|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
İkiz kuleler birer birer patlayıp kırıldığında; bu iki kulenin kalbine saplanan niyetten, hatta bu iki kulenin varlığından bile haberdar olmayan insanların canının yanacağı, kulelerin gölgesinin düşmediği uzak coğrafyaların tozunun büyük bir öfkeyle attırılacağı o kadar belliydi ki! Dünya hegemonyasını pekiştirsin diye, eline asla vazgeçemeyeceği işe yarar bir gerekçe geçiren, babasından devraldığı ham kini işleyerek kan davasına çeviren ve sıvılaştı sıvılaşacak plastikten suratını buruşturarak tehditler savuran Bay Yankee, adını aylarca lanetle andığı "sorumlu"nun varlığını; askeri donanım üreticisi şirketlerin hisselerini yüzde 40'lara varan bir oranla artıran Afganistan askeri harekatında binlerce insanın öldüğü gerçeğiyle birlikte unuttu; kendine yeni bir "sorumlu", yeni bir "amaç", yeni bir "hedef" icad etti. Birer rakama dönüşecek canlar ise, zaman daralmış olsa da yaşıyor hâlâ. Yankee kini şimdi, Amerika'nın ve "üzerinde güneş batmayan ülke"nin binlerce askeri, F-14'ler / F-15'ler ve patriotlar aracılığıyla kusulacak. Bir diktatör diğerine söz geçiremiyor diye, haritaların yırtıldığı yerden yine kan sızacak. Akan kan petrol olacak, para olacak, zafer olacak. Ne kadar kaçınırsak kaçınalım boğazımıza yine bir hıçkırık saplanacak, üzerimize yine kan sıçrayacak! ABD halkı dahil, dünya halkları ayaktaymış, kimse savaş istemiyormuş, başka bir yöntem bulunsun diyormuş, bir ağızdan petrol için kan akıtılmasın, masum insanlar, çocuklar ölmesin diye haykırıyormuş; hiç bir şey farketmiyor Bay Plastik Surat için. Kendi ekonomisi canlansın, parlak kırmızı kandan zafer nişanını taksın diye gögsüne; peşpeşe mazeretler üretip bir ülkeyi, bir halkı yeryüzünden silebileceği tehditini püskürüyor işte. Amerikan emperyalizmi, sadece askeri-siyasi gücünü değil, kültürel-ideolojik araçlarını da eş zamanlı sürüyor cepheye. "Kraliçenin hizmetkarı" Bond, şu bildiğimiz 007 James Bond, tüm dünya sinemalarında vizyona sürülmüş "Başka Gün Öl" filmiyle; ultra gelişkin arabaları, her renkten çeşit çeşit kızları, tek telinin kımıldamadığı jöleli saçlarıyla bir kez daha turluyor dünyayı. "Yüce amaçlar" uğruna, uğradığı coğrafyaya acı ve ölüm taşıyor ama kimsenin ses etmemesini, bir kez daha uslu "seyirci"ler olmasını ve öyle kalmasını istiyor. Pentagon ve Hollywood, bildik bir yöntemle dünyayı yine terbiye ediyor. Ama işte, kendi içlerinden de çıkıyor "terbiyesiz"ler. Başta "Hollywood'un asi çocuğu" Seen Penn olmak üzere pek çok yıldız isim, Bush'u ve Amerika'nın Irak politikasını dobra dobra eleştiriyor. Bir tek Tom Cruise ve Steven Spielberg onaylıyor olup biteni. Türkiye'de de, her kesimden halk, aydınlarıyla birlikte ilk defa aynı şeyi söylüyor. Şairler, ozanlar, oyuncular, yazarlar, entelektüeller; dergiler, örgütler, dernekler, birlikler.. tavrını koyuyor ortaya ve Ortadoğu üzerine dönen hesapları açık ediyor. Beş kıtadan, tek ses geliyor. Geliyor ama, Bay Plastik Surat çelikten ağzıyla yine gür gür gürlüyor. Irak halkı için zaman gittikçe daralıyor. Toprağımızın hemen uzantısında; hiç de uzak olmayan bir geçmişte bizim olan bir coğrafyada, gözleri gözlerimize, yüzleri yüzlerimize benzeyen insanlar şimdi ne düşünüyor, ne hissediyor acaba? Birbirlerine nasıl bakıyorlar? Anne-babalar çocuklarının küçücük yüzlerini avuçlayıp da, kara üzüm tanesi gözlerinin taa içine bakınca, söyleyecek söz bulabiliyor mu? Bulamıyorlardır herhalde. Sözün bittiği yerde ne söylenir ki! "Allah" deyip susuyorlardır. Sss...
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat| Arşiv Bilişim | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |