|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Her milletin layık olduğu idareyi yaşayacağı öncülünden hareket ederek bazı tespitlerde bulunmayı deneyebiliriz. Siyasî bağlamda kullanılan bu cümle, özellikle son 150 yıl içinde genellikle bir kahrı ifade etmek için sarf edilmişti. İnsanlar kötü bir idare altında yaşadıklarını düşündükleri ve hissettikleri her defasında kendilerini de çaresiz durumda görüyorlarsa, söz konusu çaresiz ve aciz durumlarını, bu ifadeye başvurarak açıklamaya çalışmışlardır. "Her millet layık olduğu idareyi yaşar" cümlesini söyleyen kimse, bu durumda, daha iyisine layık olmadığını, hatta yürürlükteki idareye müstahak olduğunu dile getirmeye çalışır. Aslında bu edilgin tavır, kendi içinde daha olumsuz anlamlara da göndermede bulunmaktadır. İçinde yaşadığı menfi durumu, sözü geçen cümle ile belirleyen kimse, aynı zamanda bu menfi duruma razı olması gerektiğini de anlatmak istemektedir. Böylece ortaya çıkan boyun eğici tavır, bu bağlamda, insanı kendi olumsuzluklarının, edilgin halinin batağına saplamakta ve sonunda şikâyetçi olduğu statükoya rıza gösteren bir anlayışa ulaştırmaktadır. Statükodan hem şikâyetçi, hem ona razı olma gibi bir çelişki yaşanmaktadır. Bu çelişki, zaten bir başına insanı huzursuz kılmaya yeter. Ne tuhaftır ki, teselli de, gene aynı cümleden beklenmekte ve çelişkisinin huzursuzluğunu yaşayan kimse: "Her millet layık olduğu idareyi yaşar" diyerek haline bir mazeret yakıştırmaktadır. Oysa bu aynı cümleden dinamik bir anlama ulaşmak mümkün değil mi? Bu cümle aslında insanları atalete sevk etmek için değil, onları ataletten kurtarmak, içinde yaşadıkları duruma müdahale etmelerini sağlamak için söylenmiştir diye düşünebiliriz. Her milletin layık olduğu idareyi yaşayacağını söylemek, kendini şerefli ve asil telâkki eden bir millet ve onun fertleri için, şerefli ve asaletli bir hayat tarzını talep etmeye müncer olur. Eğer böyle bir millet, içinde yaşadığı hayat tarzını zilletle malûl görüyorsa, o zilletten kurtulmak için, içinde yaşadığı şartlara müdahale etmesi mecburiyetiyle karşılaştığını fark eder. İnsanların layık olduğu idareyi yaşayacağını söylemek, aynı zamanda onların neye liyakat kesbettiklerini söylemek demek olur. Bu da, bizim kendimizi neye layık saydığımızla bağlantılıdır. İnsanlar kendilerini içinde yaşadıkları statükonun menfi şartlarına layık sayıyorlarsa ona uyum sağlamaya çalışırlar, yok eğer kendilerini daha iyi şeylere layık görüyorlarsa statükoyu kendilerine layık gördükleri duruma doğuru değiştirmeye, evirmeye, dönüştürmeye zorlarlar.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Röportaj | Karikatür | Çocuk |
© ALL RIGHTS RESERVED |