"Felaket fısıltıları" erken başladı, galiba yıllar geçse de "korku duvarları"nı yine "ortada 28 Şubat var yandan geç" diyerek endişeyle dolanmak zorundayız. Kaderimiz hiç değişmeyecek, Avrupa Birliği hayalleri ve demokratikleşme umutları kurduğumuz bütün dönemlerde, "kör" bir karanlığın içinde bir kez daha "belirsiz" bir geleceğe doğru savrulma endişesi peşimizi hiç bırakmıyor.

Baksanıza, Uluslararası Stratejik Çalışmalar Enstitüsü'nün son stratejik raporunda açık açık darbe senaryoları pazarlanmaya başlandı bile.

Rapordaki ifadeleri biraz "ingiliz üfürmesi" olarak görmekle birlikte, aslında saygın bir kuruluş olan IISS'nin şu değerlendirmeleri son derece ürkütücü: "Askerler, öncelikle yapacakları açıklamalar, bazı hükümet yetkililerine yapacakları ziyaretler ve Milli Güvenlik Kurulu'nda sunacakları tasarılarla belli bir baskı oluşturmaya çalışacaklar. Hükümet, eğer buna rağmen herhangi bir radikal değişikliğe yeltenirse, TSK askeri sokağa çıkarabilir."

"Bir askeri darbe olasılığından" sözeden raporun en ilginç tarafı, TSK alt kademelerinin Genelkurmay Başkanı'nı "sert davranma konusunda" zorladığını belirten bölümleri olsa gerek. Bu ifadeler, bizde demokrasiden hiç hazzetmeyen, bu yüzden de fazla demokrat buldukları Genelkurmay Başkanı Özkök'ü hedef gösteren "apoletli" köşe yazarlarının son günlerde fazlaca dillendirdikleri hezeyan cümlelerine çok benziyor.

Sakın bu uluslararası saygın kuruluş, medyamızın sivil komutanlarından esinlenerek böyle bir rapor hazırlamış olmasın. Çünkü bu Tonga Kralı'nın akrabalarının son günlerde fena halde canı sıkılıyor. Bu yüzden de, biraz fazla darbe üfürükçülüğü yapıyorlar.

Uluslararası Stratejik Çalışmalar Enstitüsü raporunun kafa karıştıran bir tarafı var. Doğrusu insan merak ediyor, AK Parti iktidarının gerek dış, gerekse iç politikada son derece şeffaf ve aynı zamanda devletin "güç merkezleri" ile barışık politikalar izlediği bir dönemde "darbe tellallığı" yapan böyle bir rapor da nereden çıktı?

Raporun, "eğer AK Parti askerleri rahatsız edecek bir politika uygularsa" şeklinde varsayımlara dayalı bir dil kullanması, sanki Türkiye'de birilerinin özellikle üfürmesiyle raporda yer almış gibi bir izlenim doğurması doğrusu son derece rahatsız edici. Tam da Türkiye'de piyasaların "bahar havası" yaşadığı, ekonomik göstergelerin iyiye gittiği bir dönemde "darbe fısıltıları"nın dolaşıma sokulması ayrıca çok anlamlı...

Acaba diyorum, 23 Nisan "resepsiyon krizi"yle gerekli "yüksek gerilimi" sağlayamayan bazı çevreler, askerin "iç dengeleri" açısından hassas bir dönem olan 30 Ağustos üzerinden yeni bir "gerilim stratejisi" üretmeye mi çalışıyorlar?

Çünkü, IISS raporunun temel tezleri bizim medyanın "sivil komutanları"nın kabus senaryolarıyla neredeyse tıpatıp örtüşüyor. Ancak hemen belirtmek gerekiyor ki, bu senaryoların ya da "karanlık beklentiler"in hiçbir reel ve toplumsal dayanağı yok. Ayrıca Türkiye, gerek ekonomik gerekse demokratik anlamda doğru yolda.

Bilelim ki, işlerin tam da yolunda gittiği bir dönemde ülkenin tekerine taş koymak, bu topraklarda yaşayan hepimiz için sadece yeni hayalkırıklıkları yaratır o kadar...

MEHMET OCAKTAN

Künye

Temsilcilikler

AboneFormu

MesajFormu