AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y A Z A R L A R
Ahmet Rıza ve Prens Sabahattin çizgileri arasında siyaset...

Cumhurbaşkanı A.N.Sezer'in Kamu Yönetimi Temel Yasasının, İl Özel İdaresi Yasasının ve Belediye Yasasının bazı maddelerini yeniden görüşülmek üzere Meclise geri göndermesi aslında şaşırtıcı değil. Çünkü Sayın Sezer'in kendisine sunulan yasaların çoğunu geri gönderdiği ve bu konuda adeta bir rekor kırdığını herkes biliyor.

Sayın Sezer'in hukukçu kişiliği ve Anayasa Mahkemesi üyeliğinden gelen biri olduğu hatırlandığında yasaların hukuka uygunluğu noktasında gösterdiği hassasiyetin ve görünürde hukuksuzluğa müsaade etmemesini anlamak zor değil. Bu açıdan bakılınca bunun önemli bir meziyet olduğu düşünülebilir. Hukukçu birinin Cumhurbaşkanı seçilmesinden dolayı pek çok kişi gibi ben de bunu önemsemiş ve herkesin hukuksuzluktan bizar olduğu bir dönemde hukukçu cumhurbaşkanının adaletin tepe noktasında olmasının bir güvence teşkil edeceğini yazmıştım.

Cumhurbaşkanın sadece kendisine gönderilen yasa tasarılarını geri göndermesindeki rekorun yanında diğer pek çok tavrı da tartışma konusu olmuştur. Mesela basınla ilişkileri, dil konusundaki titizliği, milletvekillerinin ve başbakanın başörtülü eşlerini davetin dışında tutması gibi...

Cumhurbaşkanının bu tutumunu tekil ve sadece kendisiyle ilgili bir davranış olarak alırsak Türk siyasetindeki temel dinamik ekseni gözden kaçırabiliriz. Cumhurbaşkanı Sezer, aslında bir siyaset tarzını ortaya koymaktadır. Elbette ortaya koyduğu siyaset tarzına kendisinin kişisel olarak yaptığı önemli katkılar vardır. Ancak bu katkılardan daha önemli olan bu tarzın bir siyaset üslubu olarak bir tablodaki etkin yeridir. Bu tablo görülmeden Türkiye'deki olup biteni anlamanın zor olduğu söylenebilir.

Türk siyasetine A.Rıza çizgisi hakim...

Ortalama bir asırlık dönemi dikkate aldığımızda Türk siyasetinde hakim olan iki ana çizginin olduğu görülür. Bu çizgiler temelde İttihat ve Terakki'de şekillenmiştir. 1902'deki Paris Kongresinde iki isim öne çıkmıştı. Biri Ahmet Rıza diğeri de Prens Sabahattin'di. 1900'ların başından bu yana Türk siyasetinde Ahmet Rıza ile Prens Sabahattin çizgileri arasındaki rekabet ve dinamizm siyasete rengini ve ruhunu vermiştir.

Ahmet Rıza'nın temsil ettiği siyaset tarzının özünü merkeziyetçilik, devletçilik, pozitivizm ve idare ve siyaset erkiyle toplumun yukarıdan aşağıya dönüştürülmesi, medenileştirilmesi yaklaşımı oluşturmuştur.

Buna karşılık Prens Sabahattin'in siyaset tarzını ise "adem-i merkeziyetçilik", "teşebbüs-i şahsi", toplumun kendi dinamizmi ile dönüşmesi, toplumun önünün açılması ilkeleri oluşturmuştur.

Bu iki karşıt tarz veya siyaset çizgisi aslında devlet ve toplum konusundaki farklı bakışları, öncelikleri ve toplumsal işlevlerinin farklılığını ifade etmekteydi. Ahmet Rıza için sorunun özü siyasi idi ve bundan dolayı da devletin siyasi organizasyonunun değişmesi, iktidara kendilerinin gelmesiyle sorunun çözümleneceği düşünülüyordu. Oysa ki Prens Sabahattin'e göre sorunu özü siyasi değil toplumsaldı. Toplumun yapısının dönüşebilmesi için önünün açılması, şahsi girişim özgürlüğünün ve merkezde toplanmış yetkilerin yerel yönetimlere dağıtılmasıyla toplum harekete geçirilebilirdi. Prens Sabahattin İngiltere'ye bakarken Ahmet Rıza Fransa'ya bakıyordu.

Prens Sabahattin çizgisi öne geçebilir mi?

Bu iki çizgi arasındaki rekabet ve mücadeleyi Ahmet Rıza grubu kazandı. İttihat ve Terakki'ye Ahmet Rıza başkan oldu, onun siyaset tarzı örgüte egemen hale geldi. 1908'de İttihat ve Terakki iktidar olunca onun düşünceleri siyasete egemen hale geldi. Özellikle 1911'den sonra merkeziyetçi, devletçi, totaliter, milliyetçi ve pozitivist siyaset temel politikaları belirlemiş oldu. Bu anlayış İttihat ve Terakki'den Cumhuriyete intikal etti. Cumhuriyetin tek parti yönetimi tipik bir Ahmet Rıza çizgisinden başka bir şey değil. Zaten Cumhuriyetin ideolojik zeminini oluşturan Kemalizm'in altı oku bu siyaseti en güzel şekilde özetlemiştir.

Ahmet Rıza çizgisine karşılık gelen Prens Sabahattin çizgisi ise Osmanlı döneminde başarılı olamadı, 1950'lere kadar muhalefette yer aldı. Bu çizgiden Ahrar Fırkası, Hürriyet ve İtilaf Fırkası gibi partiler doğdu. Cumhuriyet dönemine intikal ettiğinde Birinci Mecliste İkinci Grup, daha sonra Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası, Serbest Cumhuriyet Fırkası şeklinde örgütlendi. Ama hiçbirisi siyasette etkin bir güce dönüşmedi. Çok partili dönemde bu çizgiden bazı nitelikleri sinesinde barındıran sağ partilere iktidar oldular. 1960'ta, 1971'de, 1980 ve 1997'de bu çizginin gelişmesinin önüne set çekildi.

Bu çizgi ile yakınlığı gayet açık olan Ak Parti iktidarının eylemleri de Ahmet Rıza çizgisine yakın duranlarca kesilmek istenmektedir. Ahmet Rıza ile Prens Sabahattin çizgileri arasındaki rekabet ve mücadele bir zihniyet, üslup ve tarz mücadelesidir. Türk siyasetinin temel dinamik unsurunu bu çizgiler arasındaki mücadele oluşturmaktadır. Dolayısıyla şaşılacak bir şey yoktur.


17 Ağustos 2004
Salı
 
DAVUT DURSUN


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED