AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y A Z A R L A R
Demokratik istihbarat

Bugünler geçtiğinde belleklerimizde derin bir iz bırakacak gerçek şu: Ülkenin en önemli iki örgütünün en yetkili kişisinden biri -bir rivayete göre ikisi birden- 'yalancı'... MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun, "Yargıtay Başkanı doğru söylemiyor" diyebildi açıkça. Yargıtay Başkanı Eraslan Özkaya o kadar açık konuşmuyor; ancak onun dediklerini okuduğunuzda sonuca kendiliğinizden varabiliyorsunuz...

Tartışmanın üzerinde uzun uzadıya durulmayı hak eden başka yönleri de var, ancak 'yalan' tek başına bütün diğer yönlere baskın çıkıyor. Tartışmanın diğer unsurlarını önemsememizi gerektiren de, her şeyden önce, yargı ve istihbarat örgütlerinin zora düştüğünde 'yalana' sapabilecek kişilerin yönetiminde olması ihtimalidir.

Yargının bu gelişme üzerine harekete geçtiği görülüyor. Emniyet, zanlıların telefon görüşmelerini mahkeme kararıyla dinlerken bazı yüksek yargıçların da 'yasadışı işlerle ilgilendikleri' kayıtlardan anlaşılmıştı da, Yargıtay, "Dinleme izni üyelerimizi kapsamadığı için 'kanıt' değeri yok" kararı verme hatasını işlemişti; o ciddi hatayı bu vesileyle telâfi etmesini bekliyoruz. Yargı, itibarını korumak için, kendi yanlışlarına ve içindeki çürük elmalara karşı olağanüstü müsamahasız davranmak zorunda. Aksi halde, şu günlerin en kalıcı olumsuz etkisi yargının sırtına binecektir.

Devletin istihbarat örgütünün durumu ise epey farklı. MİT Müsteşarı, görevin türü ve yerine getirilme biçimi açısından yanlışlıkları çok açık istihbarat alanında çalışanlara ve yaptıklarına bütünüyle sahip çıkmayı yeğledi. Herkesin de konuya aynı anlayışla yaklaşmasını bekliyor. MİT Müsteşarının bu tavrı, 'yalan skandalı'nı, Ak Parti hükümetinin ilk günlerinden beri sürdürdüğü örgütünün iktidardan bütünüyle bağımsız görüntüsünü daha da pekiştirme yönünde kullanma niyetini açığa vuruyor.

Başbakan Tayyip Erdoğan'ın dün ziyaretine gelen Şenkal Atasagun'a ne söylediğini bilmiyoruz, ama hükümetin tavrının değişeceği mesajını kesin bir dille ilettiğini tahminde zorlanmıyoruz. İletmediyse iletmeliydi. Hükümet, hiç değilse dışarıya yansıdığı kadarıyla, bugüne kadar, devletin istihbarat örgütüne ilgisiz kaldı. Örgütün iç işleyişine karışmadığı gibi kendisine sunduğu raporların gerçekliğini da sorgulamadı. Geçen yılın kasım ayında İstanbul'daki hedefleri vuran terör eylemleri sırasında ayan beyan ortaya çıkan istihbarat zaafının üzerine de gitmedi hükümet. İstihbarata ihtiyacı olduğu konularda el yordamıyla yol aldığı hissini gözlemcilere sunması da cabası...

Amerikan istihbarat örgütü CIA'nin üç ayda bir çıkardığı 'Studies in Intelligence' dergisinin son (2004, c. 48, s. 1) sayısında, Romanya hükümetine danışmanlık yapan Amerikalı Larry Watts'ın "Avrupa'nın Yeni Demokrasilerinde İstihbarat" başlıklı bir yazısı yayımlandı. Watts yazısında önemli bir tespitte bulunuyor: Kontrollü veya baskıcı iken demokrasiye doğru evrilen rejimlerde, yönetimler, istihbarat konusuna ilgisiz kalıyorlar. Geçiş dönemlerinde, istihbarat mekanizmasını reforma tâbi tutmak yerine yok etmek eğilimi kendini dışa vuruyor. Watt ise, CIA dergisinde yayımlanan yazısının daha girişinde, istihbarat alanında yapılacak reformun demokratikleşmenin en belirleyici unsuru olduğunu vurgulama ihtiyacı duymakta...

İstihbarat konusuna Ak Parti hükümetinin yaklaşımı, Orta/Doğu Avrupa'nın eski komünist ülkelerinde rejim değişikliği sonrası yaşanan ilgisizliğin, farklı sebeple de olsa, Ak Parti yönetimi tarafından da paylaşıldığını düşündürüyor. Oysa, devletin her biriminin Avrupa Birliği'ne uyum çalışmaları yaptığı bir dönemde, hükümet, benzer bir çabayı MİT'ten de beklemeliydi. Paradigmaları değişen, her alanda köklü değişimlerin yaşandığı bugünün dünyasında, neredeyse her önemli gelişmenin ya içinde ya da komşusu konumundaki bir ülkenin, geçmişin ölçülerine bağlı bir istihbarat anlayışına sahip çıkması mümkün müdür?

Önümüzdeki günler Türkiye için tarihî önemde gelişmelere sahne olacak; hükümetin geleceğini de belirleyecek o gelişmeler... Beklenenlerin gerçekleşmemesi, ya da hedef sapmaları gibi olumsuz senaryolar bir tarafa, her şeyin yolunda gitmesi bile Türkiye için köklü altüst oluşları dâvet edebilir... Her adımda yalandan-dolandan uzak, sağlıklı ve doğru bilgilere/istihbarata ihtiyacı var hükümetin... Bunu talep edeceği yer de MİT'tir...

Hükümet diktatörlükten yeni çıkmış ülkelerde rastlanan soğuk yaklaşımını terk etmeli ve fazla gecikmeden, demokratik bir ülkenin istihbarat örgütüne dönüşmeyi MİT'e görev olarak yüklemeli.


17 Ağustos 2004
Salı
 
FEHMİ KORU


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED