T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Bu 'yazı'nın gazete sayfalarında işi ne?

Başbakan Abdullah Gül'ün, MİT Müsteşarı'na gönderdiği, "güvenlik soruşturmalarının yumuşatılmasına dair yazı" kaç gündür gazete sayfalarında dolaşıyor.

Gazeteler de, devletin gizliliğine ait bilgilerin ortalıkta dolaşması bir "istihbarat zafiyeti" değilmiş gibi, Başbakanlık tabebinin hangi mesnede dayandığını tartışıyor.

Efendim, MİT'e gönderilen talimat köşkü karıştırmış da, köşk (Başbakanlığa güvenmediği için) kendi olanaklarını seferber ederek atamaları çok sıkı takibe almış da, hâlâ eşi başörtülü olan kamu görevlileri varmış da, 100'den fazla atama bu yüzden köşkte bekletiliyormuş da, Başbakan güvenlik soruşturmalarının yumuşatılmasını talep edemezmiş de, estek köstek...

Bunları tartışıyorlar.

Kimse şunu sormuyor:

Bu "yazı"nın gazete sayfalarında işi ne?

Kim sızdırdı bunu?

Bundan böyle, devletin gizliliğine ait her yazışma, her rapor, her kripto, önce gazete ve televizyonlara mı servis edilecek?

Tabii konu, birinci derecede MİT Müsteşarı'nı ilgilendiriyor.

Çünkü amir talimatını içeren bir yazı bu.

"Amir talimatı"na muhatap olan bir memur ya bunun gereğini yapar, ya da (gereğini yapmak nefsine ağır geliyorsa ve de buyurulan iş prensiplerine aykırıysa) istifa eder.

Peki, Müsteşar ne yapıyor?

Ne buyurulan işin gereğini yapıyor, ne de istifa ediyor. Üstelik, bu bilginin basına sızdırılması yeterince vahim bir durum değilmiş gibi, bir de amiriyle (Başbakan'la) polemiğe giriyor. Biz gazetelerin yalancısıyız...

Hadise şu:

Kamu atamalarında daha önce istihbarat raporları kullanılıyordu.

Güvenlik birimlerinin (çoğu zaman hukuk dışı kıstaslarla) "sakıncalı" ilan ettiği kişiler kamu görevine atanamıyordu.

Başbakan bu teamülü "hukuk dışı" buluyor ve "yumuşatılmasını", hiç değilse adli makamlara intikal etmiş eylemlerle sınırlandırılmasını istiyor.

Doğrusu da bu değil mi?

Başbakan'ın MİT Müsteşarı'na talimatı şu:

"Güvenlik soruşturması ve Arşiv Araştırması Yönetmeliği gereğince, kamu görevlileri hakkında Başbakanlıkça Müsteşarlığınızdan istenecek güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmalarında, suçun şahsiliği evrensel kuralı çerçevesinde kişilerin doğrudan şahısları ile ilgili olmayan istihbari bilgilerin değil, yalnız adli makamlara intikal eden eylemlerin bildirilmesi..."

Yanlış mı?

Bir kişinin suçlu olduğuna istihbarat örgütleri mi, hukuk mu karar verecek?

Üstelik, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın da altını çizdiği gibi, bizdeki bu tür istahbarat raporları çoğu zaman "dedikodulara" ve gayrıciddi soruşturmalara dayanıyor.

Çünkü, insanları kimliğine, özel yaşamına, siyasal eğilimine bakarak "sakıncalı" ya da "muteber" ilan edemezsiniz; "yasa dışı" işlere bulaşmamışsa, devlet aleyhinde çalışmıyorsa ve yabancı bir ülkeye "casusluk" yapmıyorsa...


1 Şubat 2003
Cumartesi
 
MEHMET E. YAVUZ


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat| Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED