T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Hayat ve ölüm…

Siyasi iktidarlar savaşa koşarken, dünya kamuoyu savaşa direnmeye, savaşı ve savaş fikrini protesto etmeye devam ediyor.

Bu tepkilerin savaştan daha önemli, anlamlı olduğunu, yeni dünya düzenine karşı oluşacak, ortaya çıkacak toplumsal hareketlere kaynaklık yapacağını kısa bir süre sonra göreceğiz.

Türkiye'ye de savaş karşıtı bir ruh hali egemen. Çeşitli gösteriler, eylemler, sivil çabalar birbirini izliyor.

Bunlardan birisi de son derece yaygın, kendiliğinden bir örgütlenmeyle ortaya çıkan, binlere varan bir katılımcı sayısına ulaşan Barış Girişimi. Bu girişim TBMM'nin 18 Şubat'ta yapacağı kritik oylama öncesi milletvekillerine yönelik bir metin hazırlamış. Bugün bu köşe onlara ve hazırladıklara metne ait:

"Sayın Milletvekili;

Bizler, Türkiye toplumunun yüzde doksan dördü, yabancı askerlerin Türkiye'de konuşlandırılmasına ve savaşa hayır diyor, sizin de hayır demenizi istiyoruz. Sizi Meclis'e biz gönderdik, kulağınız grup başkanlığında değil, millette olsun. Üstelik siz de biliyorsunuz ki, milletin sesi, vicdanınızla aynı komutu veriyor: "Savaşa hayır de!"

Evet derseniz, bütün dünyayı karşısına alacak pervasızlıktaki bir süper gücün yoksul Irak halkını yok edişine, yıllarca sürecek bir kaosa, bir katliama evet demiş olacaksınız. Buna savaş bile denemez. Türkiye'nin çıkarları, insanlığa, hukuka, ahlaka aykırı olamaz.

İçlerinde, BM Güvenlik Daimi Konseyi üyelerinden bazılarının da bulunduğu devletler, barış için yeni formülleri zorluyor; silah denetçileri süre istiyor. Türkiye, uluslararası toplumu ve kurumlarını tanımayan Bush'un yanında savaşı kolaylaştıran devlet olmamalıdır. Türkiye, insanlıktan, barıştan yana tavır almalıdır.

Neye "evet" demenizi istiyorlar bir düşünün. Elbette, savaş çıkarsa, Irak'ta yalnızca düşen bombaları göreceğiz. Bombalanan bedenleri, bakışlarındaki kırgınlığı, küskünlüğü hiçbir zaman görmeyeceğiz ekranlarda. Hiçbir zaman öğrenemeyeceğiz: O, neler yaşadı? Hayalleri, acıları, kaygıları, sırları neydi? Kimi sevdi; onu kimler sevdi? Mektupları, fotoğrafları, giysileri, diplomaları, anıları, geçmişi, geleceği... Binlerce beden, binlerce yaşam... Hepsi, hepsi bombaların altında kalacak. Belki Iraklı çocuklar, dünya zorbaları için bir yüz, bir isim, bir ses bile değildir. Oysa onların da isimleri, yüzleri, hayalleri var. Savaşa "hayır" derseniz, bir gelecekleri de olacak.

Savaş çıkarsa, binlerce mahkemenin binlerce dosyasını dolduracak kadar çok sayıda suç işlenecek. Irak'a ölüm, insanlığa keder yağdıracak bombaları atanlar, onlara emir verenler ise yargılanmayacak. Savaş, bütün suçların üstünü örtecek. "Evet derseniz" belki ortak olduğunuz suç için mahkemede yargılanmayacaksınız. Ama, kamu vicdanındaki mahkumiyetinizi ilk seçimde alacaksınız. Vicdanınızın sesini ise hiç susturamayacaksınız.

Unutmayın, siz bir vida değilsiniz. Oyunuz size, sizin kişiliğinize ait. Vereceğiniz oy, Türkiye'nin ve Irak'ın kaderini değiştirebilir. Savaşa, size rağmen de "evet" diyenler çıkacaktır. Ama siz bu suça ortak olmayabilirsiniz ve biz cinayete "hayır" dediğinizi hiçbir zaman unutmayız.

Unutmayın, siz oy kullanırken, Irak'ta bir kadın saçını tarıyor, genç bir erkeğin gelecek düşleri bombalarla bölünüyor, bir bebek annesinin sütünü emiyor olacak. Hayat yanıbaşlarında duruyor; "savaşa hayır" dediğinizde gülümsemek üzere."



15 Şubat 2003
Cumartesi
 
ALİ BAYRAMOĞLU
ALİ BAYRAMOĞLU


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat| Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED