T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Türkiye ABD'ye sadece bugün "hayır" diyebilir

Hükümetin Irak savaşını analiz ederken netleştirmek istediği temel argüman, "Türkiye'nin bir müttefiki olarak Amerika Birleşik Devletleri'ne itiraz edip edemeyeceği"ydi. Daha açık bir deyişle, Irak'a müdahale konusunda direnç gösterildiği takdirde Amerika'nın bu isteksizliği cezalandırıp cezalandırmayacağı konusuydu.

Hem kararın alınmasında kilometre taşlarını oluşturan, hem de üzerinde derinleşildikçe cevabı zihinleri kuşatan sorular şunlardır:

Washington, Türkiye'yi uluslararası alandaki bütün kritik noktalarda sorunlarda yalnızlaştırıp izole ederek tecrit edebilir mi?

Şubat 2001 krizinin izleri silinmemişken ve IMF'ye bağımlılık hâlâ bir devlet politikası olarak devam ederken, hassastan daha hassas dengeler üzerinde dönmekte ekonomiyi destabilizasyona sürükleyebilir mi?

Türkiye'nin niyeti ortaklığı bozmak olmasa bile, reddedilmek Amerika'yı irite edebileceği için bu yollarla Türkiye'ye haddini bildirmeyi deneyebileceğini en azından bir varsayım olarak kabul etmek gerekmektedir. Böyle barbarlıklar Amerika'dan beklenmelidir.

Amerika kızarsa

Şunu da kabul etmek gerekir ki, eğer Amerika'nın Türkiye'yi cezalandırma ihtimali sözkonusu olmasa Türkiye hükümeti ve iktidar partisi ve hatta silahlı kuvvetleri bugünkü tavırlarının şüphesiz çok uzağında bulunacaklardı. Yani, bugün ikinci tezkere ile Meclis'in omuzuna yüklenen tarihî sorumluluk aslında bir endişenin eserinden başka bir şey değildir.

Karar vericiler, "hayır" denildiği takdirde Türkiye'nin muhtemel bir savaşta Amerika'nın yanında yer almamanın marjinal maliyetinden daha büyük bir bedel ödeyebileceğimizi düşünmektedirler. Tezkere Meclis'e işte bu zihinsel altyapıyla götürülmüştür. Dolayısıyla, bu zihinsel kuşatmayı sorgulamak lazımdır. Bazı soruları akla getirmek belki doğrudur ama cevaplarını korkunun esaretiyle bulmak yanlıştır. Yanlış; Türkiye'nin Amerika ile eşit ya da eşite yakın ilişki kurmaya gerçekten niyeti varsa, şimdi sahip olduğu imkanları değerlendirememekten kaynaklanmaktadır. Asıl cevap bulunması gereken soru, "Türkiye'nin bütün stratejik tercihlerinin para karşılığında satılıp, ABD liderliğindeki haçlı seferine yardım ve yataklık yapmasının kabul edilebilir olup olmadığı"dır.

Bugün iş başında eşi benzeri az bulunur bir Meclis desteğine, bundan daha önemlisi halk desteğine ve bundan da önemli olarak Irak savaşına karşı yüzde 94 itiraza varan bir kamuoyu desteğine sahip bir iktidar bulunmaktadır. Karşısında elle tutulur, gözle görülür bir muhalefet de mevcut değildir. Bütün sosyal ve ekonomik kesimler de bu iktidarla yol arkadaşlığı için kararlıdır ve beklenti içindedirler.

Ak Parti'nin tercihi!

Bir hükümet için, haksızlığı ve hukuksuzluğu tecilli bir uluslararası bir olayda ABD'ye direnmek konusunda bundan daha elverişli bir sosyo-politik zemin tasavvur edilemez. Türkiye'nin mevcut iktidar bileşenleri ve sosyal malzemesi ABD'ye direnmeye uygundur. Amerika, Türkiye'ye bir bedel ödetecek olsa da bu zemin ülkenin direnci için yeterli desteği verecek, hükümet yalnız kalmayacaktır. Türkiye'nin siyasi güvenirlilik tabanı, 57. Hükümet (Ecevit) dönemiyle kıyaslanamayacak kadar elverişlidir Şu halde, Amerika ve IMF ile ilişkilerde o dönemin politikacılarının endişeleriyle hareket edilmesine gerek yoktur. Uğrayacağımız hiçbir zararın siyasi ve diplomatik avantajların ücret mukabili elden çıkarılacak olmasının maliyetinin yanında önemi olmayacaktır. Türkiye'ye stratejik ortak değil lojistik imkan muamelesi yapan küstah bir yayılmacıya hak ettiği cevabı vermenin sağlayacağı siyasi itibar heba edilmemelidir.

Ücreti belli bir "evet"le boyun eğmek yerine,Türkiye'nin tarihî ve dînî tercihleriyle şekillenen, ekonomik zararlarını değil bölgesel çıkarlarını gözeten bir politika için, "hayır" demek isabetli olacaktır.

Bu taammüden cinayete "hayır" demekte, her bakımdan hayır vardır. Ak Parti'nin önünde bugün tarihe geçmek ve sandıktan aldığı desteğe değer katmak için büyük bir fırsat bulunmaktadır.

Türkiye Amerika'ya birgün hayır diyebilecekse, o bugündür. Bu imkan yeni bir komşumuzun işgal planına kadar bir daha asla gelmeyecektir! Yarın, Irak'ta, Ortadoğu'da, yakın bölgemizde Amerika'nın atacağı adımlara itiraz etme zemini bulunmayacaktır çünkü, bütün tercihlerimiz 6 milyar dolara Washington'a ciro edilmiş olacaktır

Bütün dünya parlamentolarının Amerika'dan esirgediği meşruiyeti, Türkiye parlamentosu da vermemelidir. Bakanlar Kurulu'nun istemeye istemeye gönderdiği tezkereyi, isteye isteye reddederek hem hükümeti hem de Türkiye'yi kurtarmalıdır.


25 Şubat 2003
Salı
 
MUSTAFA KARAALİOĞLU


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED