|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Meral Tamer'in dünkü yazısındaki şu tespiti önemli: "Gözü dönmüş ABD'nin, Irak'ı gayrimeşru işgalinde düğmeye basan ülke Türkiye olmamıştır..." Bu tespit daha ileriye de götürülebilir: Türkiye bu kirli savaşa açık ve etkili lojistik destek de vermemiştir. Kimilerinin Türk-ABD ilişkilerinin ağır bir krize girdiğini söyleyerek, üçüncü tezkerenin gelmesi için zemin hazırlamaya, hükümet ve kamuoyu üzerinde baskı oluşturmaya çalışmalarını, her ne sebeple ve şartlar ne olursa olsun AKP İktidarını hırpalamaya dayalı tahlilimsi ayak oyunlarını, merkez medyaya hakim olan "savaşkan ve muhasebeci" ruh halini bir an için unutalım ve soralım: 1. Bu noktaya AKP hükümetlerinin tutarlı politikalarıyla mı ulaşıldı? AKP'nin "kriz siyaseti" ya da "genel bir dünya ve Türkiye vizyonu" var mıydı? 2. Yaşanan bu savaş süreci hükümetler tarafından nasıl yönetildi? Bu "kriz yönetimi"nin yarına da uzanabilecek ne tür sonuçları oldu? Bu sorular etrafında yapılacak tartışmalar önemli... Zira gelinen nokta sadece sonuca bakılarak geçiştirilemeyecek kadar kritik. Türkiye'nin önünde gerek uluslararası ilişkiler açısından gerekse ekonomik programın yürütülmesi açısından çetrefil bir yol var. Ve yol, bu noktaya nasıl gelindiğinin, yolda ne kazanılıp ne kaybedildiğinin muhasebesi yapılmadan, sağlıklı bir şekilde katedilemez. Şimdi gelelim sorulara ve yanıtlarına... Bir kere "tereddüt" diye bir "siyasi pozisyon" yoktur. Ne var ki, siyasi iktidarın üç aylık öyküsünü tanımlayacak en doğru kelime de budur. Diğer bir deyişle savaş dışı bu noktaya ya da bu "yarı-pasifik aşama"ya AKP'nin bilinçli ve ilkeli politikalarıyla gelindiğini söylemek mümkün değildir. Bu köşeyi takip edenler bilirler; son iki ayda en çok altını çizdiğimiz husus, AKP liderinin savaş ve savaş karşıtlığı gibi iki zıt fikir arasında gidip gelmeleri, bu kararsız ruh hali içinde uluslararası konjonktüre ve maruz kaldıkları baskılara göre gün be gün tavır değiştirmeleriydi. ABD ile yürütülen görüşmeler, para ve pazarlığın ön plana çıkması aslında bu "tereddütün etkisi", bir "zaman kazanma aracı" ya da "olmayan ilkeleri faydalarla ikame etme çabasının sonucu"ydu. Nitekim Erdoğan ve Gül en barışçı noktadan savaşçı noktaya kadar savrulabilmiş, nihayetinde savaşa tam destek kararı almış ve ikinci tezkereyi TBMM'ye sevketmişler, tezkere meclisten geçmeyince bu kez bu karara sahip çıkmış ve tekrar zaman kazanma politikasına yönelmişlerdi. Kabul etmek gerekir ki, hükümet açısından bugün gelinen nokta ABD'nin ikinci tezkeredeki taleplerinden vazgeçmesiyle mümkün oldu. Yine kabul etmek gerekir ki, savaşın yaratacağı tahribatlarına karşı tazminat türü hiç bir güvenceye ulaşmayan ve Kuzey Irak'a Türk askeri sokma konusunda ABD'nin açık direnciyle karşılaşan, yani ilk yaptığı mutabakattan geri düşen AKP gelinen noktadan pek memnun değildir... Peki durumun Türkiye'nin AKP'ye rağmen savaş dışında kalmasından başka bir anlamı var mı? Var... Bir kere "AKP yönetimi yaşanan sorunu sadece bir Irak meselesi ve ABD'yle ilişkiler olarak algılamıştır". Gelişmelerin arkasında yatan ana unsurları, örneğin "uluslararası güç ilişkilerindeki devasa değişimi" ya da "çok kutuplu bir dünyaya doğru ilerlenişi", AB'nin bölünme ve "yeni ittifakların doğma ihtimalini" görmemiş, en azından bu çerçevede bir analize girişmemiş, dolayısıyla "Türkiye'ye buna uygun bir konum biçmemiş" ve "bu konuma uygun politika geliştirme çabası göstermemiştir". Bu tür bir "pragmatizm" AKP'yi yanlış ve tek boyutlu politikaların tuzağına düşürmüş, ilkeli ve ileriye dönük, ABD'yle ilişkileri salt stratejik ortaklığa indirgemesi gereken bir savaş karşıtlığı bu koşullarda üretilememiş, akla bile gelmemiştir. Bu vizyon eksikliği ölümcüldür, Türkiye'yi git gide bağımlı bir değişken haline getirmektedir ve "kriz politikası" açısından AKP şu ana kadar başarısızdır. "Kriz politikası" ne denli başarısız olmuşsa, özellikle ekonomi ve uluslararası ilişkiler açısından "kriz yönetimi" de o denli sorunlu olmuştur. O da Salı gününe...
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |