|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Dikkatinizi çekti mi? Diziler havasından geçilmeyen masalsı öyküleri, ortalamanın çamursu hallerine tekabül eden "13 yaş grubu" dilleriyle devasa birer ahtapot gibi kuruldu, iş, ekmek, savaş derdindeki gündelik hayatın orta yerine... İnsanlar birbirlerine sinirlendiğinde, durumu karşı tarafa Çocuklar Duymasın'ın Haluk'una taş çıkartırcasına 'Ana!' ünlemiyle belli edip, hafif komiklik arası karşı çıkışlarını 'ba ba ba ba'larla bağırıyor artık. Kendini tüketmişliğin yüzünüze parmak sallayan halleriyle Ekmek Teknesi'nin bezdirici klişesi 'Oy oy oy oy'larını ses tellerini titrete titrete fırlatıyor muhatabına bir çırpıda önüne gelen herkes. Ardından önceden ezber yaptığı rolünün hakkını bitamam verdiğinden emin olmanın getirdiği gürültü patırdı gülüşleri geliyor. Bu ekrandan fırlamışlık halleri garip bir de sevinç saçıyor yani öteye beriye. Durum bu; gülüyor insanlar bütün bu olup bitenlere, son derece neşeli biçimde... Kimse kendisi değil artık, bir başkası. İnsanlar kendi 'olmayış'ına gülüyor, yokluğuna. Yani ince bir sızı gibi hüzzam bir şeyler de var bu garabet manzarada. Öyle gülünüp geçilesi değil anlayacağınız. Biraz da durup düşünmek lazım gelen: Gerçek başladı, herkes ekran başına Zamanın o renkli kutudan insanların tam ortasına düşmediği bir dönem var mıydı acaba? Kurgunun, hakiki hayatın gözünden, burnundan, ağzından, kulağından içeri akmadığı bir vakit? Gerçek hangisidir mesela farklı bir soru olarak? Gerçek olan, devamlı ses veren ama hiçbir şey söylemeyen replikler, o havada karada her sorunun üstesinden gelen kahramanlar, orada deli dolu yaşanan hayatlar mı? Her kelimenin kötü bir kopya olduğu bir durumda, asıl gerçeğin replikler olması çok mu şaşırtıcı gelir kulağa? Hakikaten neden olmasın yani. Televizyonun içinde ciddi ciddi yaşanıyor olamazlar mı yani, ellerde çay bardakları, ağzı açık izlenen hayatlar? Şöyle biraz yukarıdan, onbinde bir ölçekten bakıldığında haritaya mesela... Zaman dizilerin zamanı, hayat dizilerdeki hayat gibi görünmüyor mu o yükseklikten... Öyle olmasa insanlar birbirini öldürecekmiş, kan kokusu dünyayı sersemletecekmiş, evren yüzlerce yılda katettiği insanlık yolunu gerisin geri dönecekmiş, hiç dert etmeden yaslanılabilir miydi ekranın duyuları kesilip alınmış yaşamına. Mevzu bu: Gerçek nedir, hangisidir? Savaş karşıtı eğlenceye buyurun
Bu arada, gündüz bülteninden kulağa çalınan dumanı üstünde bir haber: "'Savaş karşıtı' eylemlerden sonra, şimdi de 'savaş karşıtı' eğlence düzenlendi." Televizyon starları bir eğlence mekanında hem 'savaşa hayır' dedi, hem de eğlendi." Herkesin herşeye dair kendi meşrebince konuştuğu bir dili var anlayacağınız! O da ayrı bir konu tabii...
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |