|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Bu gece, neden boş görünüyor her şey? Kim, nasıl boşaltabildi hemen her şeyin içini bu gece? Oysa sokaktayken az önce, bu kar ayaz gecesinde, yıldızları görmüş, yıldızlara bakmıştım; hiç de boş görünmemişlerdi bana. Şimdi pencereye yönelmek, perdeyi açmak, yıldızlar yerinde mi diye bakmak, onları yerinde görüp yeniden o doluluku yaşamak ne kadar uzak! Irak ırak değil filân derken sözcük oyunu, cinas yapmak güzel de, Irak'ın ıramak, uzaklaşmak eylemiyle ilişkisi olmadığını bilmemek tuhaf değil mi? Bunu Hakkı Devrim'in bilmemesi? 'Irak'ın 'ırk, yani "kök, damar" ile mi var bir bağı, 'arak, yani "ter" ya da "rakı" ile mi? Rakı da bir çeşit ter sayılır mı? Sayılmasın. Ter doğaldır, rakı yapay. Yazı mı yoksa, boşalan, boşalırken başka şeyleri de boşaltan? Neden sövmek istediğini, fakat utandığını, kimi büyüklerinden özellikle utandığını söyledi çocuk? Neden sövmek ister ki çocuk? Kendini anlatabilmenin terbiyeli bir yolunu bulamıyor mu? Böyle bir yol kalmadı, bırakılmadı mı yoksa? Güven duygusu yıpranınca, belki büsbütün çökünce mi doğuyor sövme gereksinimi? Yoksa, sövmenin terbiye dışı olduğunu düşünmek bir yanılsama mı? Sövme de çeşit çeşit ama değil mi? Cinsel içerikli olanlarını hep yadırgamış, tuhaf bulmuşumdur. Yeni, özgün, yerinde sövgüler bulmak gerekiyor belki de. Ah ahlâk, ah ahlâk! Garaudy'nin evleninceye kadar bekâretini korumuş olduğunu okuduğumda nasıl mutlanmıştım! Hidayet ile ahlâk arasında bir bağ olmalı. Neden ikide bir İbrahim Hakkı'nın o sözü düşü düşüveriyor aklıma: Mevlâ görelim neyler? Neylerse güzel eyler! Bir çeşit avuntu mu bu? Avunmak kahrolmaktan iyidir! Bu da mı bir çeşit avuntu? Ey, ay, oy, uy! Neyi nasıl ünleyeceğimizi şaşıracağız, şaşırdık. "Biz" demekten korkmaz mıydım ben? Neden son zamanlarda sık sık "farz-ı kifâye" düşü düşüveriyor aklıma? Neden bize farz-ı kifâye diye sadece "cenaze namazı" öğretildi? Yoksa başka şeyler de öğretildi de biz mi unuttuk? "Biz" demeyi öğrenmeliyim ben! Haluk Şahin, "sakin" ile "dingin"i aynı cümlede kullanırken çok mu dalgındı, yoksa bir nüans filân mı aradı? Dalgınmıştır, yoksa, o cümlede "yeryüzü" yerine "evren" demezdi. "Evrene inen kar" olur mu? Olmaz! İstanbul'a iner kar, Bursa'ya iner, Konya'ya, Erzurum'a ve Kudüs'e. Karlı Kudüs fotoğrafı var duvarımda artık. Baksam bir türlü, bakmasam bir türlü... Irak bayrağına "Allahu ekber" lâfzını ne zaman ekledi Saddam? İran'a saldırdıktan sonra mı? Irak'ın Kuveyt'i işgaline tepki veren BM, İran'a saldırısı karşısında ne yapmıştı? Askerler ne zaman, "rap rap rap" yerine "hak hak hak" diye yürüyecek? Askerlerimiz mi demeliydim?
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |