washington'un denetimine girmiştir. Türkiye'nin üç gün içinde önce tezkereyi kabul etme noktasına gerilemesi; ardından da tezkerenin kapsamını Powell'in telkinleriyle belirlemesi bu yargının açık delilleridir.

Buharlaşan para

Tezkerinin hava sahası ile sınırlanması Amerika'nın "şimdilik" bunu yeterli görmesindendir; Türkiye'nin bunda direnmesinden değil. Amerika "şimdilik" A Planı ile B Planı arasında bir harekat yöntemini uygun gördüğü için bunu yeterli görmektedir. Türkiye'ye düşen de "şimdilik" bu kadarını vermektir. "Şimdilik" istenen budur ve arkasının geleceğini tahmin etmek yani; asker konuşlandırma ve üs kullanımı isteğinin kapıda olduğunu söylemek hiç de abartı değildir.

Fotoğrafı netleştiren diğer unsurları da backgroundlara küçük referanslar yaparak sıralamaya devam edelim... Önce Ekonomi Bakanı, mahzun bir çehreyle, ortada bir yardım ve kredi paketinin bulunmadığını ve hatta gündemde olmadığını söyledi. Yani, bir önceki sabah detaylarına kadar anlatıp piyasaların ağzının suyunu akıttığı, 2+4 x 6 milyar Dolar'lık paketin buharlaştığını itiraf etti. Aslında paket, dün değil ikinci tezkerenin reddedildiği akşam buharlaşmıştı ama hükümet, Amerika'ya karşı direncini ifade edecek cümleleri seçmekte zorlandığı için piyasaların kredi beklentisini bir türlü engelleyemedi.

Bunun sonucunda da Pazartesi sabahı dalgalanan pisaya, Salı sabahı ağzına çalınan bir parmak bal sayesinde durulda ama dün gerçekle yüzleşti. Şimdi yapılması gereken hem piyasaların bu gerçeğe alışması, hem de hükümetin kredi beklentisini ortadan kaldırmanın bir yolunu bulmasıdır. Çünkü, beklentinin zemini kaymıştır. Amerika'nın, Büyükelçi Pearson aracılığıyla yaptırdığı açıklama Türkiye ile bu ülke arasındaki ekonomik hattın hangi seviyelere gerilemiş olduğunu pek güzel anlatmaktadır. Sanki merak edilen ve beklenen buymuş gibi Büyükelçi, "ABD, Türkiye'yi ekonomik programi sürdürdügü sürece desteklemeye devam edecektir" demektedir. Demek oluyor ki, Türkiye'nin bugün Meclis'te oylayacağı tezkere karşılığında Amerika'dan alabileceği ekonomik destek, IMF programı hakkında sarfedilen iki sıradan cümleden ibaret kalacaktır. Acı olan, bu sözlerin Türkiye'nin de beklentisine mazhar olmasıdır. Bu, Başbakan Erdoğan'ın sözkonusu açıklamanın hemen öncesinde, Washington'un ekonomik programa desteğinin devam ettiğine dair bir açıklama yapılacağını haber vermesinden anlaşılmaktadır.

Türkmen kartı!

"Hibe, yardım, uzun vadeli düşük faizle kredi... " derken, kirli savaşta vereceğimiz desteğe karşılık payımıza düşen, büyükelçilikte çalakalem hazırlanmış üç paragraflık "elma şekeri"nden ibaret kalmıştır. Zaten sürmekte olan birşey yeniden ambalajlanıp Türkiye'ye bir lütuf olarak ihsan edilmiştir. Hepimizin bu büyük destekten! anlaması gereken şey; ekonomik yapımızın güvenilir bir dostun desteğiyle sapasağlam ayakta olduğu değil, tersine Büyükelçi'nin bir sabah kalkıp, ülkesinin program hakkında endişeleri olduğu açıklamasını yaptığı anda bu yapının yerle bir olacağıdır.

Gelelim, fotoğrafı netleştiren bir başka konuya, Ankara'daki muhalif gruplar toplantısı maskaralığına....

Görünen o ki Amerika, sadece kendi eliyle değil, başkalarının parmağıyla da Türkiye'nin ağzına bal çalıyor. Adına, Iraklı Muhalif Gruplar denilen, savaşın küçük ganimet paylaşıcılarının yanına Türkmenleri de ekler gibi yapıyor. Hiçbir garantisi olmayan ve zevahiri kurtarırken bile sırıtan bu adımla Türkiye'nin kaygıları güya bertaraf edilmeye çalışılıyor. Gerçekte ise, Türkmenlerin Kuzey Irak'taki yönetime dahil edileceği mavrasının Türkiye'nin hareket alanını kısıtlayacağı ve Ankara'yı "sizinkileri yönetime de aldık, daha ne istiyorsunuz?" sorusuna muhatap bırakacağı gözden kaçırılıyor. Irak'ta da ne istediğine yıllardır karar veremeyen Türkiye, artık kredi umutları da suya düştüğüne göre herhalde; kerameti kendinden menkul "Türkmen kartı"nı bozdurup bozdurup harcayacak, piyasalarına bu yolla güven aşılayacaktır!


20 Mart 2003
Perşembe
 
MUSTAFA KARAALİOĞLU


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED