|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
var olanı yansıtır
Yemek yapmak üzere mutfağa geçen hanımlar, uzmanların pratik önerilerine kulak vermeleri halinde, olağanüstü lezzetler ortaya çıkarabiliyor.
SEVDA ALKAN
Kazakistan doğumlu piyanist ve besteci Anjelika Akbar, 1990'dan beri Türkiye'de yaşıyor. Türkiye'de klasik müziğin ihmal edildiğini ifade eden Akbar, "Bu, aslında normal bir durum. Hindistan'a da gitseniz Hint müziğinin çok geliştiğini, ama klasik müziğin ihmal edildiğini görürsünüz. Ama bu, ülkenin suçu değil. Müzik de dil gibidir. Eğer birkaç dil bilirsen vizyonun genişler" diyor. "Türkiye'de virtüöz olmak zoru seçmekti" diyen Akbar, virtüözlerin yurtdışında daha büyük bir dinleyici kitlesine sahip olduğunu anlatıyor. Akbar, şöyle devam ediyor: "Türkiye, klasik müzikle sonradan tanıştı. Burada konser salonlarını 500 kişi, bin kişi dolduruyorsa, yurtdışında onbinlerce kişi salonları dolduruyor. Batı klasik müziğinde o kadar güzellikler var ki, bu güzellikleri insanlara ulaştırmak istiyorum. Burada da duygu alışverişi önemli. Tabii ki yurtdışında virtüöz olmak daha kolay ama ben zor olanı seçtim". Asena ismi polemik yarattı "Bach A L'orientale" adlı kasetle klasik müziğin duayenlerinden Johann Sebastian Bach'ın eserleri eşliğinde dansöz Asena'nın oryantal yapmasıyla birlikte klasik müzik otoritelerinin, takdir edenler ve eleştirenler diye ikiye bölündüğünü ifade eden Akbar, eleştiren kesimin 'Asena' ismini duyar duymaz, çalışmayı analiz etmeden reddettiğini söylüyor. Türkiye'de dansözlerle darbukanın kötü bir imajı olduğunun altını çizen Akbar, "Ama ben bunun farkında değildim. İşin sanat boyutuyla ilgilendim" diyor. Kasetin piyasaya çıkacağı gün Asena'nın vurulduğunu hatırlatan Akbar, kasetin çıkmasıyla ilgili yaşadığı tereddüdü ise şöyle anlatıyor: "Vurulduğuna inanamamıştım. Ortağımla düşünmeye başladık. Kaset piyasaya dağılmamış ama basına gönderilmişti. Türkiye'de genelde böyle şeyler olunca tam tersine ne varsa piyasaya sürerler. Vurulduğunda tüm ilgi ondaydı. Bu durumda kaseti çıkarmak istemedik. Ama daha sonra da Asena'nın bu çalışmaya olan inancı ve sevgisini gözönünde tutarak piyasaya çıkarmaya karar verdik. Çünkü bu kaset ile Asena bambaşka bir yere gelecekti. Eğer kaseti durdursaydık, 'önce vuruldum, şimdi de kaset durdu' diye Asena daha çok üzülecekti." ÖLÜM VE MÜZİK Bach, İbni Sina, Mevlânâ gibi birçok isimden etkilendiğini ve onların kendisine manevi hocalık yaptığını düşündüğünü kaydeden piyanist ve besteci Anjelike Akbar, beste yaparken herşeyin ilham kaynağı olabileceğini ifade ediyor.
Doğumundan itibaren müzikle içiçe olan Akbar'a, "Öldüğünüz zaman ardınızdan hangi parçanın çalınmasını isterdiniz" diye sorduğumuzda şu cevabı alıyoruz: "Bilmiyorum. Sadece elbise değiştiriyoruz. Ruhumuz ölmüyor. Geldiğimiz yere geri gidiyoruz. Zaten eğer dünyadan ayrılmışsam, dünyayla ilgili hiçbir şey ilgilendirmez o zaman. Orası Anjelika Akbar için daha geniş bir yelpazede sanırım". Babasının filozof kimliğinden dolayı küçük yaşlarda tüm dinleri araştırdığını belirten Akbar, "Benim için 'teklik' felsefesi önemli" diyor: "Bütün görünenler ve görünmeyenler O'nun alanının içinde. Bu dünyada Allah'a ait olmayan hiçbir şey yok. Önemli olan bunu hissediyor, anlıyor muyuz?"
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Röportaj | Karikatür | Çocuk |
|
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © ALL RIGHTS RESERVED |