|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
"ABD'nin amacı ne terörizm, ne kitle imha silahlarını yok etmek ne de Irak'a demokrasi getirmektir" diyen İsrailli yazar Uri Avnery, yeni çağın başlangıcı olan bu devirde milyonlarca insanın petrol için öldürüleceğini belirtti. "Ortada terörizmle ilgili her hangi bir savaş yok. Bu savaş kitle imha silahlarına karşı da verilmiyor. Bu bir Irak'a demokrasi getirme savaşı da değil. Bu savaş, başka amaçlar güden büyük bir planın sadece ilk ayağı" diye yazan Uri, The Arap News'da yayınlanan yazısında bu tezleri şöyle açıklıyor: Terörizm: Saddam Hüseyin'nin bir diktatör olduğunda herkes hemfikir. Ama, Usame Bin Ladin ile Saddam arasında bir bağlantı olduğu iddiası tamamen safsata ve dayanaksız bir görüş. Saddam'ın başında bulunduğu ve aile şirketi gibi yönettiği Baas Partisi, hem jakoben hem de fazla laik. Oysa Ladin, kendini bir İslamcı olarak tanımlıyor. Dünyaya bakış açıları birbirlerine yüz seksen derece zıt olan bu iki ayrı görüş temsilcisinin ortak hareket ettiği ve eylemleri beraber planladığı iddiası inandırıcılıktan oldukça uzak.
Amerika insana günahını bile vermez
Kitle imha silahları: Bir zamanlar, 1988'lerde, Saddam İranlılar'a ve İran'a destek veren Iraklı Kürtler'e karşı biyolojik silahlar ile kimyasal gazlar kullandığında, Saddam'ın en büyük hamisi ve akıl hocası Amerika'ydı. Bu dönemde, Amerika'nın en önemli politikası, İran'ı kontrol altına almaktı. Bugün, Ortadoğu'daki kitle imha silahlarının tek adresi var, o da İsrail. Ortadoğu'daki diğer ülkelerin kimyasal ve biyolojik silahlara sahip olma potansiyelleri zaten yok. Demokrasi: Amerika insana günahını bile vermez. Amerika'nın, İslam dünyasındaki en iyi dost ve müttefikleri hep diktatörlüklerle yönetilen ülkelerdir. Aşağı yukarı hepsi de Saddam ayarında hükümetlerden oluşuyor.
Petrol diktatörlüğü
Eğer manzara bundan ibaretse, o zaman ne için savaşmak istiyor Amerika? Geriye tek neden kalıyor: Petrol. Petrolü gözardı edenler, ne olup bittiğini tam olarak anlayamazlar. Petrol kartının ne kadar vazgeçilmez olduğunu gördüğümüzde, o zaman, bütün o ikiyüzlülük, yalan ve kötülüklerine rağmen Bush juntasının savaştan neyi kastettiklerini anlayabiliyoruz:
Dünyadaki en büyük rezervlere sahip olan Irak'ın petrol kaynaklarını ele geçirmek ve kullanmak.
Hazar petrolünü kontrol etmek.
Böylece bütün Körfez ülkelerindeki petrol kaynakları üzerinde söz sahibi olmak. Bu amacını gerçekleştirince petrol pazarının en büyük aktörü Amerika olacak. Fiyatları istediği gibi kontrol edecek. Petrol fiyatlarını tam istediği gibi denetimi altında tutamıyor çünkü. Petrol fiyatları üzerindeki bu diktatörlük sayesinde Amerika, petrolü istediği fiyattan satacak ve petrolü diğer ülkelere, kendisine dost veya düşman olmalarına göre farklı fiyatlarla pazarlanacak. Böylece, muhalif ülkelerin ekonomileri üzerinde elde edeceği güçle, bu ülkelerin siyasetlerini kendi istediği rotaya sokan Amerika ve onları pasifleştirecek, bu da yetmezse onları elimine edecektir.
Tarih böyle bir gözü dönmüşlük görmedi
Amerika, Irak'tan yıllarca ayrılmayacak. ABD'nin, İslam dünyasındaki fiziki varlığı, aynı zamanda yeni bir jeopolitik realitenin habercisi. Askeri gücünü kullanarak ekonomik durgunluğunu aşmak isteyen ilk büyük devlet Amerika değil. Tarih bu tür örneklerle dolu. Ama, tarihte hiç bir supergüç bütün rakiplerini elimine edip, dünyayı tek başına yönetmek için bu denli gözü dönmüş halde hareket etmedi. Amerika, hiç bir rakip bırakmak istemiyor. Ve bir kaç kuşak sürecek olan, yeni bir dünya hegemonyasına ilk adımını atıyor.
Yeni bir macera çağı başlatılıyor
Bush ve Şaron arasında, herkesin bildiği gibi, simbiotik ve bağımlı bir ilişki var. Amerika'nın bölgedeki varlığı, Şaron'a gizli planlarını uygulamada cesaret ve hız verecek. Şaron'un politikalarındaki şiddet dozunu hat safhaya taşıyacak. Şaron, kargaşa ve savaşı fırsat bilip yüzbinlerce Filistinliyi Ürdün'e sürmeyi planlıyor. Ve bunu yapacak. Saddam gibi Arafat'ı da değiştirelim görüşündeki Şaron'la aynı görüşte olmayan Bush, İsrail'i Arap dünyası için bir 'gülyabani' gibi kullanıyor. Arap liderleri, halklarını onlara karşı ayaklandırmakla tehdit ederek istediği her türlü politikasını onlara kabul ettiriyor. Peki bu yeni manzara İsrail için ekonomik, sosyal ve güvenlik politikaları açısından iyi olacak mı? Hayır iyi olmayacak. Çünkü yeni bir macera çağının kapıları açılıyor. Kimse nasıl bir tehlikenin yaklaştığını fark edemiyor? Savaş büyük bir olasılıkla çıkacak. Milyonlarca insan ölecek, bir o kadarı yararlanıp, sakat kalacak ve yine sayısız insan doğup büyüdüğü topraklardan kopacak. Aileler dağılacak ve yine insanın yüreğini dağlayan trajik manzaralarla karşılaşacağız. BERCAN TUTAR
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Röportaj | Karikatür |
|
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © ALL RIGHTS RESERVED |