|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Bir Ak Parti milletvekili, New York Times'a, "Tezkereyi reddetmekle savaşa engel olacağımızı sanmıştık" demiş... Herhalde mahçup bir edayla bu sözleri söylemiştir... Benzer hislerle mukabele etmemi bekleyerek, bana da, "Bir hafta lâzım; tezkere reddedilsin, göreceksiniz savaş çıkmayacak" sözümü hatırlatanlar çıkıyor... Böylelerine, "Yahu, işte görmüyor musunuz, tezkere reddedildi ve savaş çıkamıyor; Türkiye yeniden oynaşmaya başlamasa Washington bu kadar efelenebilir miydi sanıyorsunuz?" diye avazım çıktığı kadar bağırasım geliyor... Tezkereyi reddeden TBMM, Amerika'nın gücünü kullanarak dünyayı kana bulamaya hazırlanan bir lobinin oyununu bozdu; şimdi aynı lobi, bir yandan ülkemize korsan asker sokarak, bir yandan da 'psikolojik savaş' yöntemlerini akıl almaz boyutlara vardırarak, savaşı kaçınılmaz kılmaya çalışıyor... Savaş bulutlarının ufukta görülmesiyle birlikte günlük mesâim neredeyse üç katına çıktı. Evvelce günün iki saatini ekran başında geçiriyorsam, şimdi en az altı saatimi dünya medyasını izlemeye ayırıyorum. Elimin altında binlerce sayfalık önemli belge bulunuyor. Paul Wolfowitz'i bilemem ama, Richard Perle'ün şu anda ne düşündüğünü, nasıl tepki vereceğini bilebilecek durumdayım... Bütün bu çalışmalarla vardığım sonucu neredeyse üç aydır herkesle paylaşıyorum. Tezlerim çok basit; basitliği kısa süre içerisinde meydana gelen olaylarla sağlanabilmesinden... "Mübalağa" demeyeceğinizi bildiğim için buraya kaydetmekte bir mahzur görmüyorum: İlk yazdığım veya söylediğimde dudak bükülen bir çok 'gerçek', kısa zamanda 'doğru' olarak ortaya çıktı ve sadece bizim ülkemizin gündemine girmedi, dünyanın dört köşesinde konuşulup tartışılmaya da başlandı. Bu sütunu okuduğu gibi verdiğim linklerle dünya medyasına da göz atanlar, eminim, bunun farkındalar... İsterseniz, 'basit' dediğim tezlere kuşbakışı göz atalım... İlk tezimi, Washington'un, Türkiye üzerinde baskı uygulayarak, "Siz olumlu cevap vermeseniz de biz bu savaşı başlatacağız, bizim 'B Planımız' var" dediği günlerde dile getirmiştim. Herhalde hatırlayacaksınız: "Amerikan savaş planlarının hemen bütünü kuzeyden (Türkiye'den) cephe açılması üzerine kurulu; Washington'un bir 'B Planı' yok; varsa bile, B Planı da C Planı da hep Türkiye'yi içine alacak biçimde..." "Tezkere reddedilsin, bir hafta içerisinde global platformda meydana gelecek gelişmelerle savaş imkânsız hale gelecek" sözümü de bu ilk tespit üzerine oturttuğumu hatırlayacaksınız... Peki, ne oldu? TBMM tezkereyi reddedince, Washington, Akdeniz'deki gemilerine "Güneye inin, kuzey cephesinden vazgeçtik" mi dedi? Aradan bir hafta değil haftalar geçti, savaş mı çıktı? Tersine, Amerikan gemileri hâlâ Türk karasularının bitişiğinde duruyor; bir bölümü İskenderun limanına izinsiz yükünü boşalttı... Amerika'nıun dört ay önce Kuveyt'e taşıdığı askerler sıkıntıdan patlıyorlar... Hemen her platformda dile getirip yazdığım ikinci tezim şuydu: "Tezkerenin reddi, BM Güvenlik Konseyi'nin üyelerine de cesaret verecek; Washington oradan da istediği kararı çıkartamayacak..." Hep beraber gördük ve yaşadık. ABD'nin bazen tehdit, bazen rüşvetle dize getirmeye çalıştığı, Şili, Gine, Pakistan gibi ülkeler, "Tasarıyı zorlarsan reddedilir" mesajını açık dille verdikleri için, savaş kararı BM kapısından geri püskürtüldü. Fransa, Almanya ve Rusya daha kişilikli davranabildi Türkiye'nin sağlam duruşu sayesinde... Üçüncü tezim ise bu ilk ikisi üzerine oturuyor: "BM Güvenlik Konseyi'nden savaş kararını geçiremezse, Washington, ancak Türkiye'yi yanına alarak bu savaşı başlatabilir. Türkiye, hakkında BM kararı bulunmayan, yani 'uluslararası meşruiyet'ten yoksun bir savaşa yandaş olmazsa, Washington'un yapabileceği hiçbir şey yok..." Diğer iki tezim gelişen olaylarla doğrulandı. Üçüncü tezin doğru olup olmadığı da, Bush'un verdiği mühlet dolmak üzere olduğuna göre, siz şu satırları okuduğunuz saatlerde anlaşılmış olacak... Bütün kalbimle umudum, bu tezimin de doğru çıkması; aksi hal, dünyanın cehenneme dönmesi demek... Durum böyle olduğu halde, red oyu veren milletvekilinin utangaçlığı ne oluyor? Olan şu: Amerika'nın gücünü kullanarak kendi özel çıkarları istikametinde bir dünya düzeni kurmaya kalkışan 'savaş lobisi', blöfle sonuç alabilmek için bastırdıkça bastırıyor. Yaptığının adı 'psikolojik savaş'... Irak'a 48 saat mühlet veriyorlar, sonra bize dönüp, "Görüyorsunuz işte, biz nasılsa vuracağız, gelin beraber vuralım" diyorlar... Tayyip Erdoğan hükümeti "Hiç değilse hava koridoru açın" teklifine yüz çevirsin veya tezkere TBMM tarafından bir kez daha reddedilsin... 'Savaş lobisi', Türkiye'den benim beklediğim sertlikte bir cevap alabilseydi, her çareye başvurararak gerçekleştirmeye çalıştığı savaşı daha baştan göze alamayacaktı... Ne diyeceğinizi biliyorum: "Evet, ilk iki tezin -hasbelkader- doğru çıkmış olabilir, ama ya sonuncu tez yanlışsa; ya biz uzak dursak bile, BM onayı olmadığı halde Washington bu savaşı başlatırsa?" Benim buna verilecek cevabım kısa: "Sanmıyorum. Ama, lobinin gözünü o kadar kan bürümüşse, Lahey'deki BM savaş suçları mahkemesi bu tür durumlar için kuruldu..."
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |