AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y A Z A R L A R
Kıbrıs'ta umutlar ayakta

Şu sıralarda Kıbrıs önemli bir iletişim devrimine tanık oluyor. "Ağzı olan konuşuyor" denir ya, aynen öyle. Herkes tartışmanın tarafı. Radyolar, televizyonlar, sabah-akşam, açıklanan görüşleri izleyicilerine taşıyor. İkiden fazla kişinin biraraya geldiği her mekân derhal tartışma platformuna dönüşüyor.

Konu, herhalde tahmin ettiniz, adanın geleceği... Adanın güneyinin Avrupa Birliği (AB) üyesi haline gelmesi, kuzeyinde yaşayanlar için ciddi bir soru: Acaba AB üyesi olmakla elde edilen yararlar kuzeyde yaşayanların da payına düşecek mi? Yoksa, oldu-bittiler yüzünden daha da zor durumda mı kalınacak?

Kıbrıs Türk'ünün kafası binbir soruyla karışık. Bir yandan, 1974'ten beri iki tarafı birbirinden ayıran yeşil hat, herkesi şaşırtan bir kararla, dört çıkış kapısıyla parçalandı. Hergün yüzlerce Rum ve Türk diğerinin bölgesini ziyaret ediyor... Kuzeyde ilerlerken, sarı zemine siyah yazılı plakaları üç harfle başladığı için"Rum'a ait" olduğu anlaşılan çok sayıda otomobile rastlanıyor. Türk'ü ve Rum'u ile Kıbrıslı beraber de olunabileceğinin şaşkınlığını yaşıyor...

Bir öğretim üyesi, ailesiyle birlikte yeşil hattı geçtikten sonra yollarını keserek kendileriyle röportaj yapmak isteyen Rum televizyoncunun, 1974'te terk ettikleri güneyde kalmış evlerini o günden beri işgal eden Rum olduğunu öğrenince duydukları şaşkınlığı aktarıyor... Bir başkası, "O da bir şey mi?" deyip gerçekten "Bu kadarı da olmaz" dedirten bir tesadüfü anlatıyor: Güneyden kuzeye göçen Türk, yeşil hattı geçip eski evine gittiğinde, kuzeyde evine yerleştiği Rum'u kendi evinde oturuyor bulmuş...

Doğru veya yanlış; ancak bu tür hikâyeler hiç garipsenmeden dilden dile dolaşıyor...

Sınırı iki taraflı açma kararını verenler sonucun bu noktaya varacağını öngörebildiler mi, kuşkuluyum. Ancak kuşkulu olmadığım nokta, iki tarafın da bu serbestlikten hayli memnun kaldığı. Bu sebeple, her iki taraftaki yöneticiler, yeni politikalar tespit ederken, olanı olmamışa çevirebilme hesabı yapmıyorlar. Günü birlik açılan kapıdan ziyaret izni, Türk yönetimi tarafından, gece yatısına da imkân verecek hale getirildi. Rum yönetimi de, buna, gönülden istemese bile, başka bir jestle mukabele etme ihtiyacı hissetti...

Kıbrıs'ta, çözüm için Türkiye'ye dönük yüzlerin umut bağladıkları Tayyip Erdoğan ve Ak Parti iktidarı... Tavırlarında olumsuz yönde önemli değişiklikler olduğunu fark ediyorlar, ama yine de "Çözümsüzlük çözüm değildir" başlangıç noktası umutlarını ayakta tutuyor. Burayı ziyaret eden Başbakan Erdoğan'ın, yanında Kıbrıslı siyasiler olduğu zaman yaptığı açıklamaları değil, kendini en serbest hissettiği zaman ve daha çok halkla birlikteyken söylediklerini önemsiyorlar.

Ankara'nın Kıbrıs'a baktığında göremediği de zaten bu: Kıbrıs'ta yönetimle halk arasında ciddi bir bakış farkı var. Bu fark en fazla 'çözüm' konusunda kendini dışa vuruyor. Geleneksel olarak muhafazakâr 'kuşkucu' çizgiyi savunan Kıbrıslılar bile, 'AB perspektifi içerisinde çözüm' noktasına gelmiş görünüyor. Çözümsüzlük Kıbrıslı'yı hiç bu kadar endişelendirmemişti.

Türkiye için AB konusunda bir takvim var, Kıbrıs Türk'ü ise kendi takviminden yaprak koparmakla meşgul. Önlerindeki ilk yaprak bu yıl sonunda yapılacak seçimler; sandıktan daha temsilî bir hükümet çıkacağına ve çözümün zorlanacağına inanıyor Kıbrıslı. Ardından da, çözümün, Mayıs 2004'e kadar yakalanabileceğine...

Kıbrıs'ta hemen herkes karamsarlıkla iyimserlik arasında gidip-gelen bir havada; ancak, iyimser hava, her şeye rağmen, ağır basıyor...


16 Mayıs 2003
Cuma
 
FEHMİ KORU


Künye
Temsilcilikler
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED